Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

192 syf.
·
Puan vermedi
Cahit Zarifoğlu ile çok yakın zamanda “Yaşamak” adlı eseri vasıtasıyla tanıştım. İyi ki de tanıştım. “Yaşamak”, her satırında kendimi bulduğum, yalnızlığı soluduğum, derin duygular içerisine sürüklendiğim bir eser oldu benim için. Dahası aynı yolları yürüdüğüm ama çoğu zaman farkına varmadığım, üzerine saatler harcadığım ama çıkış yolu bulamadığım hayatımı, yeni ve bambaşka bir hayat olarak sundu bana. Bu kitapta yeni bir dost’la tanıştım ve bu kitabı dibine kadar “yaşadım”. “Yaşamak” adlı bu eser; yazmaya çabalayan, edebiyata kendi çapında ilgi ve alâka duyan benim gibi biri için eşşizdi ve Zarifoğlu’nu daha yakından tanıma isteğimi körükledi. Böylece yazarın birkaç kitabını daha alıp okudum. Bunlardan biri de Mustafa Özçelik’in Zarifoğlu’nu daha iyi tanıtabilmeyi amaçladığı, genç sanatçılara yol gösterici olmasını umduğu ve genç yazarların bundan feyzlenerek kendilerini geliştirebileceklerine inandığı “Mektuplar” adlı bu derleme çalışması oldu. Zarifoğlu’na inceleme yazacak kadar yeterli bir bilgiye sahip olmadığımı düşünmeme rağmen, beni bu incelemeye, sohbete, iten yegâne neden sırf Zarifoğlu yazmış diye aldığım ama aradığımı tam anlamıyla bulamadığım işte bu derleme çalışmasıdır. Özçelik mektuplara ulaşmanın ve onları derlemenin zorluğundan bahsederek, bu derlemenin daha çok Mavera dergisinde aktif rol alan yazarlardan edinilen mektuplarla oluşturulduğunu vurguluyor. Dolayısıyla “Mektuplar” çoğunlukla Mavera dergisi etrafında dönüyor. Derlemede yer alan mektuplar edebi değerden uzak, günlük, sıradan bir dille yazılmış. Doğaldır ki Zarifoğlu’nun diğer eserlerindeki tadı vermekten oldukça uzak. Mektuplarda genç yazarlara, edebiyatçılara verilen tavsiyeler dışında bu derlemenin çok da faydalı olmadığını düşünüyorum. Zaten Özçelik de, daha önce belirttiğim gibi, genç sanatçılar, edebiyata yeni yeni adım atanlar bu nasihatlerden faydalansın diye böyle bir çalışma yapma gereği duymuş. Dolayısıyla derleme, amacını yerine getirmektedir diyebiliriz. Fakat mektuplar sayısına oranla o kadar az nasihat içeriyor ki, sırf yol gösterici olsun diye alınıp okunacak bir kitap değil. Yalnızca cümle aralarında rast geliyorsunuz onlara. Edebiyat ile çok yeni tanışanlar, yazmaya çalışanlar, şiir karalayanlar için bu nasihatler elbette yol gösterici. Fakat bana sorarsanız Zarifoğlu’nun iç dünyasını, bilinçaltını, kelimelerinde yaşattığı yalnızlığı, dünyanın yükünü omuzlamış cümlelerini bulamadığım bu eser, nasihatlerin yol göstericiliğini gölgede bırakıyor. Bir başlangıç kitabı değil. Zarifoğlu gibi bir yazarı tanıtmaktan öte, onu tanımayı erteletecek bir kitap. Bu yüzden Zarifoğlu okumak isteyenlerin bu kitabı okumadan önce diğer kitaplarına göz atmalarını öneriyorum. Onu tam anlamıyla tanıdığınızda bu eseri okumak için gerekli müsamahayı gösterecek ve sabırla okuma gücünü kendinizde bulacaksınız. Diğer yandan Zarifoğlu’nun edebiyata olan bakış açısını, kendisini edebiyatta nasıl konumlandırdığını görebilme şansınız oluyor. Genç yazarlara iki kelâm edeceği zaman şöyle başlıyor söze “edebiyattan pek anlamasam da..” veya “ bu konuda fazla bir kültürüm olmasa da..”. Ne büyük tevazu! Onun bu üslûbu, okuyucu için belki de en büyük nasihatlerden biri. İlerlemenin, gelişmenin ilk anahtarı belki de. Kitapta yer alan nasihatlerden birkaçına yer vererek incelemeyi bitiriyor ve Özçelik’e çalışmaya verdiği emekten ötürü teşekkür ediyorum. 1- Eleştiri sahasında ilerlemek için sürekli ve dikkatli okuyun, bunu meslek edinin ve zevk için okumaya veda edin! Sistemli, fişli, notlu okuyun! 2- Eleştiri, deneme ve inceleme yazılarını hiçbir vasfını bilmediğin meçhul okuyuculara hitap ederek kaleme al! 3- Klasik konuları çağa uyarlayarak ona bir canlılık ver! 4- Anlamını öldürdüğümüz kelimelerle şiiri yozlaştırma! 5- Şairlikte ve yazarlıkta kendinden başka dinamon yok. Not: Daha fazlası için kitabı edinmenizi öneririm.
Mektuplar
MektuplarCahit Zarifoğlu · Beyan Yayınları · 2012985 okunma
·
33 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.