Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Şişeyi çalkalarsın, çalkalarsın, giderek gerilimin yoğunluğunu o dereceye varır ki, hissedilen artık, tek, bir karıncalanmaktan ibarettir; sonunda gazoz kabarıp, tıpayı şişeden fırlatır atar. Peki ya atmazsa? Topaç hızlanmaya başlamıştır bile, renkler hafiften flulaşmaya başlar: Önce acı çekenlere genel bir duyarsızlık -örnekleri saymakla bitmeyecek- derken doz, hafifçe ama giderek artar, yeni oyunlar, yeni zevkler türer: Sokak çocukları zevk için bir taraf ölene kadar dövüştürmek, sokak çocuklarının itlafı, vahşi çocukların avlanması... Gerçi bunlar dünyanın değişik coğrafyalarında, değişik zamanlarda, insanların mustarip olduğu illetler; bizde de türemiş olmalarına belki şaşmamalı ama... Dilencilik şıp diye ortadan kalkar, çünkü insanlar kimin zayıf olduğundan kuşku duyuyorsa, o kişiyi doğrudan linç ediyorlar; hele artık dilenciliği kimsenin hoş görecek durumu yoktur. Aman, hangi birini düşüneceğimi şaşırdım. Ondan sonra artık öyle bir noktaya geldik ki, her şey sarhoş bir uğultu içinde eriyor, çılgınca dönen bir atlı karıncadan bakılan dünya, karmaşık, karmakarışık olmaktan çıkıp, rengarenk bir topacın birbiri içine eriyerek beyazlaşıveren renkleri gibi, birden basit bir sükunet ve küntlük halini alıyordu.
·
7 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.