Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

372 syf.
·
Puan vermedi
Neden Erkek Doğmadım?
Yazarın TED-X konuşması: youtu.be/yK7PsjTRfwY Kitaba nereden başlayacağımı bilmiyorum, bundan sonra kime güveneceğimi de bilmiyorum, çünkü kitap çok derin etkiler yarattı. Hani bir laf vardır:" Babana bile güvenme " işte kitap tam da bunu anlatıyor. Kitabı okuyunca bırakın dedenizi, amcanızı, dayınızı... babanızdan bile şüphelenmeye başlayacaksınız, ki şüphelenmemek elde değil kitabı okuyunca hâk vereceksinizdir. Kitap ile ilgili yorumumu şimdilik bırakıp ensest ve birkaç ensest vakasından bahsetmek istiyorum. Ensest Nedir? Ensest, aile içi cinsel istismar yani, baba, anne, abi, dede, amca, dayı, üvey anne/baba... gibi yakın kişilerle girilen rızalı, rızasız cinsel ilişkidir. Elizabeth F. Yıl 2008’di ama aslında olay, takvimler 1984’ü gösterdiğinde yaşanmaya başlamıştı. Yer Avusturya'nın Amstetten kasabası. Viyana’ya 130 km uzaklıkta bir yer. Herkes tüm bunlar ortaya çıkmadan 24 yıl önce, yani 1984 yılında Elizabeth F.’nin bir mektup bı­rakarak evden kaçtığmı düşünüyordu. Ama o, 24 yıl boyunca herkes onu ararken, ondan ufak bir haber gelmesini bekler­ken, yaşadığı yere hiç uzak olmayan bir yerde, evlerinin bodrumundaydı. Ve onca yıl, babasının tecavüzüne maruz kalmış­ tı. Aslıda 11 yaşından itibaren babasının tacizlerini yaşıyordu, evden defalarca kaçmaya çalışmış ama yapamamışta. Ve orta­dan kaybolduğunda 18 yaşında olan Elizabeth, o tarihten son­ra güneşi ilk kez 42 yaşında gördü. Verdiği ifadede, bodruma girdiği günü “uyuşturucu verdikten sonra ellerimi kelepçeledi ve bodruma kilitledi” diyerek anlattı. Bu arada ülkemizde de görmeye pek alışık olduğumuz bir görüntü yaşanıyordu: Baba ve anne tüm bu olaylar yaşanırken kanal kanal dolaşıp kızlarının bulunması için ağlıyor, gözyaşı döküyorlardı. Özellikle istismarcı babanın hiçbir şey yapma­ mış gibi üzülüp ağlamasını insanın aklı almıyordu... İstismarcı baba Josef Fritzl (73), 24 yıl boyunca kızma o bod­ rumda tecavüz etmişti. Olay ortaya çıktığında yapılan DNA test­ leriyle anlaşılmıştı ki kız babasından yedi çocuk doğurmuştu. Yani Elizabeth, kardeşlerini doğurmuştu. Evde Elizabeth’in ağ­zından yazılan bir mektup bulunmuştu. Üzerinde Avusturya’nın diğer ucundan gönderildiğine dair posta pulu da vardı. Ama o mektubun istismarcı baba tarafından yazıldığı da ispat edildi. Yani her şey çok planlıydı. Bu süre içinde yedi çocuk doğurdu babasından Elizabeth. 1996 yılında ikiz doğurmuştu ve ikizler­den biri doğduktan üç gün sonra ölünce, istismarcı baba bebe­ğin cesedini yakıp yok etmişti. Kalan altı çocuktan üçü bodrum­ da büyümüş, diğer üçü için ise kader ağlarını daha farklı örmüş­tü. İstismarcı baba o üç çocuğu pusetle evin önüne koyup üzerine de kızının ağzından “Anne çocuğuma bakamıyorum, lütfen onunla ilgilen” diye notlar yazmıştı. Sonra kendisi de şaşırmış gibi yapıp bebekleri büyütmeyi kabul etmişti. -Olay nasıl ortaya çıktı? Elizabeth, babasının tecavüzleri sonucunda doğurdu­ğu 19 yaşındaki en büyük çocuğu ağır bir hastalığa yakala­ nınca yalvar yakar onu hastaneye yatırınca olay açığa çıktı. Kerstin ensest ilişkiden doğduğu için ağır bir hastalık geçir­mişti. Elizabeth, Kerstin’in dışan çıkarılması için yardım et­ti ve yıllar sonra gün ışığını ilk kez gördü. Çocuğunun cebi­ne not yazıp koymuştu ve o notta yardım istediğini yazıyor­du. Bu kâğıt Avusturya polisine verildi ve yıllar önce kapanan kayıp Elizabeth dosyası yeniden açıldı. Fritzl, Elizabeth’in ço­cuklarla birlikte yukarıya, eve gelmesine izin verdi. Karısına da Elizabeth’in çocuklarıyla birlikte eve döndüğünü söyledi. Elizabeth ve tecavüzcü baba polis tarafından karakola götü­rüldü. Fritzl odadan çıkıp da Elizabeth kendini güvende his­settiğinde her şeyi anlattı ve ertesi gün Fritzl tutuklandı. Elizabeth ve çocukları, kapının tellerle bağlı olduğunu, pat­latılınca zehirli gazın içeriye gireceğini ve bunun güvenlik sis­ teminde yer aldığım Fritzt’in söylediğini belirtti. Fritzl’in karısı da durumdan habersizdi ve kızının gerçekten dini bir tarikata katıldığını sanıyordu. Araştırmacılar bodrumda yaptıkları araş­ 98 tırmada oksijen eksikliğinden yalnızca bir saat çalışabilmişti. Doğduklarından beri hiç dışarıya çıkmayan çocuklar, ko­nuşmayı annelerinden öğrendiler. Televizyon izlemekten baş­ka yapacak bir şeyleri yoktu. Kıyafetlerini tecavüzcü baba geti­ riyordu. Elektrik uzmanıydı Fritzl ve zaman içinde orayı yaşam alanına çevirmişti. Konservelerin durduğu dolabın ardına giz­lenen ve elektronik bir şifreyle girilen kapının arkasına küçük bir banyo, mutfak ve yatak odası yapmıştı. Elizabeth ve üç ço­cuğunun 1.70 metre yüksekliğindeki, hiç ışık girmeyen yerdeki tek vakit geçirme araçları minik bir televizyondu. Fritzl üç günde bir bodruma iniyordu ve karısına da “çizim yapmak için” indiğini söylüyor, onun kahve bile getirmesine izin vermiyordu. -Mağdur Elizabeth mahkemede neler anlattı? Olayın mahkeme aşamasında Elizabeth’in anlattıklan ger­ çekten tüyler ürperticiydi. 24 yıl boyunca yaşadığı her şeyi jü­rinin gözlerinin içine baka baka şu sözlerle anlattı: “Geliyordu, tecavüz ediyordu ve gidiyordu.” “Zorla porno film izlettiriyordu ve bazı sahneleri birebir yapmak için beni kullanıyordu.” “Tecavüzleri saatlerce sürüyordu. Direnmeyi denedim ama hayati tehlikem olduğu için direnmeyi bıraktım." Elizabeth üç binden fazla kez tecavüze uğramış, psikolojisi ciddi derecede bozulmuştu. -Sapık baba ne ceza aldı? Tecavüzcü baba Fritzl, tüm bunları yaptığım kabul etti. Kriminal psikiyatrist mahkemeye sunduğu raporda sanığın çok ciddi kişilik bozukluğu olduğunu, fakat fiillerinin bilincinde ol­ duğunu belirtti. Fritzl ömür boyu hapse mahkûm edildi.(syf 96,97,98) Ayşe Tükürükçü Hayattını yazmıyor, ve sizin dinlemenizi tavsiye ediyorum. youtu.be/HNtLG6M7HNU Çünkü o çok güçlü, yaşadığı acıyı başkalarına anlatacak kadar güçlü... Biliyormusunuz hâlâ ne yazacağımı bilmiyorum, ama ben susmıyıcam. Bi düşünsenize biz daha ensest bile diyemezken, o küçük bedenler bunun yükünü taşıyor. Âdil mı bu? Değil öyle değil mi. O zaman bunu en aza indirmek için bir şeyler yapılmalı. Ne Yapılmalı? * Çocuklara bağıra bağıra hayır demeyi öğretmeli. * Vücudunun özel olduğunu ve ancak kendi izin verirse birinin dokunabileceğini öğretmeli. * Çocuklara cinsel eğitim verilmeli. Eğer yapamıyorsanız bir uzmandan yardım alın. * Okul müfredatlarına, çocuk kaybolduğu zaman ne yapmalı bilgisinin konulması lazım. * Çocuğa özel bölgelerini anlatmalı. Ancak bu şekilde, kendisine yapılacak herhangi bir hareketin ne anlama geleceğini bilir ve kendisini koruyup tepkisini gösterebilir. * Anneler çocuklarıyla yakından ilgilenmeli. * Cinsellik konusu açılınca çocuğa kesinlikle "Sus, ayıp! Nereden duydun gördün? Bir daha böyle şeyler söyleme” denmemeli. Böyle olursa çocuk merakını gidermek için başka yollar deneyecektir. * Çocuklara kendilerini nasıl ifade edebilecekleri öğretilmeli. * Okula sadece rehber öğretmen çağırdığında gitmemeli. Bazen sizin göremediğinizi öğretmen görebilir. İletişimi sürdürmekte fayda var. * Öğretmene asla "Eti senin kemiği benim” denmemeli.(#77010813) “Büşra Sanay insanlığın en karanlık noktasına, en bağışlanmaz suçuna büyük bir cesaretle eğiliyor ve ne kadar acı olursa olsun gerçeğin gözünün içine bakmaya çağırıyor bizi. Belki de arınma, bu yüzleşmelerle gelecek. Büşra gibi duyarlı insanların acı çekme pahasına yazdığı, böyle önemli kitaplarla... Okurken sarsılacaksınız hem de çok sarsılacaksınız. Sanırım gerekli olan da bu...” Zülfü Livaneli Zülfü Livaneli' nin anlatığı gibi bir kitap okunmaya değer. Yazar
Büşra Sanay
Büşra Sanay
bu kitabı yazmak için iki yıl gibi bir süre uğraşmış ve çok emek vermiş ama, bence emeğinin karşılığını alamamış. Önemli olan kitabın hâk ettiği değer değil, ensestin gün yüzüne çıkması, siz de okuyun, etrafınızdakilerele anlatın, susmayın, konuşun, okuyun, okutun... pdfdrive1.com/karde%C5%9Fini-... Eğer yaşadıysan susma, korkma... Mağdursun, suçlu değil! İştirak ettirmedin, azmettirmedin, konuşmazsan hayattan koparsın, iyileşemezsin... Susma, korkma... cinselsiddetlemucadele.org Jandarma, Rehber öğretmenleri ...vb. yerlerede başvurabilirsiniz.
Kardeşini Doğurmak
Kardeşini DoğurmakBüşra Sanay · Doğan Kitap · 20185,7bin okunma
··
148 görüntüleme
Sultannn okurunun profil resmi
Okuması en zor kitap bu olsa gerek. Yazarın konuşmasını izledim. Ayşe Tükrükçü'nün hayatını da geçenlerde bir inceleme sayesinde öğrendim. Herkes Ayşe Tükrükçü kadar güçlü olamıyor maalesef. Bence okulda sadece öğretmenlerin yaptığı çalışma yeterli değil, önemli olan annenin tutumu. Keşke kitap okullara dağıtılsa. Belki o zaman anneler işin ciddiyetine varır. Kız çocuğu bağırmadığı için indirim vermek nasıl bir vicdana sığıyor. Yazarın da dediği gibi, çocukların sadece düştüğü için ağlayacağı bir dünya en büyük dileğimiz. Emeğinize sağlık. Umarım Milli Eğitim Bakanlığı ile işbirliği yapılır ve kitap okullara dağıtılır.
dîlan okurunun profil resmi
Umarım. Teşekkür ederim.
Astêrkia ✓ okurunun profil resmi
Maalesef susuyorlar. Mağdurla değil tecavüzcüyle empati kuruyorlar. Çoğu kişi tıpkı Ayşe Tükürükçü'nün annesi gibi davranıyor. Ensesti yapmaya utanmıyorlar ama bunu dile getirmeyi ayıplıyorlar. Çocukların hayatını çalıyorlar. Mesela çocuklara hediye edilmiş çocuk bayramında, mutlu olmaları gereken o günde dahi birçok çocuk bu iğrençliğe maruz kalıyor. Peki 23 Nisan'da okunan şiirler ve yazılarda ya da oynanan oyunlarda bu durum dile getiriliyor mu? Maalesef ki hayır. Çünkü onların çocuklukları ellerinden alındı kutlamaya, dile getirmeye gerek yok! Çünkü o çocuk kardeşini doğurdu, çünkü o çocuk bir günde büyümek zorunda kaldı... Oysa bu çocuk bayramında böyle bir şey dile getirilse, "Bu bayramı Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk tüm dünya çocukların hediye etti" sözünün yanında orda duran yüzlerce çocuğa "Kimse senin iznin olmadan bedenine dokunamaz!" denilse. Belki böylece daha az çocuk şiddete, tecavüze uğrar. Belki böylece daha az çocuk kardeşini doğurur. Hep düşündüğüm bir konuydu incelemen sayesinde dile getirmiş oldum. Ellerine sağlık 🍁
dîlan okurunun profil resmi
Teşekkür ederim. Seninde eline sağlık
1 sonraki yanıtı göster
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.