Yeni otoyolun açılmasıyla birlikte yolcuların eskisi kadar rağbet etmediği, yol kenarında atıl kalmış eski bir oteldir Kule Oteli... Amy, Piper ve Piper'in kız kardeşi Margot henüz çocuk yaştadırlar ve zamanlarının çoğunu birlikte geçirirler. Amy'nin (Sylvia) teyzesi yıllar önce gizemli bir şekilde ortadan kaybolur ve otelde yaşadıkları bazı tuhaf olaylarla birlikte Amy, Sylvia'nın kaybolmasındaki sır perdesini aralamak ister. Bunun üzerine ailesine dair bilmemesi gereken birçok gerçekle karşılaşır. Yazar, gelişen olayları, bu üç karakterin bakış açısıyla, geçmişleri ve bugünümüz olmak üzere iki farklı zamanda yolculuk yaparak anlatıyor bize... Konusu itibarıyla ilgimi çekmesine rağmen kitabı bitirdiğimde maalesef hayal kırıklığına uğradım. Sebebi ise kitapda çok fazla gereksiz ayrıntıya yer verilmesiydi. Hollywood filmlerinde aşina olduğumuz bir durum vardır. Filmin ilk sahnesinde kıyamet koparılır ve sonra olaylar rutine bağlansa da bu belli bir süre izleyiciyi sıkmadan ekranda tutar. Ama bu 450 sayfalık romanın yaklaşık üçte ikisi vasat bir şekilde ilerleyince, "Allah rızası için birşeyler olsun artık!" diye kendimi duvardan duvara vurdum. Sıkıntıdan süt dişim çıktı :) Aynaya baktığımda saçlarım Barış Manço gibiydi :) Tam, "aha bir gelişme mi oluyor?" derken yine en başa dönüyorsunuz ve kendinizi yazarın neden yer verdiğini anlayamadığınız birçok gereksiz diyaloğun içinde boğulurken buluyorsunuz. (En azından ben öyle hissettim.) Sevgili Jennifer Mcmahon; küs kalmayı sevmem ama mümkünse bir süre ayrı kalalım :) Çünkü beni fazlasıyla yordunuz. Üstelik bunu daha önce okumuş olduğum "Kayıp Kızlar Adası" romanınızda da yapmıştınız. Tuzağınıza üçüncü kez düşmeyeceğim. Elveda...

29. OdaJennifer McMahon · Ephesus Yayınları · 20161,158 okunma

·

32 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Hissikâblelvûkû