Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

133 syf.
6/10 puan verdi
ANNANNE
Bazı günler vardır sabahların olmasını istemeyiz, sohbetlerin tükenmesini, yeni bir güne dair umutların vaadedilmesini, yatağa inceden süzülen ışığın göz kapaklarımız üzerinde bıraktığı sıcak dolu tesiri bile istemeyiz. Geceye verdiğimiz sözler yarım kalmıştır belki, daha söyleyeceklerimiz vardır, gidenler yerini almış gün ağarmıştır 80 yıllık hasret vardır üzerimizde, takılıkalan.Boş çerçevelere karşı münakaşalarımız, kapı ardısıra gelen ayak sesleriyle yalpalanamış biraz eksik kalmışızdır gecelerde.Çünkü gün ağarmıştır. Hikayemiz 3 bölümden oluşuyor ve her bir bölüm hikayenin isminden de anlaşılacağı gibi eskiden fotoğraçılar tarafından çekilen fotoğraflar gibi akıp geçiyor gözlerimizin önünde.Her şey akıp geçiyor geçmişe dair, özlem, hasret yerine getirilemediği düşünülen sevgi kırıntıları ve birkaç damla gözyaşı.Hepsi süzülüyor şimdi kullanamadığı ama her daim dost-sırdaş bildiği piyonasının notolarında. Annanne ve onun 8 odalı kendine has lavabolu bir nevi şatasu.Yalnızlığını yaşatırken aslında hiç yalnız olmadığını düşündüğü, çerçevelerde biten eşinin resmiyle boşlukta bıraktığı bir hayatı, kendi kendine konuşup sabahları aniden yatağına gidişleri ve yine yalnız kalışları. Annanne bir nevi piyonası gibi o da kendini yıllara teslim etmişti.Yeri geldiğinde küflenmiş ama hiçbir zaman ağzını açmamış, dirayeti yıllar öncesine dayanan piyono. Evet gitme zamanı gelmişti.Şimdi 'Nereye gidecekti?'her şeyi bu evdeydi.Anılar birer izdüşüm gibi yakasını bırakmıyordu.Ah bir kaçabilse, ne kolay bir fiildi ama icra etmesi imkansız. Neden kaçıyordu halbuki? 'Enflasyon.' demişti torunu."Alıyorlar annanne her şeyimizi, paramız kalmadı."Annanne anlamadı.Kelimeleri süsleyip insanları kandırmaya çalışmak ona tabii yabancı gelmişti.O yüzden taşınması gerekti ve yine bildiği halde oyunu sürdürmeye devam etti. Evet torununun evine gelmiş bir nevi kandırılmış ama belli etmemişti.Şimdi balkonundan her zamanki resmi seyrediyordu.Insan denen varlıkların bir ileri bir geri gidişi.Sanki zaman birbirini tekrar ediyordu.Sesler yanıltıcıydı, sözler yanıltıcıydı, tek yanıltmayan görüntülerdi.Silik silik her saniue bir yenisi oluşmaya devam ediyordu. Oda boştu, sessizlik töreni yapılıyordu, iki adam sanki annannenin canını yakacakmışcasına onu bir yere götürüyordu.Kapı açıldı.Tören şimdi başlamıştı. Kişi ölmeden önce söylemek istemez insan onu ne kadar sevdiğini, bu insana adanmış bir sınav mıdır.Onu neden tutsak eder sevgi kelimleri. İşte ölmüştü.Üzerine kızının kokusu simişti belki ama sevgi kelimleri ötede nöbetteydi.Hiç bitmeyecek bir bir nöbetti bu.Çünkü gidenlere karşı söylenecek söz kalmamıştı. Odayı derin bir 'keşke' kapladı.Derin bir suçluluk, 5 dk'ların verdiği derin bir yalnızlık. Artık annanne yoktu, piyanosunda bıraktığı tınılarla odayı eski bir dosttan mektupla selamını bırakmıştı. * Ayşe Kulin'in dili son derece sade, akışkan basit gibi görünse de tesirli, kuvvetli bir usluba sahiptir.Daha önceden okuduğum( Veda, Umut,Nefes Nefese, Dönüş..) gibi romalarındaki etkinin kısa bir versiyonunu bu üçlü hikayesinde oluşturmayı başarmıştır.Onun romanalrı genellikle tarih ve edebiyatın harmanlanmasıyla oluşagelmiş, insanı sıkmayıp yanısıra okuma şevki kazandıran eserlerdir.Tıpkı bu eser gibi diğer eserlerinide nasıl olduğunu anlamadan bir anda akıcı etkisiyle bitirmek mümkün. Okumayanlar için, ve Kulin'e yeni başlayanlar için güzel bir öneri olabilir. ! Bu dönem aldığım Hikaye çözümlemeleri dersinde Prof.Dr.Hocamız Mehmet Tekin sayesinde bu eseri tanıma ve çözümleme imkanına sahip olduk.İlerleyen günlerde eklemeler yapabilirim bu konuda(teknik ve psikolojik açıdan), çünkü çok açıdan ele alınabilir bir hikaye, şimdiden herkese iyi okumalar..
Foto Sabah Resimleri
Foto Sabah ResimleriAyşe Kulin · Everest Yayınları · 20111,387 okunma
·
84 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.