Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

175 syf.
·
Puan vermedi
Nurullah Ataç’tan bütün yapıtları kapsamında basılan ‘ Karalama Defteri & Ararken’ adlı denemelerini okudum. Bu kitap bana #oğuzhansaygılı #kitapşuuru çekilişinden geldi, kendilerine teşekkür ediyorum. Nurullah Ataç ismini lisede edebiyat dersinden beri duymadım, anılarda, gri hücrelerin arka bölümlerinde kalmış bir isim, tekrar okuma fırsatı bulduğum için sevindim ( nede olsa mecburi ders olarak değil, olgunluğun getirdiği keyifle okuyacağız ). Adı belli çevreler dışında geçmediği, çok bilinen bir isim olmadığı için kısaca biyografisine bakalım: Ataç (1898-1957), Türk Edebiyatında modern anlamda deneme türünde ürün veren ilk yazar ve eleştirmendir. Dergah dergisinde yayımlanan şiir ve yazılarıyla edebiyat dünyasına giren Ataç, çeviri, deneme ve eleştirileriyle Cumhuriyet dönemine damgasını vurmuştur. Yeni bir kültür ve dil arayışı içinde, kendi türettiği sözcükleri, devrik tümceleri ve kendine özgü biçimiyle dili bir uygarlık sorunu olarak ele almış; Batılılaşma, Divan şiiri, yeni şiir, eleştiri gibi çeşitli konularda, kişisel yönü ağır basan yazılarındaki kuşkucu ve cesur tavrıyla pek çok genç yazarı da etkilemiştir. Elliye yakın çeviri yapmıştır. Sohbet havasında yazılmış, karakteristik bir dili var. Yeni bir dil arayışı, devrik cümleleri, kendi türettiği sözcükler iyide ama “büğün” kelimesi beni çok yordu; sonunda telaffuz etmeye çalışmayı bıraktım, bildiğim gibi okudum. () Keskin görüşleri ve sivri bir dili var, eleştirileri sert hatta bazen aşırı, eleştiri boyutunu aşmış gibi. Okurken ‘Acaba bu denemede eleştirilen kişi, okurken nasıl hissetti?‘ diye düşündüm, özellikle sevdiğim isimler olunca daha bir rahatsız oldum, “acaba ben mi hayran olurken hatalı seçim yaptım?” diye. Eleştirdiği, yerden yere vurduğu kişilerde şaşkınlık uyandırmayacak gibi değil. Sonra bildiğim halde araştırdım. Bu isimlerden ilk dikkatimi çeken Thomas Mann oldu. Biyografisine bakıldığında onun için yazılanlar: Thomas Mann (1875-1955): 20. yüzyılın en önemli Alman yazarlarından biridir. Eserlerinde dini, faşizmi ve burjuvaziyi eleştirdi. II. Dünya Savaşı sırasında cumhuriyet ve demokrasiyi savundu. Temelde 19. yüzyılın gerçekçi anlatı geleneğine bağlı olan Mann’ın roman ve öyküleri ruhsal ve gerçek yaşam, sanatçı ve kent soylu dünyası, ölüm özlemi ve yaşam görevleri arasındaki karşıtlıklardan yola çıkarak sanatçı varoluşunu betimler. 1929 yılında Nobel Edebiyat Ödülü’ne layık görüldü. Diğer isim Tevfik Fikret (1867-1915): Tevfik Fikret, Türk şair, öğretmen, yayıncı. Osmanlı İmparatorluğu'nun dağılma sürecinde yetişti. . 1891'de "Mirsad" dergisinin açtığı şiir yarışmasında birincilik kazanınca edebiyat çevrelerinde adını duyurdu. Servet-i Fünûn topluluğunun lideri olan Tevfik Fikret, devrimci ve idealist fikirleriyle Mustafa Kemal başta olmak üzere dönemin pek çok aydınını etkiledi. Türk edebiyatının Batılılaşmasında büyük pay sahibidir. Dünya görüşü, çağının koşullarını aştı. Özgürlük ve eşitliğe inandı. Sınıfsal çıkarlara dayalı yönetim biçimini eleştirdi, belli egemen sınıfların yönettiği devlete ve bu devletin koyduğu yasalara karşı çıktı. Ahmet Hamdi Tanpınar (1901-1962): Ahmet Hamdi Tanpınar, Türk şâir, romancı, deneme yazarı, edebiyat tarihçisi, siyasetçi. Cumhuriyet neslinin ilk öğretmenlerinden olan Ahmet Hamdi Tanpınar; "Bursa'da Zaman" şiiri ile geniş bir okuyucu kitlesi tarafından tanınmış bir şairdir. Edebiyatın birçok dalında eser veren sanatçılarımızdandır. Değişik yazarlarla ilgili biyografiler, mektuplar da bırakan Tanpınar döneminin yeri doldurulamaz bir sanatçısıdır. Bugün edebiyat alanında onun yetiştirdiği birçok öğrenci vardır. Ayrıca Tanpınar ve eserleri ile ilgili birçok kitap ve araştırma yayınlanmıştır. Eserleri radyo tiyatrosu olarak uyarlanmıştır. Bugün ve daha öncesine bakınca, sert eleştiri yaptığı, beğenmediği (kimse beğenmek zorunda değil ama…) bu kişiler ödül almış, üniversite okumuş, mektepli sanatçılar. Bugün hala eserleri okunuyor. Ataç’a gelince belli kesim dışında çok bilinen, okunan bir edebiyatçı değil. Neden dönemlerinde ünlü olmuş, ödüllü edebiyatçıları bu kadar ağır eleştirdi diye insan düşünmeden yapamıyor. Ki bu seçtiğim isimler eleştirdiği ünlülerden sadece bir kaçı daha kimler var ama hepsini yazsam yorum bitmez. ( sırıt ) Bu kadar çok ismi eleştirdiği içinde size araştıracak, okuyacak bolca malzeme çıkıyor. Bir yerde sinema ile ilgili yazmış, tabii onu da eleştirmiş. ( hakkıdır ) “Sinema bir sanat değil, geçip gidiyor, kalmıyor.” demiş. Ve sinemanın da resim, şiir, müzik, edebiyat, tiyatro gibi kalıcı olması için bir çare bulunması gerektiğini söylemiş. Oysa çok yanılmış. Bugün değil ilk çıktığından beri filmler yanıcı özelliğinden dolayı alüminyum kutularda saklanıyor. Bunu bilmiyor olabilir ama eleştiri yazacaksa araştırması gerekirdi. Bilmediği konuda bu kadar rahat eleştiri yapmamalıydı bence. Doğu ile Batı arasında çok fazla git-gel yaşasa da, edebiyatı ileriye taşıyacak Batı kültürünün ve dilinin benimsenmesi taraftarı. Türkiye'nin Doğu dünyasından tamamen kopup Batı dünyasının bir parçası olmasını savunan ama ruhen hala Doğulu bir aydın. Bu çelişkisini yazılarında da itiraf ediyor. Gene de Ataç okunması gereken ilginç bir kişilik.
Karalama Defteri - Ararken
Karalama Defteri - ArarkenNurullah Ataç · Yapı Kredi Yayınları · 2019585 okunma
·
19 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.