Gönderi

112 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Bilmem nedendir Servet-i Fünun romanı okumak beni hep keyiflendirir,hele ki bu dönemin güçlü kalemi olan Uşaklıgilse bambaşka bir ruh halinde olurum.Eser Uşaklıgil’in diğer romanlarına bakarak oldukça sade,oldukça kısa.İsminden de anlaşılacağı üzere bir ölünün ölmeden önce yazdıklarından ibaret.Yine Servet romanının klasiklerinden “aşk üçgeni”romanımızın merkezinde.Hüsamettin Bey, eşi, çocukları ve kayınvalidesi ile otururken bir haber gelir ve acil olarak ölüm döşeğinde olan arkadaşı Vecdi'nin yanına gider. Son sözleri Hüsam'a o güne kadar söyleyemedikleri ve hissetiklerini yazdığı bir defter bıraktığı üzerine olur. Hüsam; Vecdi'nin vefatından sonra defteri okumaya başlar.Ve tüm roman bu yazdıklarından ibarettir. Vecdi beş yaşındayken annesini kaybeder, babasıyla birlikte halasının yanına yerleşirler,halasının 3 yaşında bir kızı vardır.Birkaç sene sonra babası Vecdi'yi yatıla okula yerleştirir. Vecdi o günden sonra babasını bir daha görmez. Halası ona babasının yurt dışına gittiğini söyler. Bir gün Vecdi okulun bahçesinde ailesinden yeni ayrılmış, ağlamaklı gözlerle etrafı seyreden Hüsam'ı görür ve dost olurlar.Hafta sonları Hüsam ile birlikte halasının evine giderler. Yıllar sonra Vecdi doktor olarak mezun olur. Hüsam da ailesini ziyarete gitmiştir. Bir akşam halası Vecdi'ye Nigar'ın kocası olmasını istediğini söyler.Vecdi o güne kadar kardeşi gibi gördüğü Nigar için böyle bir şeyi aklına getirmemiştir ve halasından düşünmek için zaman ister. Hüsam da bu arada yazar olarak bir matbaada çalışmaya başlar. Halanın Nigar’ı Vecdi’nin aklına sokmasıyla Vecdi de Nigar’ı sevmeye başlar bunu ona söylemez. Bir gece Nigar gelir, her şeyi bildiğini ancak aralarında böyle bir durumun olmasının mümkün olmadığını söyler. Vecdi, o günden sonra halasının evini terk eder ve annesinin öldüğü Çamlıcadaki evlerine taşınır. Hüsam'ı da bu evde birlikte yaşamaya davet eder.Zamanla Nigar'ın Hüsam'ı sevdiğini,Hüsam'ın da bu sevgiye karşılıksız olmadığını anlar. Halasıyla konuşur ve Hüsam ile Nigar’ın evlenmesine aracı olur. Ama onların evlenmesi Vecdi'nin aşkını dindiremez ve mutuluğu bulabileceği bir yer aramaya başlar. Bir gün Çanakkale Savaşı'na giden doktorları görür ve o da gönüllü olarak gitmeye karar verir. Bu kararından ne halasına ne de Nigar'a söz eder. Sadece Hüsam'a haber verir. Cephede sol kolundan yaralanır ve bir süre sonra kolu kesilir. Burada bir teğmenle tanışır, bu teğmenin yüzünde şarapnel izi vardır ve döndüğünde nişanlısınınonu beğenmeyeceği düşüncesiyle utanç duyar. Vecdi de kendi yarasının onunkinden kat kat büyük olduğundan dolayı yaşamasında bir anlam olmadığını düşünmeye başlar. Ve bir gün kendini çatışmanın ortasına atar. Sol omzundan tekrar yaralanır ve İstanbul'a gönderilir. Bir süre sonra Hüsam'ı çalıştığı yerde ziyaret eder. Hüsam Vecdi'nin kolunun olmadığını farketmez. Daha sonra eve giderler. Halası, Nigar ve çocuklar da kolunun olmadığının farkına varmazlar.Bir süre sonra Vecdi'nin kolunun kesildiği anlaşılır. Vecdi de onlarla aynı evde yaşamaya başlar. Ancak çocukların ondan korkacağını düşünerek annesinin Çamlıcadaki köşküne taşınır ve kendisini bu köşkte yalnızlığa ve ölüme mahkum eder.
Bir Ölünün Defteri
Bir Ölünün DefteriHalid Ziya Uşaklıgil · İnkilâp Kitabevi · 20171,711 okunma
·
119 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.