Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

264 syf.
·
Puan vermedi
Kıymetli hemşehrim ve ağabeyim Akın Üner’in Selanik Masalı romanını okurken bir yandan da tarif edemediğim bir his duyuyordum. Kitabı sarıp sarmalayan bu şey ne olabilirdi? Sonra, birden kitapta bir dip not olarak karşıma çıkıverdi bu his; hüzzam. O kelimeyi Bir Gün’de ben de kullanmıştım; anlatmaya çalıştığım aşk hikayesi hüzzam makamındaydı. ‘Hüzzam, Türk müziğinde bir makam adı. İçinde gizli bir coşku barındıran şarkıların makamı olarak biliniyor.’ Akın ağabey, not olarak bunu düşmüş ve ilave etmiş; ‘Rumeli türkülerinde bu makam çok kullanılır.’ Aslında Rumeli’ni kaybımız başlı başına hüzzam bir beste gibi… Selanik Masalı’nın anlattığı olaylar itibariyle henüz kayıp döneminde değiliz ama belirtiler ortada. 93 Harbi ( 1977-78 ) öncesinde Selanik’te bir Türk delikanlı ile bir Bulgar kızının aşkı ve bunun etrafında gelişen siyasi olayların yükselttiği bir gerilim var merkezde. Roman, konusunu gerçek bir hadiseden alıyor. En insani duyguların başında gelen kara sevdanın politikaya kurban edilebilmesini anlatıyor. Selanik Masalı, isminden de anlaşılacağı üzere bizi Selanik’e götürüyor. 19. asrın son çeyreğindeki Selanik, imparatorluk coğrafyasının en hareketli şehirlerinden birisidir. Türkler çoğunluk olmasına rağmen Rum, Bulgar, Makedon, Yahudi nüfus da var. Liman nedeniyle Avrupa’yla içli dışlı bir merkez. Romanda buradaki Türklerin hayat tarzlarıyla, günlük hayatları, adet ve gelenekleriyle ilgili ipuçları var. Miralay Ragıp Bey, aklı başında, güngörmüş bir Türk zabit tipini temsil ediyor. Memleket meseleleriyle o kadar dertli ki evini, ailesini dahi ihmal edebiliyor bu uğurda. Kayınpederi Kasım Efendi ise çelebi esnaf tipinin temsilcisi. Konakta yaşıyor ve hem dürüst hem de dindar bir insan. Aile efradı romanın diğer kahramanları. Mesela küçük kızı Huriye, tam bir Balkanlı Türk kızı. Geleneklerine bağlı kuşkusuz ama neşeli, sosyal, özgün. Tabii güzel de. Keza Keklik Ömer de o dönemde yetim kalmış, göç etmiş Balkan Türkleri modeline uygun. Nihayetinde Miralay’la birlikte bir yola girecek ve roman orada bitmiş olsa bile maalesef onu da hazin bir son bekliyormuş duygusunu verecek bize. Bulgar kızı İva’ya ‘yanık olan’ Cevdet de romanın Türk prototiplerinden birisi. Akın Üner’in daha önceki romanlarını okuyanlar bilirler. Onun için insanlık önde gelir. Kendisi milli hisleri taşıyan birisi olmasına rağmen acemi romancılar ya da propagandacılar gibi bir kesimi tamamen kötü, diğer kesimi tamamen iyi göstermez. Burada da kötü karakterler varsa da komşular, vefalılar da var. Roman içinde bulunulan siyasi durumu iyi özetliyor. Şartlar ortadadır. Faili meçhul cinayetler, Balkanlardan gelen kara haberler, isyan şayiaları… Öyle ki gündelik hayatta en fazla birkaç hafta konuşulup unutulabilecek bir evlilik mevzusu uluslar arası bir krize dönüşüyor. Sonunda notaların verildiği, canların alındığı bir kriz hem de. Romanda Selanik Valisi ve Mahmut Nedimof Paşa örnekleri de var. Osmanlının son dönem idarecilerinin yanlışları da devletin çözülmesinde büyük bir paya sahip olmuş. Bunu görebiliyoruz. Güncele dair yorum yapmak istemiyorum lakin İbn-i Haldun’un dediği gibi bazen, ‘suyun suya benzemesi gibi geçmiş de geleceğe benzer.’ Selanik Masalı kendisini çabuk okutabilen, bölümler arası geçişlerin kolay olduğu, anlatımı hayli başarılı bir roman. Rumeli Türk kültüründen örnekler vermesi de güzel. Mesela ben Balkanlı olmamama rağmen misket ya da bilyeye hep ‘cicile’ derdim. Demek ki Balkan göçmenleriyle Samsun’a gelen bir tabirmiş bu. Bunun gibi pek çok deyiş, söz ve türkü var romanda.
Selanik Masalı
Selanik MasalıAkın Üner · Yakın Plan Yayınları · 201417 okunma
··
18 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.