Eşekli Kütüphaneci kitabı var bu o “Eşekli kütüphaneci” mi?” dedim cahillikten :))
Kitabı bitirdikten sonra tabi
Eşekli Kütüphaneci kitabını, yani Mustafa Güzelgöz’ün yaşamını, nasıl “Eşekli kütüphaneci” olduğunu, başından geçenleri okumak şart oldu. İyi ki de okumuşum :)
Peki kimdir bu Mustafa Güzelgöz?
Neden “Eşekli kütüphaneci” diyorlar?
Mustafa Güzelgöz sade bir köylü.
Ama halkının aydınlanmasını isteyen, bunun için elinden gelen her şeyi yapan, elinden gelmeyenleri bile yaptırmak için çalışıp didinen bir köylü. Ve bunları hiçbir çıkar amacı gütmeden yapan bir köylü.
Sırf köy çocukları, kadınlar kitap okuyabilsin diye eşeğine kitap yükleyerek köy köy gezen, daha çok kitap gelsin diye büyük şehirlerdeki tüm arkadaşlarına tek tek mektup yazıp yollayan, eskimiş kitapları havalandırarak yeniden okunacak hale getiren, rahat durmayıp kendi emeğiyle köy kütüphanesi yaptıran bir köylü.
Hatta bu kütüphaneye kadınların da gelmesini sağlamak için dikiş makineleri getiren bir köylü.
Her başı sıkışanın yardımına koşar, herkese ön ayak olur işlerinin yürümesinde.
Tek isteği halkının aydınlanması. Kalbi bu istekle yanıp tutuşuyor.
İstediğini yapıyor da. Sayesinde çocuklar onu görür görmez hemen üzerine koşup kitaplar alıyor, kadınlar daha çok kütüphaneye gidiyor, eskiden kimsenin uğramadığı kütüphanelerde şimdi insan kaynıyor.
Ama maalesef halkın aydınlığını isteyenlerden çok halkın karanlığını isteyenler var. Halkın aydınlanmasına karşılar. Niye?
Çünkü halk aydınlarınsa haksızlıklara sessiz kalmaz, istedikleri gibi yönetemezler.
“Otur” dediklerinde oturan, “kalk” dedikerinde kalkan halk lazım onlara.
Hemen “Efendim, Mustafa Güzelgöz görevine bakmıyor. Kendi çıkarı peşin de koşarak asıl görevini aksatıyor!" diyerek bu güzel insanı daha 50 yaşındayken emekliye ayırıyorlar.
İşin en kötü yanı okumaları için didindiği, çabaladığı insanların hiçbirinin bu duruma karşı çıkmaması...
“Yukarıdakiler” KORKUSU.
Ama buna rağmen yine de insanlara yardım etmekten vazgeçmeyen güzel yürekli insan.
Çok dokundu bana Mustafa amcanın hikayesi.
Fakir Baykurt’un son kitabı olması ve hastalıkla mücadele ederek yazması da ayrı özel kılıyor kitabı. İyi ki yazmışsın tanımışız bu güzel insanı.
Umarım Mustafa Güzelgöz gibi insanların sayı artar ve Nazım Hikmetin “Güzel günler göreceğiz güneşli günler” dediği günleri görmek nasip olur.
~Keyifli okumalar.