Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

223 syf.
·
Puan vermedi
Bir ömrün en uzun yolculuğuna! Dolu dolu bir anlatımla, farklı bakışıyla Ali Şeriati. Düşünürler, dini felsefe ile anlatmaya çalışınca kafir diye etiketlenmiştir. Şimdi felsefe anlatan adam söze “Selamun aleyküm” diyerek başlayabiliyor. Bu onun taraflı olduğunu değil, aydın olmanın gereğini aktarıyor. Her felsefe ve sosyoloji okuyan dinden uzaklaşmıyor. Dini anlatan edebi türlerde de çok farklı anlatımlar vardır. Tasavvufta. Edebi anlatımlarda devriye çok göze batmasa da şathiye ilgi çekici ve farklı bir anlatımdır. Hallâc-ı Mansûr'un (öl. 922) "Ene'l-Hakk" (ben Tanrı'yım veya Tanrı ile beraberim) sözü tasavvuftaki şath'ın en meşhur örneklerindendir. Hallâc-ı Mansûr, Şahabeddin-i Maktul, Bâyezid-i Bistâmî, Cüneyd-i Bağdadî, Muhiddin-i Arabî gibi birçok mutasavvıf, başka türlü de yorumlanabilen, fakat ilk bakışta şeriata aykırı düşen ve te'vil götürmeyen bu tür bazı sözler söylemişlerdir. "Şath" kelimesi Arapça'da alaylı söz anlamına gelir. Tasavvufta ise sûfînin kendisinden geçtiği bir sırada söylediği şeriata aykırı söz ve hareket anlamına gelir. İşte Ali Şeriati’nin anlatımına bakarken kelime ustalığını mananın önüne koymamak adına dikkatli ve anlam arayışı ile okuyunuz! Mekke’ye Yolculuk İster yaya ister araçla ömründe bir defa seni sen yapan gerçek benliğine git! Evine! Beytullah’a! Beytullah ne? Allah’ın evi! Neden senin? Çünkü Allah’ın yeryüzündeki yansıması sensin. Evet, ey çamur! Balçıktan yaratılıp zirvelere çıkan sen! “İbrahim'in yeryüzündeki çağrısını duymuyor musun?: "İnsanların içinde Hacc'ı duyur; gerek yaya gerekse uzak yollardan gelen yorgun düşmüş develer üstünde sana gelsinler."12(Hacc, 27) Ve sen ey çamur! Allah'ın ruhunu ara.” Kişi hacca giderken kendi kendine "hac ne demektir diye sormalı ve haccın Allah'a doğru yükselmesi olduğunu bilmelidir. “Güçlü olmak Hacca gitmeye gücü yetmek, zengin olmak, servet sahibi olmak demek değildir. Hacc, servete zenginliğe düşen bir vergi değil, bir vazifedir, namaz gibi bir görev. Her görevi ifa etmeye güç yetirmek gibi, Hacc'ı yerine getirmeye güç getirmek de aklî bir şarttır! Burada bütün milletlerin gerçek temsilcileri kendilerine özgü ve ortak dertlerle bir araya gelip toplanırlar.” Hacc'da şunlar şöyle yapılmalı böyle yapılmalı gibi şeylerden ziyade Hacc'ın Müslümanlara niçin farz olduğu üzerinde durulup öğrenilmesidir. Amaç, Hazırlık ve Ulaşma “O'nu görmek için evini terk et. O seni bekliyor. İnsan varlığı, gaye, Allah'ın ruhuna yaklaşmak olmadıkça bir saçmadan başka bir şey değildir. Seni Allah'tan uzaklaştıran bütün şu ihtiyaç ve doymak bilmez arzularından sıyrıl. Dolayısıyla Hacc'a giden sonsuz insan göçüne katıl. Kâdir Allah'ı gör! Hacc için evinden ayrılmadan önce bütün borçların ödenmelidir. Yakınlarına veya dostlarına karşı duyduğun bütün nefret ve kızgınlıklar yok olmalı. içinde bir arzu doğmalı. Bütün bu jestler, bir gün herkesin başına gelecek ölüme hazırlanmada birer deneydir. Bu hareketler, kişisel ve malî arınmayı garanti eder. Vedanın son anları ve insanın geleceği sembolize edilir. Sen ve bedeninin her azası amellerinizden sorumlusunuz. Bu amel yurdundayken, hesap yurduna hazırlan. Ölmeden önce ölümü duy. Hacca git.” Mekke! Müslümanların en kutsal şehri olup Arabistan yarımadasında bulunmaktadır. Hz. Resul-ü Ekrem (s.a.a) bu şehirde dünyaya gelmiştir. Bekke, Beledu’l-Haram, Beledu’l-Emin ve Ümmü’l-Kura, Mekke’nin diğer Bu şehrin asıl ve en meşhur adı Mekke’dir. Bu isim Kur’an-ı Kerim’de de zikredilmiştir: “Sizi onlara karşı muzaffer kıldıktan sonra Mekke'nin içinde onların elini sizden ve sizin ellerinizi de onlardan çeken, O'dur. Allah, yaptıklarınızı görendir.” (Fetih suresi, 24.) Mekke; Mek (ev) ve Rab kelimesinin birleşmesiyle oluşmuştur ve Mekke de, Beytu’r-Rab veya Beytullah manasına gelmektedir. Mekke kelimesinin asıl manası mukaraba’dan; yani yakınlık kelimesinden alınmıştır ve bu mekan da Allah’a yakınlığın oluştuğu mekan manasına gelmektedir. Mescidu’l-Haram, Arafat, Meş’ari’l-Haram ve Mina bu şehrin kutsal ve dinî mekanlarından bazılarıdır. Mikata Giriş ve Bir Oluş Mikat sınırları Cebrail (as) tarafından Peygamber (sav) öğretilmiştir. Bu sınırlar içerisinde ibadet derece olarak farklılık kazanır. Zira insan değişir. Bu noktada insan elbiselerini değiştirmelidir. Niçin dendiğinde çünkü kişinin elbisesi kendisi kadar karakterini de örter. Kişi elbise giymez fakat gerçekten elbiseler onu gizler. Mikat'ta elbiselerini çıkar ve bırak. Düz beyaz kumaştan kefeni giy. Herkes gibi giyineceksin. Bir parçacık halinle kalabalığa katıl bir damla olarak okyanusa dal. Gururlanma, buraya birini görmek için gelmedin. Alçak gönüllü ol, Allah'ın evini göreceksin. Kendi evini! Herkes aynı ihramı giyer. Hiçbir görünüm farkı yoktur. Dünyanın her tarafından gelip Hacc'a doğru yol alan kervanlar Mikat'ta toplanacaktır. Aynı yerde ve aynı zamanda karşılaşacaklardır. Allah yolunda kişi olduğu gibi değil olması gerektiği gibi olacaktır ve dönüş Allah'a dır. Kişi Allah'a dönmeye karar verir. Bütün benlik ve bencillik eğilimleri Mikat'ta gömülür. Haccı eda etmeden önce, insanlar insan olma özelliğini kaybetmişlerdi. Kuvvet, servet, kabile, ülke ve ırklarla kendinden kopmuşlardı. Hayatları sadece bir varolmaktan öte geçmiyordu. Sonunda hac ibadeti kendilerini keşfetmelerini sağladı. Şimdi birbirlerini bir olarak ve bir fert olarak algılıyorlar başka hiç bir şey değil. Niyet! Mikat'ta hac etmeye hazırlan, neyi niçin yapman gerektiğini bil. İhrama girdiğinde kendini Allah'a arz ederek namaza dur. ihramlı oluşa geçiş. Son derece bilinçli olarak inancını kalbinde duymalısın. Kalbini aşk aleviyle aydınlat. Yan ve parla, kendini tamamen unut!Geçmişteki hayatın, ihmal ve cehaletten ibarettir. Şimdi bu yaşama şeklini bırak. Tam anlamıyla Cenab-ı Allah’ın kendinin ve insanların bilincine er. İhramla değiş! İhram: Dikişsiz iki parçalı beyaz elbise. Tek tip. Kefen! Ölmeden önce ölmek için. İnsanın ihramlıyken yapmaması gereken bazı şeyleri bilmesi gerekir. Aynaya bakmamak lazım, benliğini unutmak için, güzel koku kullanma, kimseye emir verme kardeşlik havasında ol, tamamen itaât etme zamanıdır. Herkes yer yer kendisi Allah'a sesleniyor ve Kâbe'ye yaklaşıyorsun, yaklaştıkça heyecan artıyor. Kâbe ye daha da yakınız sessizlik, düşünce ve sevgi dolu gözlerin büyüdükçe büyüyor ve kıbleye dikiliyor. Burası imanın, aşkın, sevginin ve dünyanın merkezi. Kabe! Bir küp! Adı Kabe! Evet, sade taşlar üzerine dizili bir bina. Bir mezar taşı bile bundan daha süslüdür. Kâbe yi boş görmek ne kadar güzel orada hac için bulunduğunu hatırlatıyor. İnsanın varacağı son nokta değil. Kâbe, yön gösteren bir kılavuzdur. Her yan onun kendine dönüşü senin o’na dönüşün, senin tek yolun. Ona yönelebilirsin, her taraftan ve her yandan. Bir çıkıntısı var ona yön veren. Hicr-i İsmail! Habeşli köle, siyahi bir kadının oğlu ve onun yeri. Evet, Allah’ın evine yön veren Habeşli bir kadının mezarı! Allah onu ümmetin annesi olmaya seçmiş, değer vermiştir. Tavaf 7 defa sadece tek yön istikamette sonsuz olmak. Yanındaki kim bilmiyorsun. Belki üst makamda bir memur,belki çiftçi belki doktor... burda statü yok, burda süs yok... herkes sade olan Allah’a sade gel. Tüm insanlık beyaz bir dalgada tek kalp. Kâbe çevresinde insanlar daire çizerek dönerler. Kâbe Allah'ın ölümsüzlüğünü ve sonsuzluğunu sembolize eder. Dönen daireler ise yaratıklarının sürekli hareket ve değişimlerini temsil eder. Allah'ın yolu insanların yoludur; Allah'a yaklaşmak için önce insanlara yaklaşmalısın. Tavaf eden insan çağlayanın içine dalmalısın. Hacı olmanın yolu buradan geçer. *Hacerü'l Esved Ve Biat *Makam-ı İbrahim [Hz. İbrahim'in Makamı] *Sa’y: Hacer’in, bir annenin evladı için yakarışı. Ya Rezzak (cc) yakarmadı ve Zemzem hadisesinin yaşandığı olayın hacılar tarafından tekrarı. *Say’ın sonu (Taksir) *Büyük hac: Zilhicce’nin 8.günü Mekke’de hacı olmaya Arafat’a hazır olmaya gitmek. *Arafat (Cebel-i Rahme): Hz. Adem’in duasının kabul olduğu yer. Peygamber Efendimiz (sav) veda hutbesinde insanlığa seslendiği yer. Ve burda büyük hac’da (küçük hac umredir) gece ve gündüzün hacılar için çok farklı anlamları vardır. Meş-Ar: Meş'ar, şiâr ve şuur yeri-zamanı demektir. Hacı orada, beklenen bilinç düzeyine, gerçek şiârına erişecektir. Kâbe'de kalbini vesveselerden temizler, Zemzem'le midesini yıkar, Arafat'ta ârif olur, marifet bulur, Meş'ar'da şuura erer. “Hac Arafat’tır.” Hadisi şerifi bunun en güzel tanımıdır. *Mina: En uzun kalış. *Savaş Cephesi [Şeytan Taşlama: Recm]: “Mina’da üç putun İbrahim’i aldatmaya çalışan şeytanı temsil ettiğini hatırla. Birinci put [cemre-i ulâ]:'Arafat'ın düşmanı' İkinci put [cemre-i vustâ]:Meş'ar'ın düşmanı' Üçüncü put [cemre-i ukbâ]:'Mina'nın düşmanı' Ey hacı. Şu anda Mina'dasın. Ateşle silahını İsmail'ini kurban yerine getirdin. İbrahim gibi üç putu vur ve devir.” “Firavun mu? Karun mu? Bel'am-ı Bâura mı? Bu üç put, bu üç Kabili gücün âbidesi, bu üç İblis sembolü, tevhid karşıtı şirk teslisidir. Firavun'u vur; zira: "Hüküm ancak Allah'ındır". Karun'u vur, zira: "Mal, Allah'ındır". Bel'am-ı Bâura'yı vur, zira: "Din, büsbütün Allah'ındır". Allah'ın tabiattaki temsilcisi, insanlardır, Allah'ın yeryüzündeki ailesi insanlardır. Yeryüzünün varisleri ise layık, salih kullarıdır. Demek ki Allah'ın hükümeti, insanların elindedir. Öz kaynakların hepsi de insanların... Allah'ın dininden bütünüyle sorumlu olanlar da insanlardır.” Hac süresince yaşadığın her aşamada kendini nefsinden, istek ve arzularından, ön yargılarından, benliğinden bir şeyleri eksilterek ve yeni şeyler kazanarak özüne dönmeye başladın. Atanı İbrahim (as), annen Hacer(as) ve varis, teslimiyet timsali İsmail (as) ile yolculuk ettin. Tavafla tevhid inancını ilan ettin. Say ile Haccın uğraşını yapacaksın Kâbe’den Arafat'a gitmekle Ademin inişini gösterdin. Arafat’tan Mina'ya gitmekle insanın yaratılış felsefesini düşüncelerin saf bilimden saf aşka doğru evrimini ve ruhun çamurdan Allah’a [cc] doğru yükselişini sergiledin. İbrahim'in sahnesi Mina'dasın. Şu anda İbrahim gibi davranmalısın. O oğlu İsmail'i kurban etmek için getirmişti. Bizim İsmail'imiz Kim veya Ne? “Senin İsmail'in kimdir? Veya nedir? Makamın mı ? Onurun mu? Mevkiin mi? Statünmü? Mesleğin mi? Paran mı? Evin mi? Bağın mı? Otomobilin mi? Ma'sükun mu? Ailen mi? İlmin mi? Rütben mi? Sanat ve maharetin mi? Ruhaniyetin mi? Alimliğin mi? Elbisen mi? Adın mı? Nâmın mı? Şöhretin mi? Carim mı? Ruhun mu? Gençliğin mi? Güzelliğin mi...? Ben nereden bileyim? Bunu sen kendin bilirsin.” İsmail’in kurban edilmesi ve baba oğul arasında geçen konuşmalar. Bayram Nerede? Mina'da! Şaşırtıcıdır ki, Mekke'nin komşusu olan yerde! Neden hacc Mekke ve Kâbe yanında bitmezde, burada biter? Haccın bu sıralarını anlamalısın. Bu kalabalığın ortasında ne yaptığının tam anlamıyla bilincinde olmalısın. Burada düşünebilmelisin;evinin bir köşesinde veya hayallerinde değil! Hacc birlikteliği teşvik eden bir bütünlüktür. Allah [cc], İbrahim [asm] ; Muhammed [sas] ve insanlarla karşılaşılan yerdir. Haccı anlamak ve tanımlamak gidebilmek ve şimdiye kadar söylediklerimizi yapabilmek demektir. Mina’da Bekleyiş: Bayramdan sonra iki gün daha kalmalı ve oturup bütün çağların üzerinde birleştiği şu soruyu kendine sormalısın. Toplum için ne yapabiliriz? Ve cevabı bulmaya çalış. Sadece otur ve hacc boyunca ne yaptığını düşün. Son Şeytan Taşlamalar ve Bitiş. Artık hacısın. Öncenin temizlik aşamalarını Hacca niyetlenince yaptın, artık yaptıklarını düşün. Hacc süresince yapılan bütün davranışlar, Kur'an'ın kelimelerle anlattığı mesajı nakleder. Haccı bitirmeden önce, Kur’anı hiç olmazsa baştan sona bir kez okuman ve son suresinde bir ders çıkarman öğüt verilir. Felak ve Nas suresi. Neden son sure? Hacc’ın son aşaması vurmak olup, Kur'an'ın son suresinin son kelimeleri de bir tehlikeden uyarma konusundadır! Hacc'ın sonunda sen üç putu vurursun, Kur'an'ın sonu da üç gücü reddeder. Hacc'ın son bölümünde, Müslüman, bir tehlikeye karşı uyarılırken, Kur'an'ın son bölümünde de bir şerre karşı uyarılır. Kur'an'ın biterken şerrin bitmemesi, Peygamberliğin biterken tehlikenin sürmesi bize şaşırtıcı geliyor belki! Kur'an'ın son iki suresi, `şer'den sığınma `dan söz eder ve aynı zamanda, İbrahim [as.]’ın peygamberliğini tamamlayan, tevhidin son peygamberi Hz. Muhammed'i [sav.] uyarır. Ve Hacc'ın son iki günü, kişinin savaşmak zorunda kaldığı ve Allah’ın [cc] İbrahim'e[as.] uyarıda bulunduğu Mina'da geçer. Ve sen ey Muhammed'in [sav] ve İbrahim’in [as.] sünnetinin yolunda giden, yalnızca menasike uyman değil, fakat `şifre'leri çözmen gerekir. Mina'dan sonra nereye gidiyorsun? Ey hacı, ülkemize dönmek için Mina'dan ayrılmadan önce oturup muzaffer peygamberimizin uyarıldığı tehlikeyi anlamak için Kur'an'ın son iki suresini okuyalım. Allah'ın sevgili elçisinden sığınmasını istediği şeyleri anlamak için, şu vahiylere kulak verelim: "De ki: Sabahın Rabb'ine sığınırım, Yarattığı şeylerin şerrinden, Karanlığı çöküp bastığı zaman gecenin şerrinden. Ve haset edenin, haset ettiği zaman şerrinden , Düğümleri üfleyenlerin şerrinden". [Felâk suresi] Ey Habilin varisi; 'babanın katilinden öc alıcı' Kabil ölmedi! Ey 'meleklerin secde ettiği','Adem'in varisi'; şeytan şimdi öc alıyor! Üç yüzü, yedi rengi, yetmiş bin hilesi olan ve insanların kalbine fısıldayan bu şerden uzak dur.. Allah’a [cc], Şafağın Rabb'ine, 'insanların sahibine, 'İnsanların Maliki'ne ve İnsanların sevgilisine, İlahına' sığın. Ve sen ey hacı, Kurban Bayramı'ndan sonra Mina'da kal ve günde yedi kez üç putu vur! Her günü Kurban günü. Her ayı Zilhicce. Her yeri Mina ve... hayatı hacc bil. Felak suresi ve anlamı: Bismillahirrahmânirrahîm. Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın ismiyle. 1- Kul e'ûzü birabbil felak 1- De ki: "Sığınırım o sabahın Rabbine, 2- Min şerri mâ halak 2- Yarattığı şeylerin şerrinden, 3- Ve min şerri ğasikın izâ vekab 3- Karanlığı çöküp bastırdığında bir gecenin şerrinden, 4- Ve min şerrinneffâsâti fil'ukad 4- o düğümlere üfleyen üfürükçülerin şerrinden 5- Ve min şerri hâsidin izâ hased 5- ve kıskançlık gösterdiğinde bir kıskancın şerrinden!" Nas suresi ve anlamı: Bismillahirrahmânirrahîm. Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın ismiyle. 1- Kul e'ûzü birabbinnâs 1- De ki: Sığınırım ben insanların Rabbine, 2- Melikinnâs 2- İnsanların hükümdârına, 3- İlâhinnâs 3- İnsanların ilâhına, 4- Min şerrilvesvâsilhannâs 4- O sinsi vesvesecinin şerrinden. 5- Ellezî yüvesvisü fî sudûrinnâsi 5- O ki, insanların göğüslerine vesveseler fısıldar. 6- Minelcinneti vennâs 6- Gerek cinlerden, gerek insanlardan. Kur’an biterken insanın kendisiyle olan hesabının bitmeyeceğini ilan eder. Ve Ali Şeriati der ki; "Hacc" benim gibi birinin anlama kapsamıyla sınırlandırılamayacak kadar derin ve zengin bir olgudur. Başka bir ifadeyle ben, "Hacc"in tamamını, bütün yönlerini kavrayacak kapasite de birisi değilim. Her gidişimde Hacc'ı bütün yönleriyle anladığımı, sonraki ziyaretimde artık bir tekrardan öteye geçmeyeceğini sanırdım. Fakat bir sonraki ziyaretimde şaşırıp kalır, "önceki ziyaretimde Hacc'dan ne anlamışım ki" diye sormadan edemezdim. Ve sen ey benim okurum! Sen de sanıyorsun ki benim Hacc hakkında söylediklerim, Hacc'ın bütün anlamını kapsamaktadır veya Hacc'ın manası, burada söylediğim şeylerden ibarettir. Oysa durum böyle değildir. Bu noktada benim iddiam şudur: burada söylediklerim, benim Hacc’dan anladıklarımdır. Sen de başka bir şekilde anlamaya çalış. Zira bu pratik "menâsik" risalesi veya bir ilmihal kitabı değil, fikrî bir risaledir. Bütünüyle normal bir zihnin imkan ve kabiliyet sınırları içerisinde gösterilmiş bir çabadır. Bu, rejisörü evrenin rejisörü olan bu simgesel mucizevârî gösteriyi kendi çapında tahlil etme ve denizi, bir testiye doldurma çabasıdır! Bu nedenle Hacc'a her gidişimde önceki bilgi ve anlayışımı tashih ettim, önceki yorumumu tekmil ettim ve yeni sırlar keşfettim. Öncekine nispetle her şey olan ve fakat sonrakine nispetle hiçbir şey olan Hacc bilgi ve anlayışıma yeni noktalar, keşif ve gözlemler kattım!” Medine! Peygamber (sav) tarafından Yesrib’in dönüşümü. İlk İslam ülkesi. Ensar ve muhacir kardeşliği ile düzenlenen toplum düzeni. Kardeşlik, dostluk, şehadet, cihat, yaşamak... Hacı oldun, İbrahim’in yolunu yürüdün. Şimdi Medine’de İslami yaşamarsan düzenini, kuralları oluşturan ve yaşatan Resule ziyarete git. Sende iç alemini dönüştürdün. Artık Yesrib değilsin. “Hacc'ı idrâk edip Umre'yi tamamlayarak, eve selâmette döndüler. Ben bir an istikbâle gittim, haddimi aştım. Kafile arasında mermer gibi, muhlis, aziz ve kerîm bir dost vardı. Ona dedim ki söyle bu acı ve korku ite yolculuk yapmaktan kurtulup da, Senden ebedî olarak geride kaldığım zaman düşüncemi sıkı bir pişmanlık kaplar. Hacettiğin için mutlu oldum, bu iklimde senin gibisi yoktur. Yine söyle, o yüce harîmin hürmetine nasıl sahip oldun? Tam ihrama girmek istediğinde, o tahrîm hususunda neye niyet ettin? Bütün kötülükleri ve yüce Yaratıcı'nın dışındaki herşeyi kendine haram ettin mi? Dedi ki hayır, ona dedim ki ilim ve ta'zîmle lebbeyk haykırdın mı? Hakk'ın nidasını duyduğunda Kelîm'in verdiği gibi cevap (karşılık) verdin mi? Dedi ki hayır, ona dedim ki Arafat'ta durup takdimde bulunduğun zaman Hakk'ın arifi ve nefsinin münkiri olduğunda, sana ma'rifetten bir esinti geldi mi? Dedi ki hayır, ona dedim ki Harem'e gittiğin zaman Ehl-i Kehf ve Rakım gibi, Cehennem alevi ve azabının kederiyle nefsinin şerrinden emin oldun mu? Dedi ki hayır, ona dedim ki (Minâ'da) kovulmuş Seytan'a cemre taşını attığın zaman, Kendi nefsinden de bütün kötü adet ve fiilleri attın mı? Dedi ki hayır, ona dedim ki esir ve yetimin uğruna koyun (kurban) kestiğin zaman Öncelikle Hakk'a yakınlaştığını gördün ve alçak ve aşağılık nefsi öldürüp kurban ettin mi? Dedi ki hayır, ona dedim ki sen İbrahim'in Makamına (makam-ı İbrahim) muttali olduğun zaman, Sıdk, itikâd ve yakîn ile kendi nefsini Hakk'a teslim ettin mi? Dedi ki hayır, ona dedim ki tavaf vaktinde var gücünle koştuğun zaman, Bütün Meleklerin koskoca arş etrafındaki tavaflarını hatırlayıp andın mı? Dedi ki hayır, ona dedim ki Safâ'dan Merve'ye doğru taksim üzere sa'y ettiğin zaman, Kendi Safâ'nda iki kevn'i gördün mü ve kalbin cennet ve cehennem düşüncesin den kurtuldu mu? Dedi ki hayır, ona dedim ki ikiye bölünmüş kalple Ka'benin ayrılığıyla geride kaldığın zaman, Şu anda çürüdüğün gibi, acını orada mezara gömdün mü? Dedi ki bu konuda söylediğin şeylerin, doğru mu yanlış mı olduğunu ben anlamadım (bilmiyorum). Dedim ki ey dost, öyle ise sen hacc etmedin, mahv makamında mukîm olmadın. Gittin, Mekke'yi gördün ve çölün sıkıntısını gümüş ile satın alıp geri geldin, Bundan böyle eğer haccetmek istersen sana öğrettiğim gibi yap.* *Nasr-ı Hüsrev’in şiirinden. Bu keşif insanda hiç bitmez. Bir keşif, bir kişisel gelişim yolculuğudur hac. İbadetin en üst noktasıdır, ve insana ömründe bir kere bu farz kılınmıştır. Haca ya da umreye gitmeden böyle bir deneyimi böyle bir bakış açısını okumak iyi gelebilir. Çok farklı bir bakış açısı. Alışılmışın dışında bir bakış, bir arayış, bir keşif.. Ve dediği gibi yazarın tekrarı olsa bunun tekrarı olmayacaktır hiçbir şeyin. Hep bir farklılık hep bir yeni düşünce olacaktır. Allah isteyen ve tekrar gitmek isteyen herkese nasip etsin. Keyifli okumalar!
Hac
HacAli Şeriati · Fecr Yayınevi · 20111,344 okunma
··
786 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.