Fakir BAYKURT — İçerdeki Oğul İncelemesiSelam herkeseee. Keyifler nasıl? Umuyorum iyisinizdir efemm...
Baktım ki kitabın incelemesi yok. "Aman ya Rebbim!" dedim. "Bu kitaba bir inceleme şart." "Mertcan," dedim. "Bu işi yapsan yapsan sen yaparsın." :)) Bu meşakkatli görev için sıvadım kolları. Bakalım iyi mi ettik, kötü mü ettik :))
Ben öncelikle yazar hakkında yazmak istiyorum, çünkü pek okunan, bilinen bir yazar değil. Tanıtmak istedim biraz.
1929, Burdur doğumlu. Köy Enstitüleri mezunu bir öğretmen. Onlarca romanı ve öykü kitapları var. Toplumsal gerçekçi bir dil ile, yalın ve köy ağzı kullanarak sistemin bozukluklarını anlatıyor.
Demokrat Parti iktidarında açığa alınıyor.. Öğretmenlik yapamadım bari kitap yazayım diyor, ilk romanı "Yılanların Öcü" nedeniyle kovuşturma açılıyor. Kitap yazdırmıyorsunuz bari sendika başkanlığı yapayım diyor, Türkiye geneli öğretmenlerin katıldığı 1969 boykotuna katılıyor. Bir kez daha açığa alınıyor... 12 Mart 1971 askeri darbesinden sonra uzun süre cezaevinde tutuklu kalıyor. 1977'den 1999 vefatına kadar Almanya'da yaşıyor. Ziyaret etmek isteyenler için mezarı, Zincirlikuyu Mezarlığı'nda...
Kitaba geçecek olursak, kitap cezaevi öykülerinden oluşuyor. Bir koğuştaki insanların yaşam öyküleri, neden ve nasıl içeri düştükleri gerçekçi, yalın bir dil ile anlatılıyor. Fakir Baykurt bu kitabında hukuk, adalet ve cezaevleri sisteminin bozukluğunu, toplumsal gerçekçi bir yazar olarak eleştiriyor. (E eleştiren bir aydın olduğu için de açığa alınıyor, cezaevlerinde yıllar geçiriyor tabii...) Aydınları sürgün eden, cezaevine tıkan bu sisteme karşı eleştirel bakış açısıyla yazıyor öykülerini.
Hemen burada birkaç kelam etmek istiyorum izninizle,
Bu topraklar nedendir bilinmez aydınına, okuyana sürekli hor davranıyor, işkencelere maruz bırakıyor, sürgün ediyor, cezaevlerine atıyor. Bu mesele bence zihniyet meselesi. Zihniyetin değişmesi lazım. Ben okuyorum, duyuyorum her yerde: Okuyana, icat edene karşı söylenen sözler var: "Eski köye yeni âdet..." "Başımıza iş mi açacaksın?" Çıkın şu geri kafadan be! Uçaklar uçuyor, insanlar dünyanın öbür ucundaki insanlarla konuşuyor, uzaya yeni koloni kurmaktan bahsediyor.
Biz...
Neyse kitaba geri dönelim :))
Beni en etkileyen öyküsü, son öyküsü olan "Mühür" oldu. İnsanın dışarıda gülse de içinde aslında nasıl ateşler yandığını, nasıl fırtınalar koptuğunu anlatan bir hikayeydi. İnsanlara karşı önyargı ile davranmayı kötüleyen bir hikayeydi. İnsanlığın en büyük sorunu da bu: ÖNYARGI. Önyargılarımızdan kurtulsak belki de bu dünya daha da yaşanabilir bir dünya olacak. Bir gün insanlık bunu başarabilecek mi acaba..?
Yazarın dilinden bahsetmek istiyorum biraz. Çünkü bunu sorun edenler var aramızda, elbette ki düşüncelerine saygı duyuyoruz.
Her kitabında mı böyle bilmiyorum ancak bu kitapta küfüre, köy ağzına epey doyuyorsunuz :) Kimi okurlar bu tarz kitap okumadıkları, sevmedikleri için uyarı niteliğinde eklemek istedim.
Fakir Baykurt ile tanışma kitabım "İçerdeki Oğul" oldu. İyi ki de olmuş. İyi ki de tanışmışım bu güzel yazar ile. Diğer kitaplarını da hemen alıp okumak istiyorum. Değerinin bilinmesi temennisi ile bitiriyorum incelememi...
Keyifli okumalar. Bol kitaplı günler efendim!