Spoiler içerir........ Kitabı okurken insanoğlunun doğaya ve diğer canlılara (evrimci tabirle diğer türlere) hakimiyeti ile ilgili geçmişte din ile ilgilendiğim için Kuran'dan bir kaç ayet aklıma geldi. " Sizi yeryüzünün halifeleri yapan O’dur."...."Hani Rabbin meleklere: “Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım.” demişti."....."......onların ardından sizleri yeryüzünün halifesi yaptık"........vs. gibi bir çok ayette insanoğlunun yeryüzündeki diğer bütün canlılardan üstün bir varlık olduğu vurgulanmıştır. Bu düşünce yapısı aslında diğer tek tanrılı dinlerin tümünde egemendir. Peki insanoğlu gerçekten de yeryüzünün hakimi ve halifesi olarak diğer türlerden ve doğadan istediği şekilde istifade edebilir mi? Bu ayrıcalığı neden ve nasıl elde etmiştir veya varsa böyle bir ayrıcalık, gerçekten bunu hak etmiş midir? Kitaba dönecek olursak; bir kurdun, doğumundan itibaren, çevreyi algılayış biçimi, doğa ve insanla olan ilişkisi ve gerçek doğası ile ilgili anlam arayışı kendi gözünden aktarılmaktadır. Bu hikayede gri kurdun (beyaz diş) hayatı 4 safhada aktarılmıştır. Birincisi; doğumu ve doğaya adaptasyon süreci. Bu süreçte çevreyi, diğer canlıları, iç güdülerini tanımaya başlar. İkinci safhada; Boz Kunduz isimli kızıl derilinin yanında yaşadığı dönemdir. Bir kurt ve köpek kırması olan annesi Kiche, aslında bu kızıl derili kabilesinden bir şekilde kaçmış, sonrasında yavrusu gri kurt ile birlikte bu kabileye geri dönmüştür. Bu süreçte gri kurdun insan ile olan ilişkileri, annesi Kiche'nin davranışlarını ve insanlara (gri kurt insanları sonrasında tanrı olarak adlandırmaya başlayacaktır) mutlak itaatini anlamlandırma çabası aktarılmaktadır. Diğer yandan, gri kurt içgüdülerinde vahşi, ama topum içinde yaşadığı için evcilleştirilmesi gereken bir canlıdır. Dolayısıyla içgüdüleri ve sosyalleşme süreci arasında sıkışıp kalmakta, çoğu zaman vahşi doğaya kaçıp özgür olmayı istemekte ama diğer yandan annesini bırakamamaktadır. Aslında o ne evcil bir köpektir, ne de vahşi bir kurttur. Kimlik karmaşası yaşamaya başlamaktadır. Sonrasında annesi onu terk eder. Üçüncü safhada, aslında çirkin mi çirkin olan ama lakabı Güzel Smith olan insan tanrıya satılır ve burada tamamen vahşi ve acı bir deneyim yaşar. Güzel Smith onu bir kafese koyar ve her gün acımasızca döver. Bu süreçte Gri Kurt tamamen insanlığa hayata, her şeye kinlenir, tamamen içi nefretle dolarak vahşileşir. Sonrasında Güzel Smith'in organize ettiği köpek dövüşlerinde zorla dövüştürülür. Ve beyaz diş karşısına çıkan bütün köpekleri acımasızca öldürür. Son olarak bir köpekle karşılaştırılır ve bu köpek beyaz dişi öldürmek üzereyken Weedon Scott onu kurtarır ve yaralı halde onu satın alır. Son safhada ise Scott ona tamamen saf bir sevgiyle yaklaşır. Beyaz diş vahşi doğası nedeniyle başlangıçta bu yaklaşımı kavrayamaz ama sonunda bu hayatta karşılıksız da sevginin olabileceğini kavramaya başlar ve o da efendisine tamamen saf bir sevgiyle bağlanır. Hatta efendisinin bir kaç günlük yokluğunda bile hastalanacak derecede ondan ayrı kalmaya dayanamaz. Sonunda sahibiyle birlikte şehre getirilir evcil bir köpek gibi Scott ailesiyle birlikte yaşar...... Kitap, inanın doğaya müdahalesi sürecinde kendi türünün dışında bir canlının gözünden bu müdahalenin nasıl kavrandığı , algılandığı ve hissedildiği ile ilgili güzel bir empati dersi vermektedir. Güzel sade bir dille yazılmış zevkle her yaşta okunabilir bir kitap. Genel bir yorum olarak; şu dünyada; doğaya, diğer canlılara ve yine insanın kendisine zararı dokunan insandan daha tehlikeli bir varlık bulunmamaktadır. Doğada hiçbir canlı, insan türü kadar zararlı değildir. Bunu görmek için çevremize, tarihe bir göz atmak yeterli olacaktır. Malesef doğamız bu.......

Beyaz DişJack London · Floria Yayıncılık · 201876,5bin okunma

·

75 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Sawyer