Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

215 syf.
·
Puan vermedi
Cinnet
***Başlarken şu sözü şiar edinelim:"Edebiyat Aşktır. "Şimdi devam edebiliriz. Bana dünya edebiyatının en usta üç ismini sorsalar, cevaplarım hep aynı olacak ve Nabokov bu üçlünün içinde her daim yer alacaktır. Diğerleri ise William Faulkner ve Paul Auster 'dir. Bu üç isim nezdimde tartışmaya kapalı yazarlardır. Evet Nabokov, duyulduğu ve bilindiği gibi zor bir yazar. Ancak, onun etki alanına girip, eteklerinden yakalayınca, okuması da anlaması da kolaylaşıyor, okuru şaşırtıp, şöyle bir sarstığı ayırdına varılınca bir Nabokov müptelası olmanız kaçınılmaz hale geliyor. Okuduğum diğer Nabokov kitaplarından farklı bir üslup ve içerikteydi Cinnet. Zaten yazar da bunu ilk satırlarda belirtiyor: "Cinnet diğer kitaplarımın akrabasıdır ve onlar gibi ne bir toplumsal eleştiri içerir, ne de koşa koşa getirdiği ağzına sıkıştırılmış bir mesajı vardır. Ne insanın ruhsal organını uyarır ne de insanlığa doğru çıkış kapısını gösterir. Heyecanlı propagandayla yuhalanma arasındaki kısa yankı koridorunda öylesine kendinden geçerek alkışlanan ağır, kaba romanlardan daha az fikir içerir...” Orijinal Rusça metni, - son derece hoş tınılı bir çığlık- anlamına gelen "Oçayaniye" ismini taşıyan, İngilizce'ye yazarın bizzat kendisi tarafından "Despair"(Uyumsuzluk) olarak çevrilen bu eseri Nabokov 1932 yılında Berlin'de kaleme alıyor. Paris'e yayımlanan Sovremenye Zapiski adlı göçmen dergisi, 1934 yılında bu metinleri tefrika ediyor ve yine göçmen bir yayınevi olan Petropolis ise eseri kitaplaştırarak 1926 yılında basıyor. Zira Nabokov, o dönemin yasaklı yazarlarının başında geliyor. Nabokov'un anadili ile yazdığı Rusça'dan direkt Türkçeye çevrilmiş bir kitabı henüz yok. Türkçe olarak yayımlanan tüm kitapları İngilizce çeviriler üzerinden yapılmış durumda. Çünkü yazarın dili, üslubu ve kullanmış olduğu kelimeler, Rus çevirmenlerimizin boyunu aşıcı nitelikte imiş. Bana kalırsa sırf Nabokov'un hakkıyla özümseyebilmek için bile olsa insan Rusça öğrenmeli :-) Eserin orijinal isimleri ile Türkçesi arasındaki bu farklılığın ve alakasızlığın nedeni ise yıllardır tartışma konusu imiş. Çevirmenimiz Nazım Dikbaş'ın , Nabokov'un bu eser dahilinde yarattığı Hermann'ın yazdığı romandaki bir pasajdan yola çıkarak bu ismi seçtiğini gönül rahatlığı ile söyleyebilirim: "Her şeyden kuşkulanmaya başladım, temel şeylerden kuşkulanmaya ve geriye kalan az biraz hayatımın tamamının bu kuşkuyu dağıtmak üzere beyhude bir mücadeleyle geçeceğini anladım, lanetlenmişlerin acı tebessümüyle gülümsedim ve acıyla çığlık atan küt bir kalemle hızla ve koca harflerle eserimin ilk sayfasına "CİNNET" yazdım; daha iyi bir başlık aramaya gerek yok." Çikolata imalatı ile uğraşan ana karakterimiz Hermann Karloviç, Kuşbeyinli diye hitap ettiği karısı ve karısının kuzeni ile birlikte yaşayan, sıradan hayat süren bir kişidir. İş için günün birinde Prag'a giden Hermann, fizik olarak kendisine ikiz olabilecek derecede benzeyen Felix ile tanışır. Bu tanışıklık, tekdüze bir yaşamdan sıkılan ve yaşamında köklü bir değişiklik arzulayan Hermann için bulunmaz bir nimetti ve pek tabii ki o da bunu fırsata çevirecekti... İçeriğinde yoğun bir şekilde edebi atıflar barındıran kitap aslında biraz da polisiye bir içeriğe sahip ve bunu biz kitabın sonunda anlıyoruz. Nabokov'un bu cinayeti sonda vermesinin sebebi ise, o ana kadar yazdığı şeylere, olay örgüsünün akışına ve emeğine saygı beklentisiymiş. Oldukça sıradan ve vasat bir konuyu, ustalık ile yoğurup sunmuş bizlere yazar. Her kitabını bitirdiğimde olduğu gibi, yine Nabokov'un bir kelime cambazı olduğunu düşünmeden edemedim. Nabokov'un ince zekası, harikulade kelime oyunları ve aralara serpiştirdiği novellalar sayesinde, sıradan polisiyeler arasından sıyrılarak, literatürlerde kendine farklı ve sağlam bir yer edinmiş CİNNET. Emsallerinin aksine, katilin cinayet anında ve sonrasında yaşadıklarından ziyade, cinayete sebebiyet veren olaylar irdeleniyor. Bu cinayet ekseninde din, Tanrı, felsefe, Marksizm, kadercilik, komünizm ve dönemin SSCB'i hakkında da bizlere bilgiler aktarılıyor. Yer yer modern yer yer de Postmodern ögelerden yararlanan yazar, eserin bütününe hakim olan bilinç akışı tekniğini de yerli yerinde ve kararında kullanmış. Eserin 1978 yapımı, ödüllü bir de sinema uyarlaması mevcut. **1914'ün sonundan 1919'un ortasına kadar tam 1018 kitap okudum... hesabını tutuyordum. **Bazen kendi kendime sorardım, neyini sevdim diye. Belki süzgün gözlerinin sıcak ela gözbebeklerini, belki ne olursa olsun yaptırmaktan geri durmadığı kumral saçlarındaki kendiliğinden yana giden dalgayı ya da dolgun omuzlarının o kendine özgü hareketini. Ama zannederim işin doğrusu, beni sevdiği için seviyordum onu. **Sanat, sanat için çünkü etrafta kimse yoktu. **Dinliyordu, bu kesin. Beni dinlemesini dinledim. Benim onun beni dinlemesini dinlememi dinledi. Bir şey koptu. Hiç de düşündüğümü zannettiğim şeyi düşünmediğimi fark ettim; bilincimin tökezleyişini yakalamaya çalıştım, ama yolumu şaşırıverdim. **İşte, sorun tam burada zaten:bir mesleki hile, edebiyat düşkünü yazarlık meraklılarının giye giye paçavrasını çıkardıkları sefil bir urba bu, bana yakışmıyor, çünkü ben artık kendimi tamamıyla gerçeğe adadım.
Cinnet
CinnetVladimir Nabokov · İletişim Yayınevi · 2017167 okunma
··
262 görüntüleme
AkilliBidik okurunun profil resmi
Bu incelemeni gördükten sonra listeme almıştım Nabokov'un Cinnet'ini... Başlamadan tekrar tüm incelemeleri okuyayım dedim ve senin anlatım gücüne tekrar hayran kaldım sevgili @seda_bera Böyle emek verilmiş bir incelemenin daha fazla okuyucusu olması gerektiğini düşünerek tekrar paylaşmak isterim.
Seda okurunun profil resmi
AkilliBidik
AkilliBidik
teşekkür ederim.Nabokov ve Faulkner okuyan, okumayı deneyen, okuyup özümseyen her okura ayrı bir gözle bakıyorum, buna bir türlü engel olamıyorum yalan yok :) Bu kitabını sevsen de sevmesen de Lolita'sına da bir şans vermeni çok isterim,şauet okumadıysan tabii.
3 sonraki yanıtı göster
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.