Gönderi

436 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
1 saatte okudu
Yazara dair İdeolojik bağnazlıklarınızdan kurtulup bir eseri okuyabiliyor iseniz tarihin tozlu raflarında 70 yıldan fazladır durduğu halde ışıltısını bugün bile geçebilecek bir benzeri olmasa da taklitlerini okumuş yada duymuş olabileceğiniz nadide ve şahane kitap. Eserin çağdaşları ile arasındaki farklar nelerdir bizzat yazarımızın ağzından öğrenmek için incelememin sonundaki alıntıyı okuyabilirsiniz. Alıntı dedim çünkü kitap o güne kadar Türk romanlarında görülmeyen bir tarzda başlayarak daha girişte, konu aldığı kahramanlar gibi asırlarca adından söz ettireceğini belli ediyor. Film tadında başlayan eserin kaleme alındığı tarihe kadarki edebiyat dünyamız iyi bilinmeli ki bahsettiği coğrafya ve konu içeriğinde yazılı eser bile bulunmazken(dede korkut hikayelerini istisna kabul edersek), yazarımız ufkuna ulaşılması zor bir işi başarmıştır. Kitabı okurken bu durumu göz önünde bulundurmanız aldığınız lezzeti arttıracaktır. Lafı daha fazla uzatmayayım da yazarımızın kitabın başlangıcında yaptığı tarife geçeyim; ... Aynı pansiyonda yaşıyan  bütün öğrencilerin, en eski Türk tarihçisini kastederek hep birden “Tonyukuk” diye adlandırdıkları bir diğeri, bir tarih talebesi heyecanla atıldı: –  Ya günün birinde ayın gök yüzünde üç yerde birden gözüktüğünü görürsen yine ilgilenmezmisin? Ufak yapılı genç yavaşça bu konuşana dönerek: –  “Sen akşamki pilavı fazlaca kaçırmış değilsen muhakkak ki tarihçiliği bırakıp da roman konuları kurmağa başladın. Yoksa bu saçma suali sormazdın” dedi. Tonyukuk gülümsedi: –  Tarihçiliği bırakmadım. Ama sen de maddeciliğine rağmen kehanetler savurmağa başladın. Çünkü hakikaten bir roman yazmak üzereyim. Hem de öyle bir roman ki hayatın bizzat kendisini aksettirecek. İçinde hem romantizme, hem de realizme yer olmakla beraber bizzat hayatın akışından ayrılmıyacağım ve buna olduğu kadar tarihe de sadık kalacağım. Bir roman ki size 1300 yıl öncesini yaşatacak ve birbiri ardınca sahneye çıkan kahramanlar günümüze kadar gelecek. Bir roman ki içinde yalnız bir tek kahraman bulunmıyacak. İçindeki her şahıs, tıpkı hayatta olduğu gibi başlıbaşına bir kahraman olacak. Romantiklerin de, realistlerin de eserlerinde daima bir tek iskelet var: Romanın kadın ve erkek iki kahramanı arasındaki aşk macerası, halbuki benim kitabımda yüzyılların akışı bulunacağı için bir tek  maceraya, hele on binlerce romanda tekrar edile edile  artık pek bayağılaşan, müptezel olan aşk hikâyelerine saplanıp kalmama imkân yok. Bu, yepyeni bir tip roman olacak. Başarabilirsem sana, ey aydede mütehassısı, koca bir teleskop hediye edeceğim. O zaman kadar sessizce konuşmayı takip etmiş olan genç kız karıştı: –  İyi ya. Bu anlattıklarına göre senin romanın tamamiyle realist bir eser olacak. Müstakbel muharrir bu sefer ona döndü: –  Hayır! Benim kitabım, realitedir diye insanların fizyolojik bütün hareketlerini en ince teferruatına kadar îmâdan, hattâ teşhirden çekinmiyen eserlerden olmıyacak. Maddî hayattan ayrılmayacağım. Ama son günlerin bazı telif eserlerinde moda olduğu üzere en basit ve tabiî, fakat nezih olmıyan konuları kitabıma yüklemiyeceğim. Bir psikolog nasıl her meselenin hangi ruhî âmille işlendiğini düşünür, bir hekim nasıl bir hastalığın hangi sebeple başladığını bulmağa çalışırsa, ben de  tarihle çok uğraştığım için olacak milletlerin hareket hatlarının neye dayandığını aramakla çok vakit geçirdim. Şu muhakkak ki bir milletin münevverleri de, halk tabakası da işlenmeğe çok elverişli. Bunun için de en iyi şey, yani en iyi araç eserler olabiliyor. Bir aralık Almanya’da intihar edenlerin birçoğunun cebinde Verter’in bulunduğunu bilmiyor musunuz? Bizdeki hamâsetin yüzyıllarca sürüp gitmesine de Köroğlu, Danişmend Gazi, Battal Gazi gibi ilk müellifleri meçhul kahramanlık destanları sebep olmadı mı? Ben üslûpçu ve yazıcı olmadığım için bu işin ne dereceye kadar üstesinden geleceğimi bilemem. Nasıl basit bir köy hekimin sessiz çalışmaları, kimse farkına varmadan, sağlık istatistiklerinde bir yekûn tutarsa, nasıl bir piyade bölüğünün savaşı kesin sonucu hazırlıyan sebepler arasında yer alırsa, ben de eserimle milli terbiyemiz için kendimce faydalı saydığım bir hamle yapacağım. İşte o kadar…"
Bozkurtların Ölümü
Bozkurtların ÖlümüHüseyin Nihal Atsız · Türkiye Yayınevi · 19463,231 okunma
·
22 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.