Ölüler de yürür ve gelip
Kimin rüyasında kabus olurlar
Kiminin dili dolaşır adlarını duyunca
Ölüler de yitik mezarlarından
Doğrulup sorular sorar
Kanadı kırık bir kuş gibi
Yaralarını göstermeden sorarlar
Ve derler ki adımız Hatun,
Yeter, Elif, Gülizar
Üşürüz Dersim toprağında da
Isıtırız bir çiçeğin tohumunu
Gülistan olur elif yazarız
Hatunuz bir tohumdan
Bin başak oluruz
Her başak savrulur dağa taşa
Karıncaya yem
Zalime ahuzar olur
.. Dil ne der, toprak ne der, yaran nerdedir
Hatıralar yaşıyor mudur unutuşa açık
Hafızaların kanatları altında
Tarih yakın coğrafya yaralı
Kan toprakta derine dalar
Ve ten dökülür kemik konuşur
Kurt kuş, börtüböcek isyandadır
Ey gök, tanık ol ay buluttan çıkınca
....
Anneler de yetim sayılır
Yitik kızlarının ardından
Cumartesilerde annelerin
Ve puşusu kanlı sevdakarların
Sesleri çığlığa dönen
O güzel kadınlar
Ölüydüler ve yitiktiler artık
Şimdi ecelini değil katilini arıyor
Kayıp kadınların
Konuşan kemikleri..