!!!!!SPOİLER İÇERİR!!!!! Harika bir seri, yazarın yarattığı dünya ilgi çekiciydi ve karakterler acayip sevilesiydi. Tüm karakterlere aşık oldum desem yalan olmaz. Serinin son kitabıydı e haliyle konu bir sonuca bağlanıyordu ve ölümler vardı. Yan karakterlerden de olsa Hastra ve Lenos'un ölmesi beni çok üzdü. Bence ölmeseler de olabilirdi yani çok gerekli miydi sayın yazar? Yanlış hatırlamıyorsam Hastra önceki kitapta Kell'e 'sizi korumak benim görevim, gerekirse sizin için ölürüm' gibi bir şey demişti VE SONRA GİDİP KELL İÇİN ÖLDÜ. Neyse ağlamıyorum. Üzüldüğüm diğer ölüm Holland'ın ölümü oldu. Kitap boyunca Beyaz Londra Antarisi'ne çok kötü davranıldı bence o muameleyi hak etmedi hiç. Sadece her gün yavaş yavaş ölen dünyasını kurtarmak istemişti yani Kell eğer ölen dünya Kırmızı Londra olsa aynısını yapardı. Ayrıca Holland sonunda kendini feda etti resmen ve onun son nefesiyle dünyası tekrar nefes almaya başladı bence bu da farklı bir şekilde işlenip en azından Holland'ın ölmeden önce dünyasının iyileştiğini görmesi sağlanabilirdi. Holland o kadarını hak etti yani hayatı boyunca acı çekmiş, yalnız kalmış en azından dünyasını kurtarabilseydi. HOLLAND DESERVED BETTER VICTORIA SCHWAB. Rhy bu kitapta beni çok üzdü. Ölümden döndüğü ve hayatı Kell'e bağlı olduğu için kendini gerçek bir insan gibi görmemesi, kabusları ve içten konuşmaları çok etkileyiciydi. Hem annesini hem babasını kaybedip birden kral olmak zorunda kaldı ama ben inanıyorum çok iyi bir kral olacağına canım Rhy. Kell ile aralarındaki kardeşlik bağı da harikaydı resmen birbirleri için yapmayacakları şey yok. Birbirleriyle şakalaşmalarını okumak da zevkliydi. Diğer yandan aşkı bulmasına da çok sevindim eğer biri mutlu olmayı hak ediyorsa o da Rhy Maresh. Alucard Emery yine favorilerimden. O da çok acılar çekmiş sonunda mutlu olmasa üzülürdüm. Alucard ve Rhy'ın aşkı da çok güzeldi. Alucard ve Kell arasındaki atışmalar da baya komikti. Lila ile olan arkadaşlığını da okurken eğlendim. Son olarak Kell ve Lila. Kell'i zaten sevmemek elde değil. Ailesi ve dünyası için kendini gözünü kırpmadan feda edecek bir karakter. Sarayda kendini bir mahkum gibi hissetse de bildiği tek anne ve baba kral ile kraliçe. Bu yüzden de onlara sırtını dönemiyor ve bu içten içe onu bitiyor olmasına rağmen kardeşi Rhy için katlanıyor. Rhy açık açık ona aileden biri gibi davranan tek kişi o yüzden fuck you king and queen.Kell sadece kendi dünyasını değil diğer dünyaları da önemsiyor. Ojka sana ihtiyacımız var dünyamız ölüyor dediğinde hiç düşünmeden ne kadar tehlikeli olduğunu bildiği halde yardım etmeye gitti. Sonu iyi bitmedi ama sonuç olarak Kell harika bir Antari, harika bir kardeş ve harika bir insan. Delilah Bard benim en sevdiğim kadın karakter falan olabilir. Seri boyunca kimseyi dinlemeyip kendi bildiğini okuyor. Normalde bu sinir bozucı bir özellik hatta ben de hiç sevmem çünkü bir karakter öyle davranıyorsa ilerde bir sorun çıkacağı kesin. Ama Lila'yı okurken öyle olmadı hiç. Yani kafasına koyduğu şeyi ne olursa olsun yapacağına inanıyorsun. Ve yapıyor da. Uzun yıllar sokakta kendini korumaya çalışmış ve yalnız olmanın daha iyi olduğuna inanıyor ama her ne kadar kendini bir hırsız olarak görse ya da iyi biri olduğunu düşünmese de kalbi pamuk gibi. Ben kimseyi umursamıyorum diye başlayıp herkesi önemseyerek seriyi bitiriyor. Delilah Bard hiç pes etmiyor, gücünü son damlasına kadar kullanıyor ve eğer o da yeterli değilse aklı ve inatçılığıyla imkansızı başarıyor. Kell ve Lila'nın aşkını da okumak keyifliydi. Diğer olayların yanında biraz geride kalmıştı ama sonuçta orada. Lila'nın da dediği gibi eğer kitap karakterlerini yeterince önemsersen kitap bittikten sonraki hayatlarını hayal edebilirsin. Ben de Shades of Magic serisi karakterlerinin çok çook mutlu olduğunu hayal ediyorum. Bu harika seri için teşekkürler Schwab.

A Conjuring of LightVictoria Schwab (V.E. Schwab) · Tor Books · 201717 okunma

·

1 artı 1'leme

·

473 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Hilal