Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

320 syf.
8/10 puan verdi
·
20 günde okudu
İdrak Tahakkümü ve Şeytanın İğvaları
Psikolojik Danışma ve Rehberlik ana bilim dalında Afyon Kocatepe Üniversitesinde öğretim görevlisi olan Mücahit Gültekin hocanın ismini zikredince bende uyanan intiba hâkim küresel anlayışı sürekli tenkit eden, sorular soran ve bu sorularla bizleri doğruya ulaştırma gayesinde olan bir Mümin olarak tebarüz etmesi. Nitekim konu edineceğimiz kitabında temsillerini getirirken popüler kültürü değil, Müslümanca düşünceyi merkeze alması ve olayları bu veçheden değerlendirmesi de bu intibayı -benim için- teyid eden hususlardan. Kitapta çok kıymetli bilgiler, tespitler olmakla beraber tenkit olarak söyleyebileceğim ise kelimeleri istimâl ederken acaba daha köklü olanlar seçilebilir/ ihtiyar edilebilir miydi sorusu . Mesela "Algı Yönetimi" yerine "İdrak Tahakkümü" ismi esere daha çok yakışabilirdi. Elbette bu bir seçim, belki de literatürde böyle iştihar ettiği için bu isim tercih edilmiş de olabilir. Kitabın Muhtevasına Kısa Bir Nazar Kitabımız altı bölümden oluşuyor. Birinci bölümde kandırmanın kuralları ele alınıyor. 1.Kural olarak "niçin" sorusunun gizlenmesinin algı yönetiminde (idrak tahakkümünde) bulunanların en büyük amacı olduğu ortaya konuyor. Bu bölümde Edward Bernays "kadınları sigaraya başlatan adam" olarak takdim ediliyor. Özgürlük ile kadınların sigara içmesini algı yönetimi vasıtasıyla başaran Edward Bernays Amerika'da sigara satışlarının patlamasını sağlayan adam olarak tarihe geçiyor. 2.Kural olarak ise gerçeğe yaslanmak sunuluyor. İdraklerimize tahakküm etmek isteyen hizipler çoğu kez tamamen yalan bir şey üzerine bir inşada bulunmaktansa insanları daha kolayca kandırmak için bir takım doğrulara dayanıp, kendi yalancılıklarını maharetle gizliyerek gayelerine vâsıl oluyorlar desek yeridir. 3.Kural ise kandıran kişilerin "uzman, güvenilir merci" olduğunun halka kabul ettirilmesi. Zira bilgi teyid edilirken insanların "falan uzmanıadam diyor" diyerek bu bilginin içeriğinden ziyade sunanın rütbesi üzerinden değerlendirmeleri ve bu bilgiyi kolayca tasdik ettikleri bir gerçek. 4.Kural ise etkili bir taşıyıcı bulmak. Televizyonun taşıyıcılık için pek müsait bir mevzi olduğunu zikretmeye gerek var mı? Bunun yanı sıra Müslümanlar için ondört asırdır cem edici bir mekan olan Camilerin de algı yönetimlerine alet edilebileceği hakikatini aklımızda tutmamız gerekiyor. 5.Kural ise ön satış. Yâni birtakım insanlara bir şeyleri satmadan önce onlara bu satacağınız şeyin onlarda bir eksiklik olarak mevcut olduğunu belletmek meselesi. 6.Kural bütünden koparmak, 7. kural sürekli tekrar, 8. kural bilgiyi işlemden geçirmek yani ekleme ve gizleme ile vurgulamalar yapmak iken 9. kural ise akla değil duygulara hitap etmek. 10.kural tekasür kuralı (ekseriyet neredeyse orası doğrudur), 11.kural değerlere yaslanarak sizden biriyim demek iken 12. kural ise uyanmanın bedelinin ağır olacağına dair muhatabı ikna etmek ve ona içerisinde bulunduğu durum yanlış olsa bile geri dönmesinin çok şey kaybettireceğini kabul ettirmek. Bu bölümdeki 12 kural da en azından başlıkları üzerinden akılda tutulması gereken bir mesele. Zira modern dünyada işler bu 12 kural üzerinden dönüyor desek yeridir. Kitabın ikinci bölümünde ise çağımızda çokca propogandası yapılarak her türlü fuhşiyatın meşrulaştırılmaya çalışıldığı bir kavram olan "özgürlük" meselesine değiniliyor. Bu bölümde kötülüğü pazarlamanın etkili araçlarına da vurgu yapılıyor. Üçüncü bölüm hakikaten çok mühim. Bilim üzerinden sunulan bilgilerin ne kadar doğru olduğu ve nispette kabul edileceğine dair Piltdown adamı vakası gibi vakalara değinirken özellikle Kinsey raporu üzerinden Amerika'da dönüşüm ve geleneksel aile modelinin nasıl tersyüz edildiği defaatke okunması gereken bir bölüm. Zira Türkiye'de de bir asır önce Amerikada yapılanların benzerinin bu yıllarda yapılmağa çalışıldığı bir gerçek. Tabi görebilene! Dördüncü bölümde ise Mekke ve Medine üzerinden algı yönetimine değinmesi, siyer okumaları, tarih okumaları yaparken bu okumalardaki ibret verici olaylara hangi gözle bakmamız gerektiği hususunda iyi bir fikir sunuyor. İfk hadisesi üzerinden müellifin yaptığı çıkarımlar okunmaya ve üzerinde düşünmeye hayli değer meseleler. Beşinci bölümde kandırılmaya yatkın kişilik ve aldatılmanın psikolojisi ele alınırken yine Adem babamızın başına gelenleri,Şeytanla aralarında geçen münasebetleri müellifin bu bağlamda okuması dimağlarda ufuk açıcı bir okuyuş usûlü. Unutkanlık, duygusallık ve tefekkür zaafı üzerinden insanoğlunun şeytanın iğvasına kapılmasına dair çıkarımlar da mühim. Son bölüm olan altıncı bölümde ise Algı yönetimi ve manipülasyona direnmenin yolarını açıklayan Gültekin'e getirebileceğim bir başka eleştiri ise Şii'lere dair serdettiği düşüncelerinin de acaba bir algı yönetimi sonucu kendi dimağında oluşmuş fikirler olup olmayacağı üzerinde tefekkür etmesi gerektiğidir. Zira vahdet derken Şii'lerin Müslüman coğrafyalarında neler ettiğinden bihaber olması mümkün değilse de Şii'lerin takiyye yapmasının normal olduğundan da haberli midir sayın hocamız? Tahakküm Edilmeye Çalışılan Zihinlerimize Dair Birkaç Cümle Modern dünyada yaşıyoruz. İçerisinde bulunduğumuz zaman ağının (zeitgeist) bize dair değerlerle meknûz olmadığı bir hakikat. Bu hakikatin tefrikine varanlar bir şeyler yapma uğraşındalar. Geriye kalanlar çağın onlara temin ettiği vurdumduymazlık hassalarıyla baş başa bir ömür sürmekten fazlasıyla memnunlar. Bir yalan ağının ortasına düştüğümüz de bir gerçek. Bu ağa nereden düştük ve nasıl düştük soruları belki bize yardımcı olabilir. Ancak bilmek gerek ki tedavi olmanın ön koşullarından biri de hasta olduğunu tasdiktir. Ben hasta değilim diyen adama vereceğiniz ilaçlar onun için intihar hapı mesabesindedir. Ve insanlık evet, marâzi bir illetle baş başa ancak bu illeti derûnileştirmenin derdinde. Gelin biz bu ağı suallerle açalım, açmazlarımızla baş başa çözülmez denilen düğümleri gerekirse keselim. Ama yolda olduğumuzun şuuruyla dâima dikkatle yürüyelim. Yürüyüşümüz bizi çıkışa ulaştırmasa da geride kalan insanlığa numune-i imtisal olur ve şerefimizle var olmuş oluruz ya! Algı Yönetimi Yahut Şeytanın İğvasının Cazibesi ve Son Söz Müslümanlar olarak her gördüğümüz sakallıyı dedemiz zannetmemiz ne kadar yanlışsa modern dünyanın açmazlarını tahlil ederken birtakım kötü niyetli insanların iğvasını da insanoğlunu yolundan saptırmak için var olan şeytandan beri olarak var kabul etmek o denli yanlıştır. Şeytan vardır ve en büyük mahareti ise insanları kendisinin olmadığına inandırmaktır. Algı yönetimi dediğimiz zaman (hislere tahakküm de diyebiliriz, ben bu tamlamayı daha çok tercih ederim) ortada kandıran, kandırılan, kandırma konusu ve bağlam olarak dört mevzinin olduğunu müşahade ederiz. Gültekin'in mezkûr kitabının 2,3 ve 4. bölümleri konu ve bağlama değinirken 5 ve 6. bölüm ise kandırılan üzerinden tahlillerde bulunmakta. Algı yönetiminde bulunma gayesinde olan hiziplerin ilk gayelerinden biri "niçin" sorusunun muhatap addedilen kitle tarafından sorulmaması üzerine yoğunlaşmakta. İnsanoğlunun yaptığı tüm amellerinin nereye denk düşeceği ve değerinin ne olduğunu anlamlandıracak kadar ehemmiyetli bir sual olan "niçin" sorusu sorulduğu takdirde şüphe ardı sıra bir karşı koyuşu getirebilir çünkü. Bizler Müslümanlar olarak özellikle teknik üzerinden bize sunulan dünyanın suni ve izafileşmiş bilgilerini kabul etmek şöyle dursun bunları sorular ışığında tartmak mecburiyetindeyiz. Ve son söz olarak sâbitesi olmayanların sükûnet bulacakları bir mekan olmadığından önlerine çıkan her mekanı kendi mekanları ittihaz etmeleri ve mekanlar arasında daima sürüklenerek "yok" olmaları işten bile değildir! Var olmak sabiteleri muhkem tutarak doğru yolu ittihaz edinip mevziye temekkün etmek demektir. Allah şeytanın iğvalarından ve çağın cazibelerinden tüm Müminleri berî kılsın.
Algı Yönetimi ve Manipülasyon
Algı Yönetimi ve ManipülasyonMücahit Gültekin · Pınar Yayınları · 20161,579 okunma
··
2.020 görüntüleme
Mihriban okurunun profil resmi
Son iki paragraf başta olmak üzere, yerinde ve güzel bir inceleme olmuş. Kaleminize sağlık. 👏👏
Fâtih okurunun profil resmi
Teşekkür ederim, faydalı olduysa ne mutlu.
Ahmet okurunun profil resmi
Kardeş kalemine ve yüreğine sağlık. Mükemmel olmuş.
Fâtih okurunun profil resmi
Eyvallah hocam, güzel bakan güzel görür.
Zahir ince okurunun profil resmi
Dimağımızda çok hoş bir tat bıraktı hocam, kaleminize sağlık.
Fâtih okurunun profil resmi
Ne demek, hayırlı okumalar dilerim.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.