“Ey, bütün mucizeleri içinde en hayran olduğum mucizesi diye, ömründe bir defa bile kahkahayla gülmemiş olmasını gösterebileceğim mahzun Peygamber! Ey, Allahın, Kur’ânda has ismiyle ve nida edatıyla bir kerecik bile hitap etmediği haya ve edep kaynağı! Dedim ki, ben bir sanatkârım.. Ve ne tarih yazmak, ne arz tabakalarını mikroskopta incelemek, ne de dört taş duvar arasında istif edilmiş ve son yaldızcısı toz-toprak olmuş kitaplara bekçilik etmek, benim vazifem.. Böyleyken, hayatını yazmayı murad edindim. Hayatını.. İzin ver; onu bir kere de ben anlatayım! İzin ver; herkesin boyuna göre açıldığı bu ufuksuz denizde sana yaklaşabilmek değil, fakat kıyılardan, gerilerden yani kendimden uzaklaşabilmak manasına bir kere de ben gücümü deneyeyim! Öyle ki, sahili kaybetsem, artık gerilere dönemesem ve sende boğulsam, işte o zaman aradığım hayatın eşiğine ayak basmış olurum.” Hasassiyeti ve edebi yeteneği uç noktada olan bir sanatçının kaleminden çıktığını daha başlangıç yazısından anladığımız alışılmışın dışında bir siyer. Üstad; Sevgili Peygamberimizin hayatını, ahlakını, amacını yakın çevresiyle birlikte; olayları birbirinden koparmadan, akıl ve kalp kapılarını aralayarak anlatıyor. Akademik siyer kitaplarına hakim olan ruhsuzluktan çok uzak, kendine özgü şiirsel anlatımı ile Sevgili Peygamberimize duyduğu aşkı büyük bir edeple yansıtıyor. Zaman zaman yaptığı yorumlarla düşündürüyor. Akıllardaki soru işaretlerine cevaplar veriyor. Tarihçi ve siyerci olmadan yazma cesareti gösterdiğini söylediği eserinde, edebiyattaki kalitesiyle okuyucusunu sarıyor. Ve hayatını kaleme aldığı Sevgili Peygamberimizin adını, edebinden bir kere bile yazmıyor. İnsan tanımadan sevemez. Tanıyalım ki sevelim. Sevgili Peygamberimizin hayatını detaylı şekilde biliyor olsanız dahi eksiği de fazlası da olmayan bu eseri okumanızı şiddetle tavsiye ederim.

Çöle İnen NurNecip Fazıl Kısakürek · Büyük Doğu Yayınları · 202110bin okunma

·

18 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Tuğba