Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

169 syf.
·
Puan vermedi
Yalnızlığın, arayışın, bulma ümidinin, şehirlerin, caddelerin dili
"Yeni bir hayat kurmak... nasıl oluyordu? Önce fikir mi geliyordu? Yoksa tesadüf sizi fikrin önüne mi getiriyordu? Yeni bir hayat için mutlaka, kuvvetli bir rüzgâr mı gerekiyordu? Önce ki hayatınız artık 'eski mi oluyordu? Eski olanın hükmü kalmıyor muydu? O vakte kadar boşuna mı yaşamış oluyordunuz?" Bu sorularla aklımı çeldi yazar, ilk bu sorularla tanıdım İlhami Algör'ü ve dünyası çok çok farklı geldi bana. Hem çok iyi tanıyormuşum, sanki bizim köşede takılan bıçkın delikanlılardan biri ya da kahvede oturan ağır abi muhabbeti var eserlerinde. Eserlerini okurken hep bir sohbete dahil oluyormuşsunuz hissi verir. Sanki bitmeyen bir mevzu varmış da, baş köşede İlhami Algör oturmuş bu mevzuyu derinlemesine tartışıyormuşuz gibi. Siz de hasbelkader bi' selam veriyim diyip masalarına oturmuşsunuz da, mevzunun derinliğinden etkilenip sandelyeye çakılıp kalmışsınız gibi bir his bırakıyor okuyanda. Romancı değil bu adam, edebiyatçı bile sayılmayabilir. Yaptığı başka bir şey, onu en iyi tanimlayan kelime; aforizmacı olabilir. Kitaplarında olay örgüsü, edebi yoğunluk zayıf. Hatta bence çok da iyi bir yazar değil ama aralara bir aforizma sıkıştırıyor ve siz okumaya devam ediyorsunuz. Bir sonraki afilli cümle için hazır bekliyorsunuz. Samimi ise iyi, yok değilse kolaycı. Ikircikli Biricik kitabını severek okudum, ardından Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku'yu okudum pek beğenmedim (filmi çok daha güzel yapılmış). Sadece alıntı yapılacak güzel cümleleri olan ama konu bütünlüğü olmayan bir kitap olarak gördüm Müzeyyen kitabını. Aslında hemen hemen bütün kitapları bu şekilde ama yine de bitirmeden bırakamıyorsunuz. Mahallenin ağır abisi konuşuyor sizde karşılık vermeden dinliyor gibi bir durum çıkıyor ortaya.
İkircikli Biricik
İkircikli Biricikİlhami Algör · İletişim Yayıncılık · 2015898 okunma
·
32 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.