Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

313 syf.
10/10 puan verdi
Gerçekten okumuş, nerdeyse her alanda bilgili olan kişiler, başkalarının bilgisizliğini her zaman hoşgörüyle karşılarlar. Oysa, ancak kendi etipuften ve değersiz alanlarında usta geçinenler, bu alandan haberi olmayanları her zaman gör görürler. " Selam XVIII. yüzyılda yaşamamış , İngiliz yazar Henry Fielding isimli bir yazarla tanıştım . Gerçekten ne olduğunu bilmeden bir heyecanla okudum eseri ama aslında Tom Jones, İngiliz edebiyatında “hanlar yazını”nın başlangıcı olan bir eserve yazar da yeni roman tekniğinde de bir öncü sayılan biri. Kitabı okurken, tiyatro okuyormuş gibi hissettim ve çok keyif aldım zaten yazar da uzun süre tiyatro metinleri yazmış ve romanının yazımı konusunda da kitabı okurken epey eleştirmenlere kıziyor . İroni kralı diyenler var yazar için ve de hiciv onun işi sanırım. Yalnız şunu belirtmek isterim ki ben çok eski bir basım, aslına uygun kısaltılmış halini okudum. Bu aslına uygun kısaltmalar maalesef çok hızlı ilerliyor o yüzden okurken benim bir an önce bu kitabın tam halini almam gerektiğini düşündüm çünkü yazarı ve kitabı çok sevdim. Sanirim sonu mutlu biten hikayelerin müptelasıyım ve bu hikayenin de mutlu biteceğine emindim akışına göre belliydi sanki. Konusuna geçmeden önce biraz yazardan bahsetmek istiyorum, benim en dikkatimi çeken husus 30 yaşında hukuk eğitimi almaya başlamış ve sonunda Yargıç olmasıydı. Siyasi konularda oldukça dili ağır bir yazar olarak, içimden "kesin kendini korumak için okudu" diye düşündüm, yani kendim de bazen düşündüm o yüzden söylüyorum ... Başka bir romanın da karakter olan Charlotte Cradocak ile de evlenmiş olması ne kadar enteresan bir yazar olduğunu gösteriyor. Yazarın kitapta takındığı tavrı, aniden çıkıp size hikayenin gidişatı hakkında bilgi vermesi, başka şeyler söylemedu sizi alıp hikayenin içine koyuyor, sanki bir arkadaşınız oturmuş size bir dedikodu anlatıyor hissi veriyor hahaha, ben sevdim bu tabiri. Edebiyat dedikodusu yapmayı çok seviyorum çünkü. Bu tekniginn sebebi ise yine yazarın aslında “anlatıcının kimliği” meselesini ilk tartışan kişi, bu yüzden de önemli öncülerden biridir 3. Şahsın roman içinde ki yerini, yazar ve okuyucu ilişkisinde. Kitaba dönecek olursak, yetim bir çocuğun hikayesini okuyoruz. Öyle yakışıklı tasvir ediliyor ki, ben bile aşık olayazdım Tom Jones'a, yeni akıllandım tü bana, yalnız yazar aşk için şöyle diyor bknz: " Aşk, verem hastalığına benzer. İnsan, verem olduğunu bir türlü anlayıp kabullenemez." Bu yüzyıl romanlarında kimlik arayışı epey göze çarpar bu yüzden de babası herkesçe bilinmeyen çocuklara "piç" denmesini normal karşılarız ve bu dönemde kadınların üzerinde ki baskı da epey büyük. Yayımlandığı yıl zaten ahlaksız bulunduğu için yazar epey bir sıkıntı çekmiş. Tom Jones, babası belli olmadığı için annesi tarafından zengin bir ailenin evinin kapısına bırakılır. Bu evin zengin sahibi Mr. Allworthy ise bu çocuğu sahiplenir ve büyütür. Sonra çocukluğu birlikte geçtiği, kız Sophia'yla aşık olurlar ama "piç" olduğu için bu ilişkiye izin verilmez ve arka arkaya olaylar meydana gelir . Sophia ise dönemine göre oldukça güçlü bir kadın karakter bu yönden yazarı çok sevdim diyebilirim. Konusu bir yana aslında yazar sanayi devrimi ile birlikte Aristokrat hayatından Burjuvazi hayatına geçişi ele alıyor ve bunu da eğlenceli, tatlı bir dille yapıyor. Özet olarak ben çok sevdim, İngiliz edebiyatından okumalar yapmayib sevenler için mutlaka tavsiye ederim. Edebiyatla kalın
Tom Jones 1.Cilt
Tom Jones 1.CiltHenry Fielding · İletişim Yayınları · 1990167 okunma
·
248 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.