Umudum kalmadı fani dünyada...Başlığı böyle atmak uygundur ana karakterin adı olan Umut ismi, genel olarak da kitabın tamamını etkisi altına almıştır.
Mehmet Eroğlu ile başlamak istiyorum. Kendisi ODTÜ mezunu bir mühendis. Birçok kitabı olması ile birlikte senaristtir aynı zamanda. Yazarlıkla ile ilgili eğitimler veriyor hali hazırda. Şöyle bir cümle var ayrıca Wikipedia'da:
《Yazar, kendisini "İnsan yaratılışının gölgeli alanlarında boy atan temaları” yazan bir yazar olarak tanımlamaktadır."》
Bu cümle öyle doğru ki. Herhangi bir eserini okumuş iseniz buna kolaylıkla ikna oluyorsunuz. Ufak çaplı bir bilgiden sonra kitaba geçiyorum:
Kusmak ne de güzel bir şeymiş dedirtiyor anlatılan hikaye. Kusma Kulübünün üyesi olma isteği doğuveriyor her bir satırda. Çünkü bu kulüp, iktidar hırsı ile yanıp tutuşan, zengin olup yoksulu/ işçiyi ezen, magazinlerde boy boy gösteri yapan aslında birçok insanın yerine geçmek istediği fakat içinde tiksinti duygusu barındıran kişiler için ise sadece kusmaya değer gördüğü kişilere karşı oluşan bir kulüp. Peki ne yapıyor bu kulüp? Kusuyor! Yanlış okumadınız kusuyorlar... O kişilerin tepesinden aşağıya sırayla mide asidinin yiyecekler ile karışmış bu özsuyunu boşaltıyorlar. Lütfen mideniz bulanmasın. Çünkü burada asıl mide bulandırıcı olan bu değil. Asıl bulandırıcı şey insanlar.
Mide bulantıları ile yangın yeri haline geliyor insanın içi. Söyleyemedikleri, anlatamadıkları, engel olamadıkları ile doldukça, bu acı verici hisler mideye baskı uyguladıkça bulandırıyor insanın içini. Bulandırdıkça zayıflıyorsun, zayıfladıkça kendinden eksiliyor eksildikçe sen diye bir şey kalmıyor ortada. Bunun için kusmalıyız! Öfkeyi, nefreti, kızgınlığı her şeyi... Kustukça gelen o rahatlama hissi insanı doyuma ulaştırıyor. Ciddi bir rahatlama ile cesaretini toplattırıyor.
Romanın genelinde bu var: Sancılar, kendi içinde kayboluşlar... Aylak Adam'ın Bay C'sine benzer bir V var. Pappini'nin çok sevdiğim kitabı Kaçan Aynası'na benzer aynalar var takip eden... Hepsi Umut'un bize anlattıkları, onun gözleri ile fikirleri ile yansıyor zihnimize.
Umut en büyük sorgulamasını vicdanı ile yapıyor. Vicdansız olduğunu düşündükçe tam tersi hareketlerde bulunup, vicdanlı oluşunun acısını çekiyor adeta. Bunun yanında çok fazla göz önünde değilmiş gibi olsa da, içinde bulunduğu ilişkilerde sevgi açlığını görüyoruz. Sevgiye aç ve umutsuz."Zaten beni kim sever ki?" modu ile birlikte, içinde bulunduğu cinsel birliktelikler rastgele ve hissizceymiş gibi gösterilse de aslında bunun eksikliği ile yankılanıyor. Bunun yanında çocukluğunda yaşadığı sevgi açlığını da yer yer hissettiriyor.
Hepimizin bulantıları var. Bunlara son vermek için kusmalıyız. Çünkü adaletsiz bu dünyadaki insanlar kusmaya layık.