Sabaha doğru ağır ağır bir uyku içinde kendimi kaybetmişken, başımda birdenbire bir ampul yanmış gibi sıçrayarak gözlerimi açar, perdelere, kafeslerin iskeleti arasında belirmeye başlamış beyaz aydınlık lekelerine karşı anlaşılmaz bir korku ve ümitsizlikle tutulurdum. Bu lekeler, gittikçe çoğalıp ağaracak, güneş gökyüzünde bir uçtan bir uca uzun ve ağır devrini yapacak, fakat o, görünmeyecekti.