Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Nevzat Beğ, Tekel’e tayinimi vaktinde gerçekleştirememişti, daha doğrusu benim için kimseyle kötü olmak istememişti. Mataracı’yi ikna çabaları da boşa çıkmıştı. Bu iki başarsızlığını bir nebze olsun giderebilmek için beni Erzurum’da yeni açılacak olan TSE Bölge Müdürlüğüne tayin ettirmek istedi ve beni alıp TSE Yönetim Kurul Başkanı, eski AP Milletvekili Şadi Pehlivanoğlu’nun yanına götürdü. Şadi Beğ, bir form uzattı “doldur” dedi, doldurdum, okudu, şaşırdı, “Seni Başmüdürlükten memurluğa indirip Diyarbakır’a mı sürdüler?” dedi, evet yanıtımı alınca da “Yarın gel tayin emrini al” karşılığını verdi. Aldık, 15 gün de eğitim gördük Ankara’da, sonra ver elini Erzurum… Binasız, yersiz, yurtsuz bölge müdürü oldum, “bir müdür, bir mühür” misali. Ticaret Odası’nın toplantı salonunda gidip her gün birkaç saat oturuyorum. Tayinim yapılırken Şadi Beğ, “Yakında genel kurulumuz var, hükümet burayı elimizden almak istiyor” diyor Nevzat Beğ’e, o da “Genel Kurulu gelin Erzurum’da yapın, orada alırız seçimi” diye karşılık veriyor. Böylece bana da bir önemli misyon yükleniyor. Erzurum’da ortamı hazırlayacakmışım. Ortam mortam hazırlanamıyor, devrin Başbakanı Bülent Ecevit, bir sabah polisleri yollayıp atıyor dışarı yönetim kurulu üyelerini, yeni yönetim ve yeni genel sekreter tayin ediyor, genel kurulu Ankara’da toplamak için de çağrı yapıyor. Birkaç gün sonra da beni, önce Ankara “genel sekreterlik emrine” alıyorlar, rapor alıp gitmeyince, “siyasi nedenlerle atanmıştır” gerekçesiyle görevime son veriyorlar. Bir hafta önce evlenmişim, ne yapacağımı şaşırıyorum. Terör, kıyım, sürgün, yokluk, kuyruk günleri o günler… Sonunda iş sıkıyönetime kadar gidiyor. Nevzat Beğ de Erzurum-Ankara arasında mekik dokuyor bol bol ahkâm kesiyor… Ve o gün… Ülkücü Gençlik Derneği Erzurum Şube Başkanı Hayrettin Kotangil’in Ankara’dan gönderilen o günün ÜGD Genel Başkan Yardımcısı Sefa Şefkat Çetin tarafından görevden alınması, MHP İl Başkanı Necati Bölübaşı’nın hem Türkeş’i, hem de Nevzat Kösoğlu’nu aramasına karşın, hiçbir değişikliğin olmaması, bardağı taşırıyor, İlhami Kafkas arkadaşım ve ben Bölükbaşı’na “istifa et” diyoruz. Ediyor il örgütü ile birlikte. Nevzat Kösoğlu çıkageliyor Erzurum’a halledecek işi, görüşmeler yapıyor, sonra bizi topluyor. Bulduğu çözüm şu: “Bu istifa yanlış ve zamansız olmuş, kongreye bir hafta kalmışken istifa mı edilirmiş? İlçe başkanlarıyla görüşmüş, onlara kongrede Necati Bölükbaşı’nı yeniden aday göstertecekmiş… Necati sinirleniyor “Siz beni ne sanıyorsunuz? Yeniden aday olacaktım da, niye istifa ettim? İstifamın gerekçesi belli, Hayrettin’in görevden alınışı gerekçesi belli, Hayrettin “Erzurum’da neden olay çıkmıyor” gerekçesiyle görevden elçektirildi. Siz bu gerekçeleri yok edecek, olumluya çevirecek ne yaptınız, ne yapabildiniz?” Yanıtlamaya uğraşıyor Kösoğlu, kem küm…Bir arkadaşımız daha net soruyor: “İstifa ediyorum, deseydiniz, Hayrettin yerinde kalırdı, niye yapmadınız?” “İstifaya gerek yok arkadaş, kaşımı yıksaydım o iş olurdu, ama yanlış olurdu.” Evet işte sıtkımızın/sıtkımın sıyrıldığı an işte bu andı… Nevzat Aga, kimseyle kötü olmak istemiyordu bizler için, benim tayinimde de aynı tutumu izlemişti.
·
11 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.