Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Topluluklar kendileri için en önemli şeyi önceleme eğilimindedirler ki bu da birinci (ekonomi) ve ikinci (siyaset) düzeyler ile ilgili değerlerdir. Yerçekimine tabidirler. Bu topluluk yasasıdır: Önceliklerin alçalması. Sadece bireyler, Simone Weil'in dediği gibi, lüfta benzer bir şeye sahip olabilirler. Bu şey en azından bazen ve birazcık da olsa bilimsel, teknik, ekonomik baskıları siyaset seviyesine yükseltme yeteneğidir (bir halkı seferber edebilen devlet adamında ya da bir şirket yöneticisinin karizmasında olduğu gibi); biraz da olsa siyaseti ahlaka doğru yüceltme becerisidir (iyi bir insandır işte bu); ahlakı az da olsa sevgiye ulaştırma kabiliyetidir (gönül insanıdır bunu yapabilen). Topluluklar yerçekimine tabidirler. Sadece bireyler Tanrı'nın lütfuna benzer bir şeye sahip olabilirler. Toplulukları mahkum oldukları düşüşten en azından bazen ve birazcık da olsa çekip çıkarabilme yeteneğidir bu. Bununla beraber, bu lütuf sözcüğü benim benimseyemeyeceğim kadar dini bir anlam içeriyor. O yüzden, toplulukların bizi sürükledikleri bu düşüşten bizi kurtaracak sadece üç şey biliyorum: Sevgi, bilinçlilik ve cesaret. Bunlar yeterli mi? Hiçbir zaman yeterli olamaz çünkü her türlü yeterlilik (kendini beğenmişlik) gülünçtür. Ama, bu üç şey olmazsa nasıl başarabiliriz ki?
Sayfa 122 - İletişimKitabı okudu
17 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.