Gönderi

Ve Poyraz düşünüyordu ve Poyraz kendi kendine düşünüyordu, sen, diyordu, Emirim sen Allahuekber dağının yamaçlarında dimdik, ayakta donmuş kalmış insan ormanını gördün mü? Sen Emirim, yüzlerce insanın çoluk çocuğun, genç kızların, yaşlıların hançerlenerek, çırılçıplak soyulduktan sonra Fırata, Dicleye atıldıklarını gördün mü?Sen, yüzüne bakmaya kıyamayacağın, doyamayacağın kızların memelerinin kesilerek öldürüldüklerini gördün mü, kesilmiş kanlı memelerin kızgın kumlarda kanadıklarını?.. Yüzlerce kartalın memelerin üstüne çöküştüklerini?.. Kanlı memeler için o yırtıcı kartalların pençe pençeye, tüyleri savrularak birbirlerinin gözlerini oyduklarını?.. Toprağa taşa karışmış parçalanmış gövdelerin, kolların, bacakların, başların gökten yere yağdığını, askerlerin ölü asker kokularından öldüğünü, ormanların yandığını, yanarken dağın taşın, kurdun kuşun, börtü böceğin, yılanın kaplumbağanın çığrışarak kaçıştığını, yeryüzünün gökyüzünün uzun inlemelerle sarsıldığını, on gün on gece bir ormanın böyle yandığını, yangın yerinin günlerce tüttüğünü, sen bir savaşın ne olduğunu bilir misin Emirim?.. Ben köyüme gideceğim Emirim. Dünya dünya olalı, insan gözleri, böyle şeyler görmüş müdür Emirim...
Sayfa 249Kitabı okudu
··
7 görüntüleme
Muzaffer Akar okurunun profil resmi
İşte savaş budur, özellikle bu zamanda savaş çığırtkanlığı yapanlara gelsin.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.