Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

“Hadislerdeki açıklamaya da uygundur bu. Muhammed'in anlatımına göre koca "râî" yani çoban onun karısıysa "raiyye"dcn yani sürüdendir.“ (Dursun'un) Sözünü ettiği hadiste: hem erkeğin, hem de kadının, âilelerine sâhip çıkmaları, çocuklarına iyi bakmaları, onları iyi yetiştirmeleri öğütlenmektedir. Hadisin aslı şöyledir: "Hepiniz çobansınız, herbiriniz, sürüsünden sorumludur. İmam (devlet başkanı) çobandır, sürüsünden sorumludur. Erkek âilesinin çobanıdır, sürüsünden sorumludur. Kadın kocasının evinde çobandır, sürüsünden sorumludur. Hizmetçi, efendisinin malı üzerinde çobandır, sürüsünden sorumludur. (Hadisin aktarıcısı Abdullah ibn Ömer) demiş ki: Sanıyorum (Peygamber): 'Adam, babasının malının çobanıdır, sürüsünden sorumludur. Her biriniz çobansınız ve sürünüzden sorumlusunuz!" dedi." (Buhârî, Cum'a: ll, Cenâiz: 32,_Istikrâz, 20; Müslim, İmâret: 20; Ebü Dâvîıd, İmâret: 1; Tirmizî. Cihâd: 27) Görüldüğü üzre hadiste erkek için râî (çoban) ta'bîri kullanıldığı gibi kadın için de aynı tâbir kullanılmıştır. Erkek, âilesinin üstünde râî (çoban) olduğu gibi, kadın da râiye (çoban)dır. Yönetimde bulunan da, yönettiklerinin üzerinde râı(çoban)dır. Hadisin amacı, bir kesim insanları çoban, ötekileri de onların sürüsü yapmak değil, sorumluluk mevkinde olan kişileri, görevlerini iyi yapmaya, sorumlulukları altında bulunanları koruyup kollamağa yöneltmektir. Hadisin sonunda da "Hepiniz çobansınız ve hepiniz, güddüklerinizden, yani yönettiklerinizden sorumlusunuz. " buyurulmuşmr. , . . Bu olağânüstü güzel vecizeyi, böyle yanlış değerlendirmek, çarpıtmak insâfın, dürüstlüğün neresine sığar? Dursun, daha sonra şu yargıya varıyor: “Sürüdekiler, mallardan oluşur. Bu durumda, İslâm düşüncesi, kadını sürüden saymakla da ona "mal", "erkeğin malı" gözüyle baktığını bir kez daha ortaya koyar." (Kitap: 3, s. 163). Hadisi gördük. Hadîste, "kadın, erkeğin raiyyesidir” diye bir anlatım yok. Burada raiyye de, hayvan anlamında sürü değil, yönetim altında bulunanlar, yani halktır. Kadın, erkeğin raiyyesidir, diyelim, hadiste ev halkı, çoluk çocuk da kadının raiyyesi olarak anılır. Yani ev halkı, çoluk çocuk, hizmetçiler, kadının malı mı oluyor? Bu ne biçim çarpıtma, garâzkârlık, bağnazlıktır! Önyargı, insanı sağlam düşünceden uzak tutuyor. Dursun, sözlerine devam ediyor: "Aynı temelden dolayıdır bu da. Yani Islâm, kadını ma'l-mülk gördüğü için. Bir malın, mülkün sâhibi, dilediği zaman bu maldan mülkten vazgeçebilir. Kaldırıp atabilir, satabilir.’ Kimse karışamaz. 'Ama bir malın, mülkün, kendi sahibini atabileceği, satabileceği düşünülekez..." (III. K. s. 163) Düpedüz yalandır bu cümleler. Erkek, geçinemediği karısını boşayabilir. Bunun da şartları vardır. Mahkemesi vardır, şâhidi vardır. Boşanmanın en az olduğu ülkelerin, Islâm ülkeleri olduğu, herkesin bildiği bir gerçektir. T. Dursun, I. Arsel ne derse desin. Gerçek budur. Ne ise geçelim onu. ”Satabilir'" sözü, yalan vé iftirâdır. Hem de kasıtlı yalan. Aslında bu zât, 162. sayfada özgür kadının "dişi köle" gibi alınıp satılması yoktur” derken, 163. sayfada kadının satılabileceğini söyleyerek kendi kendisini yalanlamıştır. Asla kadın satılamaz, devr edilemez, isteği dışında bir işe zorlanamaz. Evet, aile reisi olarak erkek, geçinemediği karısını boşama hakkına sahiptir, yani boşama normal olarak erkeğin elindedir ama, erkek de ailesine karşı görev ve sorumluluklarını yerine getirmezse, kadının da boşanma hakkı vardır.
·
5 görüntüleme
Serhat okurunun profil resmi
"Aile"nin "başında" bulunan kimse (reis), o ailenin "çoban"ı durumundadır. "Koca", aile içinde "birinci derecede çoban"dır. "Karı ve çocuklar" ona bağlıdır, onun güdümündedir. "Karı"da, "ikinci derecede çoban"dır. "Koca"dan sonrakilerin çobanı. "Uyanın: Hepiniz birer çobansınız. Ve hepiniz, güttüğü sürünün sorumlusudur. Emir (hükümdar, komutan, baştaki yönetici), insanlar üzerinde çobandır ve sürüsünden sorumludur. Erkek (koca) ev halkının (ailenin) çobanıdır ve sürüsünden sorumludur. Kadın (karı) da kocasının evinin ve çocuklarının çobanıdır ve sürüsünden sorumludur. Köle de efendisinin malının çobanıdır ve sürüsünden sorumludur. Unutmayın, hepiniz birer çobansınız ve her biriniz, sürüsünden sorumludur." (Bkz. Buharî, Cum'a /11, Cenâiz /33, İstikrâz /20, Vesâyâ /9, Itk /17, 19, Nikâh /81, 90, Ahkâm / I; Müslim, İmâret 120. hadis no: 1829; Ebu Davud, İmaret /1, hadis no: 2928; Tirmizî, Cihâd 121, hadis no: 1705.) Yani herkes, bakmakla yükümlü olduğu kimselerden sorumludur. Bu sorumluluğu hiçbir zaman aklından çıkarmamalıdır. "Aile başkanları" da, "aile"nin "çobanlar"ı olduklarını, bu sorumluluğa uygun biçimde davranmaları gerektiğini unutmamalıdırlar. "Çoban"lar nasıl davranmalılar? "Sürü"lerine, hem "maddi" yönden, hem de "manevi" yönden bakmalıdırlar, destek sağlamalıdırlar, "yaşatma, geliştirme ve koruma görevleri"ni yerine getirmelidirler. Kaynak: Kuran Ansiklopedisi - Turan Dursun Süleyman Ateş ile neredeyse aynı şeyleri söylemiş değil mi???!!!!
Serhat okurunun profil resmi
Muhammed Haziran 632'de kısa bir hastalıktan sonm beklenmedik biçimde öldü. Ölümünden sonra bazı Bedevi aşiretleri ümmetten kopmak istediler fakat Arabistan'ın siyasal birliği güçlü biçimde kurulmuştu. Sonunda inkarcı aşiretler de tektanrı dinini ka-bul ettiler: Muhammed'in şaşırtıcı başarısı Araplara kendilerine yüzyıllardır yararlı olan paganizmin artık çağdaş dünyada geçersiz ol-duğunu göstermişti. Allah'ın dini daha gelişmiş dinlerin işareti olan sevecen ahlak anlayışını getirmişti: kardeşlik ve toplumsal adalet onun en önde gelen erdemleriydi. Güçlü bir eşitlikçilik İslam ülküsünü tanımlamayı sürdürecekti. Muhammed'in yaşamı sırasında bu eşitlikçilik cinsiyet eşitliğini de içeriyordu. Bugün Batı'da İslamı kalıtımsal olarak kadın düşmanı bir din olarak tanımlamak yaygınlaşmıştır ama Hıristiyanlık gibi Allah'ın dini de gerçekte kadınlar konusunda olumluydu. Cahiliyye, ·İslam öncesi dönemde, Arabistan kadınlar konusunda Eksen çağında geçerli olan tutumu koruyordu. Örneğin, çok eşlilik yaygındı ve karılar babalarının hanesinde kalıyordu. Seçkin kadınlar önemli derecede iktidar ve ayrıcalık sahibi olabiliyordu Muhammed'in ilk kansı Hatice örnek olarak başarılı bir o tüccardı fakat çoğunluk kölelerle aynı konumda gibiydi. Hiçbir siyasal veya insanlık hakları yoktu ve kız bebek katli yaygındı. Kadınlar Muhammed'in dinini ilk seçenler arasındaydılar ve onların kurtuluşu O'nun yüreğinde yer eden bir tasarıydı. Kuran kız çocuklarının öldürülmesini kesinlikle yasakladı ve Arapların kız doğduğunda pişmanlık göstermelerini engelledi. Ayrıca kadınlara miras ve boşanma konularında yasal haklar verildi: çoğu Batılı kadın on dokuzuncu yüzyıla kadar buna benzer haklara sahip olamadı. Kaynak:Tanrı’nın Tarihi - Karen Armstrong
Serhat okurunun profil resmi
Rai ve raiye belli ki aynı kelimenin erkek ve kadın için kullanılan hali. Sanıyorum hiçbir dilde Dursun'un bahsettiği şekilde mana verilemez bu gibi kelimelere. İnternette hiçbir çeviride Dursun'un verdiği manayı göremedim. Okurlarını Arapça biliyorum diye kandırdığının net kanıtlarından biri.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.