Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

339 syf.
10/10 puan verdi
"ESKİSİ GİBİ DEĞİLİM, BENİM YÜREĞİM ZAR İNCELİĞİNDE..."
"Yazılışı tehlike yaratacak bir hayat yaşadım ben. Onun için yazmakta duraksadım.." diyor kitabın önsözünde. "Gerçekten yazdıklarınızı yaşadınız mı?" diye soran Ahmet Muhip Dıranas'ın sorusunun verdiği iç sızlamasıyla. Çünkü insan kendi hayatını anlatırken mürekkeple yazmaz; buruk, acı ve sadece kendine özgü bir sızıdır kalemin ucundaki. Mesela zordur bir annenin ölümünü anlatmak. Ya da anneyle birlikteyken babaya, babanın kanatları altındayken annenin kokusuna hasret kalmayı anlatmak.. Açlığı, yokluğu, hastalığı, yalnızlığı, sevdayı.. Insanın gözünün önünde kitapları yakılırken duyduğu iç yangınını.. Istanbul ayazında titreyen iki çocuğu.. Umudu diri tutmaya çalışırken ufaldıkça ufalmayı anlatmak zordur. Zamanın anahtarını elinden düşürmeye benzer, onun deyimiyle. Anlattıkça çırılçıplak kaldığını hisseder insan. Anlattıkça daha çok üşür. Peki ya Masalını Yitiren Devin yaz(a)madıkları.. Adnan Binyazar.. 1934 Diyarbakır doğumlu Dicle Köy Enstitüsü öğrencilerinden. Toplumcu düşünce ilkesiyle pek çok eser kaleme almış. Tertemiz bir dille aktardıkları, okurken, yazarla aranızdaki uzaklığı tamamen sıfıra indiriyor. Onun kalemini elinizde tuttuğunuzu hissetmeniz bile olası. Bir kültürü yaşatmaya kendini adamış, toplumun bel kemiği olmayı hak eden bir duruşun sahibi. Çocukluk yıllarını kaleme aldığı anı roman niteliğindeki bu kitabı okurken gözleri yaşarmayan çıkmaz diye düşünüyorum. Göğüs kafesinde hâlâ biraz umut ve insanlık taşıyanlardan.. O, kendini ve arkadaşlarını şöyle anlatıyor; "Mersin’den, Tunceli’den, Muş’tan, Siirt’ten, Mardin’ den, Bingöl’den, Malatya’dan, Elazığ’dan, Diyarbakır’ dan... gelmiştik. Yoksul bir halkın yoksul çocuklarıydık. Kimimiz bulup buluşturulmuş, kimimiz büyüklerden artakalmış, kimimiz bir ipliği çekilse bin yamalığı dökülecek giysiler içindeydik. O akşamüstü bizi bir alanda toplamışlardı. Çamaşır, giysi, ayakkabı dağıtılacaktı. İlk kez sırtımız iyi bir çamaşır, üstümüz yeni giysiler, yalınayaklarımız su çekmeyen ayakkabılar görecekti. Bunların dağıtımını Köy Enstitülü ağabeyler yapıyordu. Elinde liste tutan ağabey, yüksek sesle adlarımızı okuyordu: Osman Şahin! Şimdi, öykücü... Resul Aslanköylü! Şimdi, Yargıtay Üyesi... Hüsnü Çimen! Şimdi, avukat... Aziz Güner! Şimdi, eski bürokrat... Adnan Binyazar! Şimdi, bu kitabın yazarı... Hüseyin Bulun! Cevdet Kutlu! Durmuş Ali Eren! Nihat Kahraman! Hayrettin Akbay! Mehmet Şahin! Niyazi Cengiz! Sıtkı Akbayır! Osman Çetin! Nurettin Meriç! Vahap Karadağ! Hasan Durukan! Akif Uysal! Cafer Ekmen! Yavuz Erdoğan! Gazi Erdoğan! Hasan Coşkun! Niyazi Öztürk! Doğan Ünalan! Mehmet Akgül! Ali Rıza Sarı! Mehmet Çelik! İbrahim Kartal!" Ve sonrası ; Gökte yıldız kadar öğretmen.. Keyifli okumalar..
Masalını Yitiren Dev
Masalını Yitiren DevAdnan Binyazar · Can Yayınları · 2013455 okunma
··
528 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.