Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

188 syf.
·
Puan vermedi
BU, BABAM İÇİN!
“İntikam hiçbir zaman düz bir çizgi değildir, bir ormandır. Ve ormanda olduğu gibi yolunu kaybetmek kolaydır. Kaybolmak geldiğin yolu unutmaktır.” (Kill Bill Vol.1, 2003, Quentin Tarantino) MÖ 280 ve MÖ 279 yıllarında Grek kolonisi Tarentum Kralı Pirus Roma’ya saldırır ve ne pahasına olursa olsun savaşı kazanmak için her şeyini feda eder. Sonunda Pirus, savaşı kazanır; ancak 50 filin desteklediği ordusunun tamamını kaybeder. Savaşı kazanmıştır, ama yanında koskoca ordudan arta kalan üç-beş sefilden fazlası kalmamıştır. Pirus ’un bu zaferin ardından “Tanrım, bir daha böyle bir zafer verme” dediği söylenir. Pirus Zaferi aslında yenilmeye mahkûm galibiyetleri anlatmak için kullanılır. Bu olaya atfen, benzer şekilde kazanılan savaşlara Pirus zaferi denir. (Vikipedi) İntikam, insana ve insanlığa yön veren en güçlü dürtülerden biri. Terkedilen, reddedilen, aşağılanan, zulüm gören, bireysel veya ulusal mağduriyetler yaşayan herkesin ortak arzusu: İntikam. Çocukluğumda bir futbol tezahüratı olarak da aklımda kalmış: Dişe diş kana kan/İntikam, intikam. Hepimiz içimizde bir miktar intikam taşıyoruz (Hatta ben soy ismimde de taşıyorum.). Kendimizi “yo benimki intikam değil, bana yaşattıklarını o da yaşasın”, “ne intikamı canım umurumda değil Allah’ından bulsunlar” gibi naif tesellilerle kandırsak da içimiz içimizi yiyor. Psikolojik veriler intikam fırsatı doğduğunda acının zevkle maskelendiğini ve beynin ödül bölgesinin harekete geçtiğini söylüyorlar. Yani Freud’un hayatımıza yön veren iki güdüden biri dediği saldırganlık tetikte bekliyor. Yıkımdan alınan zevk. İnsanoğlunun zevkinde bile hayır yok. Cezaevleri ve mezarlıklar intikamlarını alan babayiğitlerle dolu. “Ama ben haklıyım.” Haklısın haklı olmasına da; İntikam (öç)’ı TDK şöyle tanımlıyor, “Kötü bir davranış veya sözü cezalandırmak için kötülükle karşılık verme isteği ve işi”. Yani mantıken intikamın ön koşulu başlangıçta senin haklı olman zaten. Fakat lügat ve hayat diyor ki maruz kaldığın kötülüğe, bir kötülükle karşılık vermektir, intikam. Mesele buraya vardığında ortada artık senin mağduriyetinden bahsedemez hale geliyoruz. Çünkü artık bir iyi bir kötü değil, iki kötülük ve iki kötü olmuş oluyor. İnsanda da iki ruhsal bozulma yaşanıyor. Birincisi intikam alma hissi doğuran olayın ruhumuzdaki sarsıntısıyla, ikincisi de bizim kendi ruhumuzu, intikam hırsıyla ve kötülük düşüncesiyle yoğurduğumuzda gerçekleşiyor. İlk tahribat dışarıdan geldiği için tamiri kolay. Ama ikincisi, kendi elimizle ruhumuza işkence ettiğimiz, tahribat içeriden geldiği için yıkım aslında daha büyük ve tamiri çok daha zor. Tarantino’nun ‘Gelin’inin söylediği gibi çıktığımız yolda kayboluyoruz. Kontrolü ve muhakemeyi de kaybediyoruz. Bir seri katilin veya suç örgütünün bile başlangıç hikayesini dinlesek ‘haklısın’ diyecek yanlar bulabiliriz. Ama hali hazırdaki hallerinin hak verecek tarafları kalmamıştır. Aynı şey bizim için de geçerli. İşin sonunda intikam alınsa bile artık biz ruhumuzun iyi (bir) tarafını yitirmiş oluyoruz. Bizi biz yapan (bir) şeyler kaybolmuş oluyor. Bana sorarsanız tam da bir ‘Pirus Zaferi’. ‘Tanrım böyle bir zafer verme.’ Hamlet büyük bir trajedi. “İntikam için yola çıkan iki mezar kazsın.” sözünü haklı çıkartacak-haklı çıkarmak ne kelime mezar enflasyonunu daha da arttıran- bir sona sahip. Peki olaylar nasıl başlamıştı? Babasının hayaletinin Hamlet ’e intikam telkin etmesiyle. Konunun burasında Hamlet’ inki ile memleketimizin yazgısını birbirine yakın buldum. Nasıl mı? İzah edeyim. Ülkemizde neredeyse her grubun anlatacak bir tarihi travması var. (Kim haklı-kim haksız konusuna girmiyorum.). Ve tabi kendilerine bu travmayı yaşatanlardan intikam arzusu eşliğinde yaşıyorlar bunu. O kadar ki tarihimizin bile ideolojimize göre yalnızca bir kısmını sahiplenebiliyoruz. Çünkü kabul etmediğimiz tarihi kısım, bizim için intikam alınacak kişileri temsil ediyor. Hepimizin kulağında sahiplendiğimiz tarihsel miras(baba), “Alçaklar, beni öldürüp Devlete(ana) sahip oldular, intikamımı al!” diye fısıldıyor. Türkiye tarihi neredeyse birbirinden intikam alan siyasi, bürokratik grupların tarihi. Herkesin bir sebebi var; haklı veya haksız, gerçek veya uydurma. Artık, sürekli kulağımıza ‘intikam’ diye seslenen hayaletleri bir köşeye oturtup, ölülerin dirilere bu kadar hâkim olmasını engellemenin vakti geldi. Yineliyorum. Haklısın. “Çürüyen bir şey var Danimarka Krallığı’nda”. Bu çürümüşlüğe karşı aldırmaz tavır göstermek ahlaksızlıktır. Burada apolitik pasif bir duruşu savunmuyorum, sadece intikam hırsıyla hareket etmenin hiçbir şeye yaramayacağından bahsediyorum. En büyük örneği her gurubun intikam tugayı gibi hareket ettiği hala “gelişmekte olan” “güzel ve zavallı ülkem.” İntikamın zevk verdiğini söyleyen psikolojik veriler bir şey daha söylüyor. “Plasebo bir hapla duygularını bastırdıklarına inanan katılımcılar, intikam almaya çalışmıyor, intikam zevki hissetmeyeceklerini düşünüp saldırgan girişimlerde bulunmuyordu. Bundan hareketle araştırmacılar, intikamın sadece zevk vermediği, insanların bu zevk arayışıyla intikama yöneldiği sonucunu çıkardı. Fakat o an iyi duygular veren intikam, tıpkı bağımlılıkta olduğu gibi, bir süre sonra başlangıç noktasından daha kötü bir noktaya çekiyordu insanı.” (Virginia Üniversitesi'nden David Chester’in deneyi). Yani intikam kader değil. Goethe, “Hamlet, giderek gelişip her şeyi istila eden düşünce dünyası yüzünden eylem gücü felç olmuş biri.” diyor. İntikamın insana etkisi daha iyi anlatılamazdı. Başkasına olan nefretin kendimize olan sevgiden daha fazla olduğu her durum, çöküşümüze sebep olur. Birey olarak da ülke olarak da. Hem intikamın sonu trajedi olmasaydı Hamlet ’i Shakespeare değil Moliere yazardı. İntikam almadan yaşamak mümkün. Hatta onsuz daha sağlıklı. Ama bu kan davası devam edecek diyorsan; nasıl çeviriyordu Can Yücel ‘to be or not to be ’yi: “Bir ihtimal daha var o da ölmek mi dersin.”
Hamlet
HamletWilliam Shakespeare · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202044,8bin okunma
··
401 görüntüleme
Sultannn okurunun profil resmi
Emeğinize, düşüncelerinize sağlık. Her insanın içinde intikam vardır. Hatta bazen bu duygu en çok sevdiklerine karşı gelişiyor. Keşke içimizde intikam duygusu olmasa diyoruz ama ne mümkün. Duygularımıza gem vuramıyoruz. İntikamın olmadığı sadece sevginin olduğu bir dünya olması dileği ile...
Çetin Öcalan okurunun profil resmi
Çok teşekkür ediyorum hocam, güzel düşünce ve dilekleriniz için.
Niçeda okurunun profil resmi
Moliére sever biri olarak gönderme ve kıyaslama çok hoşuma gitti Çetin bey, sizin incelemeler uzun olsa da beni sıkmayan, laf kalabalığı bulunmayan nadir incelemelerden. KILL BILL tekrar izleyesim geldi bu arada intikam deyince bunu es geçmemeniz de güzel bir nüans olmuş, teşekkürler.😊👏🏼
Çetin Öcalan okurunun profil resmi
Nazik sözleriniz için çok teşekkür ediyorum öncelikle. Sıkılmadan okumanıza ve beğenmenize sevindim. Kill Bill intikamı sevdirecek kadar güzel bir film gerçekten:) o yüzden yazıdan hemen sonra izlemezseniz yazının mesajı açısından iyi olurdu:)
1 sonraki yanıtı göster
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.