Jack london İngiltere'nin doğu yakasındaki insanların sosyolojik yapısını incelemek için kılık değiştirmesi ve orada karşılaştığı insanlık ayıbıyla güneşin batmadığı denilen ülkenin karanlık yüzünü gözler önüne seriyor. . Öyle bir yer ki ; insanlar günü kurtarmak için yaşıyorlar. Sosyal düzenin bir parçası haline gelen açlığın, sefaletin olduğu bir yerde ölmemek için portakal kabuğu ve elma çöpünü yiyen ve yardım evlerinde bir dilim ekmek ile biraz yulafla karın doyurmaya çalışan insanlar.... Bunun karşılığında da ya taş kırıyorlar ya da farklı bir işte çalışıyorlar. Ve "bu evlerde kalmaktansa kendimi nehrin soğuk sularına atarım" diye düşünenlerin sayısı azımsanmayacak kadar fazla. Sokaklar evsizlerle dolu , kalacak yer bulabilenler ise tıklım tıklım insan kalabalığının olduğu, yatak altlarının bile kiraya verildiği kötü şartlarda kalıyorlar.Ve bu durumun getirdiği psikolojik çöküntüyle insanların hayata , çevresine, kendisine bile kayıtsız kalması kaçınılmaz oluyor. Diğer yandan insanların açlıktan intihar etmelerini suç sayacak kadar önemseyen devletin intihar eylemi gerceklestiğinde o da çalışıp kazansaydı diye sırt çevirmesi,Tanrıyı kabul edip her pazar kiliseye giden zengin insanların başka ülkedeki çocuklarının eğitimine yardim etmesi ve geceleri evsizleri uyutmamak için her adımda karşılarına çıkan polisin sabahın erken saatlerinde kimseye dokunmaması ve gündüz vakti sokakların uyuyan evsizlerle dolması enteresandı. . Bu kitap yaşadığımız her anın, beğenmediğimiz ya da kilo aldırır diye yemediğimiz yemeğin, gıcırdıyor diye rahatsız olduğumuz yatağın kıymetini anlamamizi saglar nitelikte. Hayata şükretmemizi ve isyan etmememizi sağlayacak bir kitap. Mutlaka okuyun.

Uçurum İnsanlarıJack London · İletişim Yayınları · 20213,584 okunma

·

2 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Su