Bernard Mandeville (Rotterdam 1670-Londra 1733) kültürümüzün altında yatan aptallığın bencillikten kaynaklanmakta olduğu sonucuna varmıştır. İnsanların düşünceleri ya da eylemleri ya naif ya da bencilliklerinden kaynaklanan tutkularım tatmin etmeye yönelik bilinçli girişimlerdir. Açlık. susuzluk, cinsel istek kendini sevmekten kaynaklanır; bu tamamen kendini korumaya yönelik bir içgüdüdür. Peki intiharı nasıl açıklayabiliriz? Nasıl olur da bencillik insanı kendini yok etmeye kadar götürebilir?
Mandeville, Kendini Sevmek ile Kendini Beğenmek olarak adlandırdığı "ismi olmayan tutku" arasında bir ayrım yapar. Kendini Sevmek, doğanın emirlerine uymaktır ve bir gerçeklik duygusunu yansıtır. Buna karşılık Kendini Beğenmek. hayallere sıkı sıkı tutunma yeteneğidir. Hayat bunu hak etmese de, bizi hayata bağlayan bir kendini abartma biçimidir ortaya çıkan. Kendini Beğenmek, bizi umutsuzluğa karşı korur. Kendini Sevmek, kendini beğenmeden olmaz. Gerçeklere hayallerimizin yardımıyla dayanabiliriz. İnsan kendini beğenmezse, Kendini Sevme giderek kendinden nefrete dönüşür. İşte o zaman Kendini Sevme intihara yönelebilir, çünkü kişi artık kendini beğenmemektedir.
Kendini beğenme de aslında kendini yok edici bir yan vardır. Kendimizi beğenmek, doğanın sesine kulak vermemizi engelleye bilir. Temel gereksinimlerimiz karşılandığında, karnımız
doyduğunda kendimizi beğenme güdümüz, bizi düşünmeden kendi çıkarımıza karşı harekete geçirerek; örneğin, tutkudan gurur duymamıza yol açabilir.
Kendi önemimizi abartma eğilimimiz gizli bir çelişki ile el ele gider. Kendini onaylama ihtiyacı ile, herkes dengini arar; aşın kendini beğenmişlik, karşılıklı nefrete yol açar. İşte burada medeniyetin aptallık temeline ulaşıyoruz: Gurur gururu engeller. Kendini beğenmişlik ve iç çelişki, kendini beğenmişliğin tatmin edilmesine engel teşkil eder ve, dahası, sosyal yaşam için bir engel oluşturur.
Sayfa 123 - ayrıntı / Birinci basını 2004