Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

112 syf.
9/10 puan verdi
·
8 günde okudu
Asla şaşırmam
Ağlasam sesimi duyar mısınız, Mısralarımda; Dokunabilir misiniz, Gözyaşlarıma, ellerinizle? Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel, Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu Bu derde düşmeden önce. Orhan Veli Kanık.. Birçoğumuzun hayatına tesadüfen girmiş, tam da yaşamak istediği gibi güzel karşılaşmalarla ve içten, tanıdık bir duyguyla bir parçamız olmuş, şiirin tanımını bile değiştirmiş bir şair. Birçoğumuzun sohbet etme şansının olmasını düşlediği bir adam. Güzel bir aşık, keyifli bir işsiz, hep çocuk, daimi muzip.. Sait Faik'in tanımıyla “İki incecik bacak, kısaca bir trençkot, kanarya sarısı bir kaşkol, müselles bir yüz, şişirilmiş bir göğüse benzeyen bir sırt, -denebilirse- ergenlik bozuğu bir yüz: İşte görünüşte Orhan Veli…” Şairimiz Şiirlerinde yaşadıklarını yazıyordu.Şiirlerini oturup yazmaz, kafasında tasarlar, sonra yazdığı söylenir.Dürüst ve medeni biriydi, şakacı ve neşeli bir karakteri vardı, kız kardeşine “fırfırım” derdi.Arkadaşlarının Orhan Veli’yi “Ofran” diye çağırdığı söylenir. Balık tutma ve Uçurtma yapma meraklısıydı. Futbolu çok severdi, Koyu Galatasaraylı'ydı, sarı-kırmızı çorapları vardı. :) :) :) Orhan Veli ise takma isim olarak “Mehmet Ali Sel”‘i kullanır. Oktay Rıfat bu konuda şöyle der; “Orhan Veli atmaya kıyamadığı şiirlerini bu isimle yayınlardı.” Tiyatroya da merakı olan Orhan Veli çocukken, Beykoz’daki evinin bahçesine sahne kurar komşularla “Molier”‘in oyunlarını oynarlardı. Kız kardeşinin arkadaşları geldiğinde Karagöz-Hacivat oynatırdı. 1946 yılına kadar çalıştığı tercüme bürosundaki işinden, bakanlıktaki baskıcı havadan rahatsız olarak istifa etti. Bu istifanın sebebini Orhan Veli’nin memuriyete uyum sağlayamaması olarak yorumlayanlar da oldu. Ömrünün son yıllarını Rusya’da geçiren şairimiz, çocukluğunda patatese benzetilmekten mi esinlenmiştir, yoksa Ayşe Kulin’in benzetmesini onaylamak için mi kendisini çevresindekilere benzetmiştir bilinmez ama, 1956 yılının haziran ayında, Peredelkino’da Yazar Evleri Sitesi’nde bulunan evinde; Bulgaristan’dan gelen dostu Fahri Erdinç’e şunları söylemiştir: “Size bir şey söyleyeyim mi, artık beni karikatürize etmek çok kolay: Bir patates al eline; yukarıdan iki kürdan batır, iki de aşşağıdan, tamam!” Nazım Hikmet ilk başlarda sevmese de sonradan sever Orhan Veli'yi. Nitekim 1955 yılında Budapeşte’deki Kent Radyo’sunda bir konuşma yapan Nazım Hikmet, çok seyahat ettiğini söyler. Bunun üzerine şaire sorarlar: “Acaba bu sık seyahatleriniz sırasında yanınızda bulundurduğunuz kitaplar nelerdir?” Nazım’ın yanıtı çok açıktır: “Şimdi size söyleyeyim. Mesela benim bavulumda neler var. Bir defa tabii Orhan Veli var. Öyle sanıyorum ki Orhan Veli bizim en güzel şairlerimizden biri. Çok genç öldü, yazık oldu ama, ölümsüz.” Konuşma ilerleyince Nazım’dan birkaç Orhan Veli şiiri okumasını isterler. İlk olarak ‘çok sevdiğini’ vurguladığı Sere Serpe’yi okur. Şiiri bitince şu yorumu yapar: “Ne güzel Türkçe, sonra nasıl İstanbul, nasıl İstanbul kızı…”Gittiği yerlerde Orhan Veli’yi tanıtmaya çalışan Nazım Hikmet, 16 Ağustos 1959 tarihli Dörtlük şiirinde de üç kişiden bahseder Nazım. Yeryüzüne tohum gibi saçmışım ölülerimi, kimi Odesa’da yatar, kimi İstanbul’da, Pırağ’da kimi. En sevdiğim memleket yeryüzüdür. Sıram gelince yeryüzüyle örtün üzerimi. Odesa’da yatan kişi, ikinci eşi Lena Yurçenko’dur. Diğer iki kişinin kim olduklarını bir önceki şiire bakarak söyleyebiliriz ki; Nezval ve Orhan Veli… Orhan Veli’nin edebiyata olan merakı ilkokul sıralarında başladı. Bu dönemde Çocuk Dünyası isimli dergide bir hikâyesi basıldı. Ortaokulun yedinci sınıfındayken Oktay Rifat Horozcu ile tanıştı. Birkaç yıl sonra ise bir müsamere sırasında halk evinde Melih Cevdet Anday ile arkadaş oldu. Lisenin ilk yılında muhtemelen çok güzel bir tesadüf eseri edebiyat öğretmeni Ahmet Hamdi Tanpınar idi. Tanpınar, öğretmeni olduğu sürece Orhan Veli’ye destek oldu, öğütler verdi ve onu edebiyat konusunda yönlendirdi ve yüreklendirdi. Hayatı boyunca bir çeşit aşkla bağlı olduğu İstanbul Boğazından kopup Lise için, babasının isteğiyle Ankara’ya taşınan Orhan Veli, edebiyatla olan ebedi dostluğunu hiçbir zaman yarı yolda bırakmadı. Lise döneminde arkadaşları Oktay Rıfat ve Melih Cevdet’le birlikte Sesimiz isimli bir dergi çıkardı. Sanatçının yaşamının bu kısmı aruz vezni kurallarını ve ahengini kavradığı ve ilk şiirlerini yazdığı dönem oldu. Kendisine, “Aruzdan heceden anlamaz, bu yüzden hoppa şiirler yazar.” diyenlerin bilmediği bir ayrıntı da bu olsa gerek. Orhan Veli, Yaprak dergisinin kapanmasının ardından İstanbul’a geri döndü. Aynı yıl 10 Kasım’da bir haftalığına gittiği Ankara’da belediyenin kazdığı bir çukura düştü ve başından hafifçe yaralandı. İki gün sonra İstanbul’a döndü. 14 Kasım günü bir arkadaşının evinde öğle yemeği yerken fenalık geçiren şair hastaneye kaldırıldı. Beyinde damar çatlaması yüzünden başlayan rahatsızlığın sebebi doktor tarafından anlaşılamadı ve Kanık’a alkol zehirlenmesi teşhisiyle tedavi uygulandı; beyin kanaması geçirdiği sonradan anlaşıldı. Aynı akşam sekizde komaya giren şair komadan çıkamayarak gece 23.20’de Cerrahpaşa Hastanesi’nde hayata veda etti. Bir şiiri vasiyeti kabul edilerek Aşiyan mezarlığına defnedilen şair için, Boğaz’a karşı bir de ufak heykel yaptırıldı. Bu heykelde Boğaz’ı seyreden şairin yanına bir de küçük martı kondu, ağaçların içerisinde sonsuza dek huzurlu hülyalarına dalması tasavvur edildi. Ancak son günlerde, heykelin etrafı sac levhalarla kapatılmış durumda, çevresindeki yıllardır oranın yerlisi olan ağaçlar ise tek tek kırmızı boyayla belediye tarafından kesilmek üzere işaretlenmiş. Füniküler İstasyonu yapımı için orada gerçekleşecek ağaç ve çevre kıyımına, hiç değilse Orhan Veli’nin hatrına biraz karşı çıkabilmek ne güzel olurdu! Bu arada aşağı Orhan Veli ile ilgili resimler bırakacağım. Dilerseniz bakabilirsiniz. İyi ki geçmişsin hayatımızdan, iyi ki eğlendin dünyadaki vaktinde. Sana senin şiirinle veda edeyim istedim; Kimse duymadan ölmeliyim Ağzımın kenarında bir parça kan bulunmalı Beni tanımayanlar Mutlak birini seviyordu demeliler. Tanıyanlarsa, zavallı, demeli Çok sefalet çekti.. Fakat hakiki sebep bunlardan hiçbirisi olmamalı. hizliresim.com/R3U7ZD hizliresim.com/DgjMRp hizliresim.com/WcXbcf hizliresim.com/pjlEVk hizliresim.com/2R5eaG hizliresim.com/SwtVin hizliresim.com/eu4DrW hizliresim.com/qcxbqY hizliresim.com/vBYDSM
Sakın Şaşırma
Sakın ŞaşırmaOrhan Veli Kanık · Yapı Kredi Yayınları · 20235,4bin okunma
··
291 görüntüleme
Kadir Tribbiani okurunun profil resmi
Orhan Veli ile ilgili dün Ayt'de 2 soru çıkmıştı.Seviyorum böyle tesadüfleri. :)
Bu yorum görüntülenemiyor
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.