Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Michael Ondaatje
Perdenin ardındaki zifiri karanlığa daldı Patrick. Feneri yakınca gördüğü ilk şey, boşlukta sallanan ayaklar oldu. Fenerin ışığını simli giysinin eteğinden yukarıya doğru kaydırdı. Tahta tutamağı ve ipleri bir su borusuna bağlanmış bir kral asılı duruyor havada. Tüm kuklalar birkaç su borusuna bağlanmış, havada sallanıyorlar. Feneri nereye döndürse, artık kuklaya değil dinlenen insanlarınkine benzeyen kollara ve yüzlere değiyor ışığı. Bir tıp oyununda donup kalmışlar sanki. Kral ve suspus olmuş maiyeti. Bir Uzakdoğu geleneği. Moğol Kralı Akbar ne zaman gongunu çaldırsa, kralın maiyeti -o sırada ne yapıyor olurlarsa olsunlar- oldukları yerde donar kalırlarmış. Kralın kaprisi işte. Herkes heykel gibi dururken, o da aralarında dolaşır, giysilerini ve ne yapmakta olduklarını filan yakından incelermiş. Kılı oynayanın kafası uçurulurmuş. Mutfaklara, cephaneliklere, birbirlerine dokunmak üzereyken donup kalmış aşıkların seviştiği yatak odalarına girer çıkar, sofranın üstünde soğuyup giden yemeklere bazen aç aç bazen de bezgin bezgin bakan heykelleşmiş maiyetinin oturduğu masaların çevresinde dolanır, yalnızca şahinlerin tüneklerinde huysuzlanıp silkindikleri şahinciler koğuşuna bile uğrarmış.
Sayfa 147 - Can Yayınları _ 2003Kitabı okudu
·
4 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.