Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

332 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Öncelikle etkinlik için
Havva Öztin Akarsu
Havva Öztin Akarsu
teşekkür ederim. Taşralı, bir fikir ve mücadele insanı olan Nurettin Topçu'nun, Hareket dergisinde 1950'lı yıllarda yayınlanan hikayelerinden derlenen tek öykü kitabıdır. Yazarın ayrıca Reha isimli bir romanıda bulunmaktadır. Nurettin Topçu hakkında söylenecek çok fazla bilgi ve anektodlar olmasına rağmen biz Taşralı kitabının incelemesine başlayalım. Hikayeler, genel olarak taşrada geçsede şehire gelen taşralıların da hayatlarını anlatıyor. Hikayelerin özünü taşralının taşralıya bazen de şehirlinin taşralıya yaptığı zulümler oluşturuyor. Hayatın acı gerçeklerini hiç umut vermeden anlatıyor hikayeler çünkü hayat masal değil. Ve maalesef kötülerde kazanıyorlar bu dünyada. Aslında hikayeler yazarın düşünce kitaplarındaki fikirlerinin terennümü halinde devam ediyor. Yazar, yalancı hakikat sahipleri ile gerçek hakikat aşıklarının mücadelesini anlatıyor. Bir bakıma savaş açıyor... Tüm güç odaklarına savaş açıyor, riyakarlığa gösterişe savaş açıyor. Hacılarla, hocalarla, zenginlerle ve idarecilerle hatta üniversite hocaları ile savaşıyor. Kim için savaşıyor tüm ezilmişler tüm mazlumlar adına savaşıyor. Bazen Anadolu insanı bazen de Anadolu kadını diyerek ifade ettiği bu mazlumların haklarını korumaya çalısırken her türlü baskı sebebi olacak yozlaşmaların ipliğini pazara çıkarma derdindedir. Sadece zayıfın; namuslu, insaflı, vicdanlı, adaletli ve merhametli olduğu dünya düzenine sistem eleştirisi getiriyor hikayelerinde. Nurettin Topçu'nun, ruhun esintisi olmayan şekilçi her türlü ibadetlere karşı bir duruşu var. Vurguladığı mesajların başında, insanların makamlarına yalan dolan ile elde ettikleri her türlü otoritenin ( bu bazen ağalık bazen muhtarlık bazen de şeyhlik, hocalık olabilir) sizler için söylediklerine değil amellerine bakın ve ona göre itaat edin. Yazar, sakal cübbe gibi İslamın sembolu olan şekillerin kötüye kullanılmasından dolayı hikayelerinde bu tiplemelerin nasıl dini kullanarak insanlara zulüm ettiklerini ve tek dertlerinin kendi menfaatleri olduğunu saf Anadolu insanına göstermeye calışıyor. Hırsızların kullandıkları en iyi maskenin din maskesi olduğunu yıllar öncesinden belirtmiş. Nurettin Topçu'yu kısmen Yunus'un devirdaşları ile olan mücadelesinin benzeri içerisinde gördüm. Dinin ruhuna uygun davranışları sergileyenleri ve maneviyatın hakikatına aşık olanları aydın öğretmenler olarak resmederken, taassup sahibi, bidatlar üzerinden saf halkı kandıranları ise şeyh ve hoca olarak hikayeleştirip aslında tam işin merkezindeki problemi tespit etmiş. Bu açıdan değerlendirildiğinde N. Topçu'nun, Aziz Nesin'in daha ciddi (hatta hiç) esprisiz hali desek abartı olmaz. Aziz Nesin'in mahallenin(!) dışından getirdiği eleştirilere N. Topçu içeriden ızdırapla ve hayal kırıklığı ile getiriyor eleştirilerini hikayelerinde. Ve İslama inanmış ancak onun değerlerini içselleştiremeyip şekilde kalmalarınının (halkın) ötesinde dine ait şiarların kendi menfaatleri doğrultusunda sömürenlerin(her türlü güç odakları) iç dünyalarını tüm açıklığı ile dile getiriyor hikayelerinde. Bu coğrafyanın insanlarının içler acısı durumunu anlatırken muhtemelen içi kan ağlıyordu. Bu açıdan çok fazla kadri kıymeti bilinmiş bir düşünce ve fikir insanı olduğu söylenemez. Hikayelerinde mevcut durumu gösterirken gerçeklikten yana tavrını koyarken hayalperest gibi davranmayıp ucuz umutlar vermiyor ve bu durum okuyucuda bazen rahatsızlık oluştururken karamsarlığa sebebiyet verebiliyor. Nurettin Topçu'nun ahlak felsefesine az çok vakıf olanlar durumun aslında öyle olmadığını ve hakikat aşığı olanların daha bir canla başla mücadele etmelerinin ve hiç pes etmeden inandıklarını yaşama ve anlatmaları gerektiğini ve bu yolun çok çetin olduğunu ve her daim ayağına dikenler batmasının yanında taşa tutulma yalan ve iftiralar ile yolundan döndürülme tehlikesi ile karşı karşıya kalabileceğini tüm çıplaklığı ile anlatıyor. Ve net olarak şunu ifade ediyor: Bir taraf zulümde haksızlıkta kendi rekorlarını kırıp sahtekarlar şahı olurken diğer tarafın hakikat ehli olmasının sorumluluğu ile zulme meyletmeyi hatta misliyle mukabele etmeyi bırakıp mazlumlar olarak zalimlerinde ellerinden tutarak gerçek hakikate ulaşma gayreti içerisinde olması gerektiğini söylüyor. Hikayeler arasında tema olarak farklı eserlerde bulunuyor hatta hikayelerdeki karamsarlığın bunalttığı sırada kitabın en uzun 2. hikayesinin konusunun aşk olması bir nebze rahatlatıyor. Ancak hikaye hikaye ama... Yıldırım'ın Huzurunda adlı hikayede ilginç eserlerinden birisi. Taşralı okurken kısmen Yabam kısmen Hacı Ağa kısmen de Teneke esintisini yakalayabiliyorsunuz. Kadına karşı yapılan zulme ayrı bir yer ayırmış. Yetimlere karşı yapılan haksızlıklar Maun Suresinden bihaberlerin nasılda dinde önde görünmelerinin ironisini ve buna sebep olan ve yer yer nimetlere karşı nankörlük yapan halkın durumu üzerinden acı gerçeği herkesin yüzüne çarpıyor. Hikayeleri okurken acaba bu kadarda olmuş mudur ki dersen paradigmanı değiştirip etrafına bakarsan halen olduğunu görebilirsin. İşte tam burada bunun farkına varmak isteyen inanmış insanların biz nerede hata yaptık/yapıyoruz demeleri için okunası bir kitap... Gerçekler acıdır ancak farkına ne kadar erkenden varırsan o kadar sana az acı verir. Ders alır mı insanevladı bilemiyorum neden umutsuz olarak hikayelerini bitiriyor kendi ümidi bitmemesine rağmen Nurettin Topçu'nun.
Taşralı
TaşralıNurettin Topçu · Dergah Yayınları · 2013304 okunma
··
361 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.