Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

68 syf.
·
Puan vermedi
·
31 saatte okudu
Allah için dünya kavgası...
❝Hani Rabbin, Ademoğullarının sırtlarından zürriyetlerini (bütün insanların ruhaniyetlerini huzuruna) almış ve onları kendi nefislerine karşı şahitler kılmıştı: "Ben sizin Rabbiniz değil miyim?" (Size vücutlar, çeşitli imkân ve fırsatlar verip dünyaya gönderirsem, Bana iman ve itaat eder misiniz? demişti de) onlar: "Evet (Rabbimizsin), biz şahit olduk" (ve söz veriyoruz) demişlerdi. (Bu,) Kıyamet günü: "Biz bundan habersizdik" dememeniz içindir.❞ (A’râf Suresi 172. Ayet) Ruh sözünü verdi ve bedenin içini doldurdu. Peki bu beden dünyaya geldiğinde verdiği söze ne kadar sadık kaldı? Hz. Adem'in ilk günah ve ilk tövbeyi temsilinden, Hz. Nuh'un tufanla yeniden doğuşundan, Hz. İbrahim'in ateşte yanmayacağına olan sonsuz inancından, Hz. Musa'nın yeryüzü tanrısıyla savaşından, Hz. İsa'nın şifa veren ellerini çarmıhta görmek isteyenlere karşı savaşından ve Hz. Muhammed Mustafa (sav)'in tek başına kaldığı bu zalim dünyada Allah'a olan inancıyla hep galip gelmesinden ne öğrenebildik biz? Evet biz bir söz verdik ve yine evet kıyamet günü geldiğinde "habersizdik" diyenlerden olacağımız kesin.. Ne yazık..! Habersiz kaldık, çünkü biz inanç denen özü bir aile mirası gibi gördük. Habersiz kaldık, çünkü biz inanmayı şekilden ibaret bildik. Habersiz kaldık, çünkü biz inanmanın sevmek olduğunu, özünün aşk olduğunu unuttuk. İnsan sevmeyi bilmediğine ne inanır ne de hayatını o inanca göre şekillendirir... Sevmekten habersiz kaldık..! Öyle ki basit şeylere sığınır olduk. Benim kalbim temizlere; arkasından konuşmuyorum, bunlar doğru, yüzüne de söylerimlere; onun iyiliği için yalan söyledim aslında amacım kötü değillere; çok seviyordum kıskandım canını yaktımlara; zenginlere bir şey olmaz onlardan biz de nasiplenelim çalsak bile fark etmezler nasılsalara... Doğru olan 'bir'di, biricikti ama dünya nüfusu kadar insan kendince doğrular üretti ve hayat aslında doğru görünen yanlışlar silsilesine döndü... Ve biz inancı sadece kimlikte bir detay olarak gördük; hayatı, insanı, siyaseti, ekonomiyi, eğitimi, sağlığı bütünsellikten uzaklaştırarak ayrı ayrı çürümeye bıraktık. Böylece insanlık çürüdü... Diriliş işte tam da bu çürümeye ithafen kaleme alınmış. İnsana, öncelikle inansın demiş. Allah'a, Kitabına, Peygamberin o güzel karakterine, sevgiye; saf halde sevmeye, doğruluğa, beşer hâlin edebiyle varlığına, saygıya(insana, hayvana, doğaya...) sahip olan, olması gereken bir insan..! Tüm bu nitelikler dahilinde bir site, ülke, ütopik bir dünya arzusu doğmuş. Nihayetinde her şeyin aslında olması gerektiği bir profil çizilerek dünyayı bir nevi cennete dönüştürme çabası... Amaç güzel olsa da hizmet edecek olan aracılar çirkin işte. Velhasıl kelam doğruyu bilip de hala eğriye yönelen nefsimizi sen ıslah eyle Allah'ım ve bize tertemiz sunduğun İslâm dinini hem hakkıyla yaşayanlardan hem de hakkıyla çağrıda bulunanlardan eyle..! (Amin)
Diriliş Neslinin Amentüsü
Diriliş Neslinin AmentüsüSezai Karakoç · Diriliş Yayınları · 202218,6bin okunma
··
2 artı 1'leme
·
162 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.