Yüzüncü Ad'ın bitişinin ardından henüz düşünceler tazeyken yorumlarimi paylaşmak istiyorum. Öncelikle kitabın; Baldassare isimli kahramanımızın Ebu Mahir el-Mazandarânî tarafından yazıldığı ileri sürülen ve Tanrı'nın yüzüncü bir adının daha olduğunu iddia eden "Yüzüncü Ad" isimli esere ulaşmak için verdiği mücadelelerden oluştuğunu söylemek gerek. Iddiaya göre bu Yüzüncü ad her türlü tehlikeden, özellikle de Canavar Yılı olarak adlandırılan 1666 yılının sonunda kopacak tufandan kurtulmak için bir anahtar olarak anılıyor. Baldassare kitabı elde etmek için çıktığı bu yolculuklarda ilk andan itibaren bir günlük tutmaya karar veriyor ve kitap da bu dört günlükten oluşuyor. Semerkant'tan sonra bu kitaptan da beklentim yüksekti açıkçası. Beni hayal kırıklığına uğratmadı. Fakat çokça beğenmiş olmamın yanında hoşuma gitmeyen kısımlar da oldu. Olaylar silsilesi çok akıcı ve mantıklı bir biçimde ele alınmış. Insan bir sayfa daha, bir sayfa daha okuyayim derken sayfalar akıp gidiyor. Zaten günlük şeklinde yazılmış olması da kitabı sıkılmadan okumayı sağlıyor. Olayın Osmanlı topraklarında geçen kısmında Osmanlı bürokratlarının ahlaksızlığı ve aç gözlülüğüne değinilmiş. Özellikle rüşvet konusundaki durumlarına dikkat çekilmiş. Açıkçası bu kısımları okurken rahatsız olmadım desem yalan olur. Evet Osmanlı'nın son dönemlerinde bu rüşvet olayı daha da artmış durumda fakat bu yazara genelleme yapma hakkını vermez diye düşünüyorum. Ayrıca yazar kitabın bir yerinde dürüst bir bürokrat ile karşılaşınca ironi yaparak "Dürüst görevliler de mi varmış Osmanlı topraklarında?" diyor. Bu derece ileri gidip olayı abartması beni rahatsız etti. Hele de kahramanımızın kendi ataları olan Cenevizliler'i yere göğe koymadığını görünce Osmanlı için söylediği bu eleştirileri acımasız buldum. Bu düşünceler içerisindeyken ilerleyen sayfalarda Osmanlı'nın Sakız Adası'nda yapılan ayinlere v.s. saygı ve hoşgörüsünden bahsetmesi kısmen olumsuz düşüncelerimi telafi etti. Kitabın sonunda okuyucunun başından beri ulaşmak istediği bilginin verilmemesi de hayal kırıklığı oluşturdu bende. Bu denli akıcı ve macera dolu, okunmaya değer bir kitabın sonu böyle olmamalıydı zannımca. Her şeye rağmen kitabı fazlasıyla beğendim. İçerisinde tarih, macera, aşk, ayrılık, sürgün, vuslat ve daha fazlası var. Maalouf bambaşka bir maceraya çağırıyor bizi. Vakit kaybetmeden okuyun derim. :)

Yüzüncü AdAmin Maalouf · Yapı Kredi Yayınları · 20186,8bin okunma

·

5 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Şeyma Öztürk