Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

480 syf.
·
Puan vermedi
·
6 günde okudu
Uğultulu Tepeler, Emily Bronte 'Kötü bir yürek, en güzel yüzü bile çirkinden de beter eder.' Entrikalar, entrikalar, entrikalar. Hey, kaostan mı besleniyorsun? E o zaman seni bu tarafa alalım... İzlenilen tüm entrika, intikam dizilerinin kökeni olabilir mi bu kitap? Aşkın; hırs, intikam ve kötülükle harmanlanmış hali desem, günümüz televizyon dizilerinin fragmanlarındaki o dış sesi duyabilirsiniz değil mi? Bir gün Lockwood'un birden aklına inzivaya çekilmek gelir daha sonra kırsalda bir çiftlik kiralar. Lockwood kiraladığı çifliğin sahibi hakkında hizmetli kadına soru sorar. Hizmetlimiz yani Nelly başlar üç yüz sayfa boyunca anlatmaya. Ev sahibinin tee çocukluk yıllarından başlar, ilk aşkını, yaşadıkları travmaları, ölenleri, kalanları ile dostluğu, hayal kırıklıklarını, mutsuzlukları ve intikamları tek tek anlatır. Buradan anladığımız üzere Nelly, kitabın anlatıcısı, dedikoduyu seven, insanları sürekli dolduruşa getiren aynı zamanda nasıl oluyorsa bir neslin bakıcılığını yapan bir karakterdir. Onun gözünden okuduğumuzdan başlarda ne iyi bir kadınmış falan deriz ama kitap bittiğinde durup bir 'bu karakter yok mu bu karakter' diye sitem etmeye başlarız neyse lafı uzatmayayım. Asıl karakterlerimiz Catherine, Heatfcliff, Linton'dur. Tabii kitabımızın ikinci kısmında ön plana çıkacak farklı karakterler de eklenecek ama bunlara girip hiç kafa karışıklığı yaratmama lüzum yok. Heatfcliff, Earnshaw ailesine gelen evlatlık bir çocuktur ve evin kızı Catherine ile başlayan dostluğu sonradan bir aşka dönüşür. Aşkın neler yaptırabileceğini, saf kötülüğü ve kötülüğün bulaşıcılığını okumaya başlarız. Tüm karakterlerin hatalar yaptığı, birbirlerine kötülüklerini bulaştıkları, bir bakışı bile gelecek olayın kötülüğüne neden olabilecek kasvetli bir ortam. Ki Bronte, havayı da yağmurlu, sisli anlatarak üstüne bir de kasvetli karakterler oluşturarak kasvete kasvet katmıştır. Hepsi birbirinin kuyusunu kazıyor. Bir karakter kötü baksa bunun doğuracağı bin beş yüz tane olay gelişiyor yani tam bir kelebek etkisi, sonra zaten kitabı okumaktan yoruluyoruz ve bir darlanma geliyor. Gerçekten ara ara karakterler ben de baş ağrısı yaptılar. Hepsini sbsv'nin ilk sezonun finalindeki gibi sandalyelere oturtup yüzlerine su tabancası sıkasım geldi. Daha iyi nasıl anlatabilirim? Hele Heatfcliff, gerçekten bu adamın hiçbir hareketine anlam veremedim. Adam ağlasa, altında bir şeyler arayacak hale geldim. Ah Catherine, vah Catherine hep milletin dolduruşuna geldin ben daha bir şey demiyorum. Bakın kitaptaki masum insan sayısı Linton hariç bir iki, onlarında adını spoiler olur diye veremiyorum. Neyse efendim uzatmayayım. Emily Bronte'ye hayran kaldığımı söylemeliyim. Her ne kadar sinir stres yapsam da anlatımı, dili ve betimlemeleri gerçekten iyiydi. Keşke birkaç roman yazacak daha ömrü olsaymış demekten kendimi alamıyorum. Aynı duyguları Charlotte'de de hisseder miyim, bilemiyorum. Bu arada kitabı okuduysanız kötülük kavramına, Heatfcliff'in kötülüğünü farklı bakış açılarıyla bakmak için Karavandaki Adam'ın 'Uğultulu Tepeler: Heathcliff | Kötülüğün Portresi' adlı videosunu izleyebilirsiniz. Okuduğunuz için teşekkür ederim.
Uğultulu Tepeler
Uğultulu TepelerEmily Brontë · İthaki Yayınları · 201642,3bin okunma
·
42 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.