Öyle acizim ki...
Yeryüzünde Onun (sav) adının dahi bilinmediği, İslâm ile şereflenmemiş, Allah'ın kelamının dillerde olmadığı bir yerde de yaşıyor olabilirdim.
Ama tüm bunların aksine, dünyaya adınla birlik olarak, Allah'ın kelamını yeniden, son olarak tebliğ ettiğin o dine mensup bir ülkede ve yaşamaya çalışan bir ailede doğdum. Buna rağmen ne Onu (sav) yeterince tanıyorum ne de dinimi yeterince uyguluyorum.
İşte beni aciz yapan bu yetersizlik utancı...
Sadece inanmış olmak gerçekten bizi kurtarır mı..?
Belki!
Ve...
Dünya yeterince cehenneme dönmüşken, Öteki Âlem bizim canımızı daha ne kadar yakabilir ki düşüncesi..?
Öyle değil işte..!
Bir dinin tebliğ edilmesi, zamanın şartlarına göre var olan kemik bir yapıya balta vurulması, insanı ölümle beraber yaşamaya mecbur kılar. İşkence çeken sahabeler, kabul ettiği dinini yaşamak için gizlenmek zorunda olanlar, Allah'ın verdiği emir doğrultusunda elçiler gönderip, olumsuz cevapların savaşla sona ermesi, dökülen onca kan, uğruna verilen onca emek şu zamanın rahat şartları altında değerlendirilmeye veya yargılanmaya alınacak şeyler değil..!
İdrak etmek ya da o zamanın ruhunu tam anlamıyla hissetmek zor.
Düşünün ki çöl sıcağında iki gün boyunca yaya gidilen yolun sonunda insanları Allah'ın dinine davet için uğraşıyorsunuz, ama karşılık olarak orada taşlanıyor, hakarete uğruyor üstüne bir de bunca zulüm gördüğünüz insanlar için Allah'a dua edip onların helak olmasının önüne geçiyorsunuz. Peygamber vasıfları taşımak gerçekten zor hele de yeryüzünde kimsesi kalmamış sahipsiz olarak bir tek Allah'a sığınıp bu yükün altına girmek daha da zor.
Kıymetini bilenlerden olalım inşallah.
Adım adım Peygamber diyarı...
Talha Uğurluel'in sevdiğim bir yanı var ki mekanların diliyle bize hem tarihi, hem dini hem de toplumu anlatabiliyor. Size bulunduğu yerde adım adım sokakları gezdirerek kapısından, taşına kadar belli bir yaşanmışlık taşıyan her şeyi kaleme alıyor. Herhangi bir tarih, din ya da sosyoloji kitabı okuduğunuzda odaklanan noktalar sabittir ama sanat tarihi tadında bir araştırma kitabı okumak ise size hepsini birden bağlantılarla sunuyor.
Daha öncesinde okuduğum 
Arzın Kapısı Kudüs - Mescid-i Aksa kitabıyla aynı nitelikte olan, taşından toprağından tutun da savaşından insanına kadar her detayla ele alınan bu eser bence gayet başarılı bir araştırma ürünü olmuş.
Temel konu mekanlar olsa da, mekana dair yaşanmışlıkların da ele alınması, yapıya bakış açınızı değiştiriyor. Tarihte atalarımızın bu beldeye verdiği değeri ve korumak için gösterdikleri özeni alenen görmenizi sağlayan görsellerle de desteklenmiş bir kitap. Korunamayan tarihe de değinmeden edememiş yazar..!
İlber Ortaylı 'nın 
Eski Dünya Seyahatnamesi kitabında da bölgeye dair güzel detaylara ve neredeyse aynı sitemlere rastlamıştım ne yazık ki...
#77987692
#77988961
#77982136
#77982105
#77982094
Cansu Canan Özgen moderatörlüğünde kitaba dair hazırlanan bir programda bu inceleme için güzel bir detay olur umarım... youtu.be/Txg0od7mr38
๑๑๑
Ondört asır önce yine böyle bir geceydi,
Kumdan ayın ondördü; bir öksüz çıkıverdi!
Lakin, o ne hüsrandı ki hissetmedi gözler;
Kaç bin senedir , halbuki, bekleşmedelerdi!
Mehmet Akif Ersoy
๑bir gün... İnşallah!
·
2 artı 1'leme
·134 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.