Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

110 syf.
10/10 puan verdi
Bir güzel kitap okudum. Gezi, anı, deneme, şiir her tür var içinde. Haluk Şahin’i televizyon dünyasından tanıyorum. Gazetelerden. İletişimciliğinden. Sürbahan’da doğmuş yazar. Sürbahan neresi mi? Ağrı Doğu Bayazıt’ın bir beldesi. Genç bir subay olarak babası burada görev yaparken ikinci çocuk olarak doğmuş. Bir yaşındayken de ayrılmış. Elli yıla yaklaşan bir ayrılıktan sonra yaşı seksene dayanmış babası ve eşiyle birlikte doğduğu toprakları merakla düşmüşler yola. Kitap işte o yolu, yolculuğu ve yolcularının hikâyesini anlatıyor. Sadece yolcuların hikâyesi mi, ikinci dünya savaşı yılları, henüz göçün başlamadığı İstanbul’u, yoksulluğu, eğitimsizliği, çaresizliği de anlatıyor. Yolculuk Doğu Ekspresi ile başlıyor. İstanbul’dan Kars’a giden tren. Şimdilerde Ankara’dan hareket ediyor bu tren. O zamanlar iki gün iki gece süren bir yolculukmuş bu. Tehirler yoksa tabi. Bir de tehirler oldu mu -ki bu yolculukta dokuz saat kadar oluyor- üçüncü güne de sarkabiliyor yolculuğunuz. Ben Ankara’dan gittim Kars’a bu trenle. Onunla ilgi İzlenimlerimi de sekiz dokuz yazıyla buradan paylaşmıştım. Yolcularımız Erzurum Aşkale’ye kadar gidiyorlar. O zamanki tren hallerini günümüzle de bağlantı kararak canlı bir şekilde anlatıyor yazarımız. Çoğu zaman geçilen görülen yerleri, geçmişle ilintileyerek anlatıyor. Babasından bahsediyor. Nasıl okuduğundan. Nerelerde görev yaptığından. Başarılarından. Ama bütün başarılarına rağmen hak ettiği yerlere getirilmediğinden. Onun eğitime bakışından. Olaylara hep olumlu taraftan baktığından. İyi olacak iyi olacak repliğinden. Ümitlerinden. Zaman zaman çocuklarıyla girdiği tartışmalardan. Kur’an’ı iyi bildiğinden. Namaz vakitlerini takip ettiğinden. Kitapçılığından. İlk okuyucusu olduğundan. Ağrı ile ilgili yazılar, alıntılar muhteşemdi. Öyküler, masallar, destanlar, olmuşlar, olmamışlar, hayaller, gerçekler karışmış her şey. Karışmayan bir şey. Ağrı Dağı’nın bizzat kendisi. Eteklerinden kimler tutunmuş. Ya da tutunamamış. Herkesler gitmiş. Ama o yukarıdan, geleni gideni hep seyretmiş. Sorsan neler anlatacak. Kanları, selleri, insanları, koyunları, depremleri, canileri, atları. Sormuyorlar. Ama hepsi hayalle yazarımızın âleminde seyrü sefer eyliyorlar. Yörenin insanları da var kitapta. Çoklarının Türkçe bilmediği zamanlar. Türkçenin öğrenilmesi televizyon sayesinde oluyor. Televizyon oradaki öğretmenlerin işlerini kolaylaştırıyor. Anneler Türkçe öğreniyor ve çocukların derslerine yardımcı olmaya başlıyorlar. Nuh’un Gemisi etrafında çok şey anlatılıyor kitapta. İncil’den, Hiristiyanlar’dan, Tevrat’tan, Kur’an’dan örnekler var. Dindar Hristiyanları kandıran sahtekârlar da var. Gezi yazılarını seviyorum. Sanki yazarla birlikte ben de yolculuk yapmış gibi oluyorum. Hele de bildiğim yerleri anlatıyorlarsa bayılıyorum. Bilmediğim yerleri ise merak ediyorum. Bir vesile oluşturup ben de gitmek istiyorum. Ve de Allah imkân yaratırsa gidiyorum. Bir döneme tanıklık etmek istiyorsanız, gezi yazılarına merakınız varsa bu kitabı okumanızı tavsiye ederim.
Ağrı'ya Dönüş
Ağrı'ya DönüşHaluk Şahin · Say Yayınları · 200815 okunma
·
28 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.