Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

184 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
21 saatte okudu
Karanlığın Yüreği, neredeyse yirmi beş yıl sonra üçüncü kez okumama rağmen bende yine aynı sarsıcı etkiyi gösterdi. Eserin edebi üslûbunun insanı etkilememesi imkânsız; ama bir yandan da, kendini hemen bırakan, rahat okunup kenara konulabilecek bir eser de değil Karanlığın Yüreği. Conrad'ın geç yaşlarda öğrendiği İngilizcesiyle yazdığı kitaptaki bu dilin insanı sarsmaması zor, ama insanın anlatılanı hemen, çok kolay anlaması da kolay değil ve sanki bu kasıtlı olarak yapılmış diye de düşünmüyor değilim. Eserin başından sonuna dek hem gerçek hem de mecazi anlamlarıyla karanlık her yeri usûl usûl sarıyor, yazar bazı yerleri aydınlık ve ışıklı bırakırken, hikâye ilerledikçe her yeri zifiri bir ışıksızlığa boğuyor. Conrad'ın karanlıkları türlü türlü; emperyalizm, ırkçılık, insanın insana yaptığı kötülükler ve hiç bir eleştiride sözü geçmemesine rağmen neredeyse bütün sayfalarda adı karşımıza çıkan ve bütün bu sömürünün sebebi olan fildişini düşündüğümüzde hayvanların insanın menfaatleri uğruna yok edilmesinin ideolojisi olan türcülük gibi farklı sömürüleri ve kötülükleri bir arada, karanlığın yüreğine yapılan bir nehir yolculuğuyla anlatıyor Conrad. Ama nasıl anlatıyor? Bu edebi üslûbun hâlâ etkileyiciliğini kaybetmemesi gerçekten ilginç; bir türlü eskimemiş, yaşlanmamış bir dil, bir edebiyat tadı var kitapta ve onu modern bir klasik yapan özelliklerin en önde geleni de bu olmalı herhalde. Conrad'ın karakterlerini çok da kolay ele vermeyen anlatımı ve başımızı döndüren dil kullanımı bütün eser boyunca çıtasını hiç bir biçimde düşürmeden sürüyor; Conrad'ın insana dair, insan ruhuna dair söyledikleri, bütün büyük edebiyatçıların şu dünya tecrübeleriyle sabit olmuş, ancak büyük edebiyat eserlerinde görebileceğimiz bir ifşa eyleminin bir diğer örneği. İşte bu hakikaten ancak çok iyi edebiyat eserlerinde görebileceğimiz bir nitelik ve hiç gecikmeden bu edebiyat şölenine icabet etmemiz gerektiğinin bir işareti hepimiz için.
Karanlığın Yüreği
Karanlığın YüreğiJoseph Conrad · Can Yayınları · 20114,234 okunma
··
298 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
Cem okurunun profil resmi
abşalom'u ben okumayı başarırsam büyük olay:) yahu bu site benim sürünür haldeki okuma alışkanlığımı düzene koydu..ömrüm ne kadar bilmiyorum ama bu konuda sağlam bir okuma rotası çiziyorum şu anda, geri kalan ömrümü de böyle iyi okuyarak geçirmek niyetindeyim; ayrıca unutamadığım kitapları yeniden okuyarak ziyaret etmek niyetindeyim, karanlığın yüreği ile bunu yapmış oldum; diğerleriyle de devam edebilirim..o hatıralar ne kadar kıymetliler..o kitapların nice seneler önce bıraktığı izler, bütün o hatıralar...kıymetli benim için
Bu yorum görüntülenemiyor
Cem okurunun profil resmi
Sevgili Zafer Korkmaz: Sitede gençlerin sayısı fazla, inceleme ve yorumlarda bazen çok sığ ifadelerle karşılaşabiliyoruz, ama onlar sonuçta genç ve onlar da ifade etmeye, söylemeye çalışıyorlar, belki burası onlar için de ifadelerini, yorumlarını geliştirme aracı olacak, oluyor. Sizin de söylediğiniz gibi ben de sizin de dahil olduğunuz birkaç okur sayesinde bu sitenin faydasını görmeye, tadını almaya başladım; herşeyden önce çok sık kitap bırakan bir okur olmama rağmen okumama bir düzen geldi; başka okurların tavsiyeleri ya da yorumları beni yönlendirebiliyor, sizin divan edebiyatıyla ilgili yorumlarınızda olduğu gibi, başka okuma seçenekleri düşünüyorum, okurlar vesile oluyorlar. Ben de sizin gibi bir çok şey öğreniyorum ve ben de heyecan duyuyorum buradan, facebooktan daha fazla zaman geçiriyorum burada, kitapların arasında sıkılmak mümkün değil:)
Cem okurunun profil resmi
Ben de benzer düşünceler taşıdığımızı görüyorum; ama sizin örneğin divan edebiyatı gibi konulardaki bilginiz vb. bende yok, bu benim için daha sevindirici; çünkü en azından bir rehber gibi istifade edebilirim gibi düşünüyorum sizden. Marlow karakteri konusunda haklısınız, zaten eser normalde Conrad'ın Kongo'da yaşadığı günlerin sonucunda yaşanmış, orada çok rahatsız edici ölümler ve sömürünün çok net örnek, tekil örneklerini de görmüş yazar ve bütün bunlar onu besbelli çok etkilemiş. Söylediğiniz gibi; Conrad aslında uygarlık götürmek, uygar olmak gibi pazar kavramlarının ne amaca hizmet ettiğini öyle etkileyici bir biçimde anlatıyor ki ve hele de günümüzde medeniyet götürülen Ortadoğu'yu düşündüğümüzde ister istemez Marlow'un Kurtz'a gittiği o karanlık nehrin buralarda da aktığını düşünmeden edemiyoruz; zira yalanlar aynı: gelişmiş toplumlar yalanlarıyla, manipülasyonlarıyla, şeytanın aklına gelmeyecek oyunlarla imha ediyor, tahrip ediyor, yok ediyorlar. Bu, kitapta anlatılan şeyin ta kendisi..o nehir akmaya devam ediyor, karanlığın yüreği de Marlow'un hayal edebileceğinden çok çok daha korkunç, daha çürümüş, daha yoz. Afrikalı yazarların kitaba verdiği tepkilerle ilgili bir yazı okudum; siyahların bu kadar zayıf ve kendini ifade edemeyen, başkaldıramayan, böylesine kötü çizilmiş karakterler olarak gösterilmelerinden dolayı itirazlar var ve aslında Conrad'ın temelde ırkçı bir metin yazdığını düşünüyorlar; oysa Conrad siyahları karakterleştirmeyerek onların başına gelenlerin temel sebeplerini ortaya döküyor; insanın insanı sömürmesinin kişisel kaprisler değil sadece, toplumsal kalkınma hedefleri vb. olduğunu söylüyor ve sizin de söylediğiniz gibi Avrupa'ya ve bütün kalkınmacı yaklaşımlara giydiriyor. Bugün 3 sene önce yazılmış bir yazı okudum nette: 100 sene sonra bile bu kitap neden okuyanın zihnine çakılıyor, bunun sırrı nedir, diye soruluyordu yazıda. Cevabı: ancak büyük bir edebiyatçı bunu yapabilir. Bunu da ancak diliyle yapabilirdi...işte Conrad'da bu var.
Bu yorum görüntülenemiyor
16 öğeden 11 ile 16 arasındakiler gösteriliyor.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.