Kırmızı Toprak Çelik Olur
bizim oralarda,
demir biçerler,
kırmızı topraklardan,
dağ dağ.
patlar, paramparça dağlar,
dinamit gibi yüreğimde çocuk.
bilemezsin sen gülüm
kızaran terin tendeki çamurunu,
ekmek arası yediğimiz
ve sayılı lokmaları kursağımızda hâlâ,
riya yok.
sahipsiz, kimsesiz,
umursanmayan toprakların,
umursanmayan yetim çocuklarıdır ırgatları,
umursanmayan kentimin garipleridir.
dillerinde “kara tren” hüznün türküsüdür bu mütemadiyen,
bıyıkları buz,
elleri paramparça,
elleri kırmızı,
yüzleri kırmızı,
yürekleri mangal mı mangal, ama çaresiz.
çelik biçerler
başka diyarlarda
büyük derin sulara,
büyük mavi sulara.
Karadeniz olur bu
Fatma, Zeynep, Ülkü, Ayşe ya da Zübeyde,
hırçın ve azgın dalgalarına direnen.
Akdeniz olur
Cemile, Ayfer, Gönül, Dilek,
hararetini dindirmeyen,
kucakladığı sıcak sularında.
ne fark eder, ötesi yok.
mahsulün hasadı,
toprağı.
yetim kalmışlığa ağıtları
umurumda mı,
payitahtımın
ve gelmiş
ve geçmişleri
ve gelecekleri.
bizim oralarda
demir biçerler.
dostamisc
27.02.2016 - İstanbul