DergiPark'tan alıntıdır.
Tarık Buğra Gençliğim Eyvah’ın sol ve sağ kesimden gördüğü
eleştiriyi, İhtiyar’ın “tabiî müttefikleri”nden gelen eleştiriler olarak kabul
eder. (Buğra, 1995: 214) Yazara göre romanı eleştirenler, hem Çanakkale
hem de 1980 kuşağı gençlerini anlamayan ve sevmeyenlerdir. (Buğra,
1995: 215) Yazar romanında herhangi bir ideolojinin savunuculuğunu
yapmamış, ülkenin ümidi olan genç nesli, önce kendi kişiliğini kurma ve
bunu yaparken apolitik olma yolunda uyarmıştır. Eğer genç nesilpolitikadan yakasını sıyırabilirse ikinci adımı, kendisini ve ait olduğu
toplumu bilim ve eğitimin kollarına bırakmak olmalıdır. O yüzden de yazar
romanını “Gençliğim Eyvah Türkiye’min romanıdır” (Buğra, 1995: 215)
cümlesiyle savunur ve karşı eleştiriye geçer: “… politikaya bulaştığımız
ölçüde hepimiz varız onda. Aynaya niçin kızıyorlar?” (Buğra, 1995: 214)
Bu bağlamda yazarın ülkeyi Kurtuluş Savaşı’na taşıyan paylaşım
süreci ile 1980 ihtilaline taşıyan paylaşım ve saf belirleme sürecini eş
tutması; Çanakkale’de yiten neslin, 1960, 1980 ihtilallerden yiten nesilden
farklı olmadığını düşünmesi önemlidir. Nitekim yazar selamını, Türk
tarihinin yok yere kaybolan tüm gençlerinin hüznünü ve acısını
paylaşanlara gönderir ve “onlar için yazıyorum ben… onlarla bir olmak
için!” der. (Buğra, 1995: 215) Ama bu hüznün ve acının edebiyat
aracılığıyla umuda evrilebileceğine inanan yazar, toparlanabileceğimizi
düşünmektedir: “Toparlanmalıyız. Toparlanacağız da. Edebiyatımız vardır;
kurtaracağız.” (Buğra, 1995: 225) Çalışmada tahliline girişilen Gençliğim
Eyvah, toparlanma ve kurtulma yollarının ve umudun dışa vurumudur.