Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

123 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Kokularıyla, mekanlarıyla, kahramanlarıyla bizi içine alan öyküler. Ekmek kokularına karışan iğde ve akasya kokuları; bozkırdaki mahalle araları, küçük denizi gören evler; tekerlemelerle koşan erkek çocuklar, büyükleri gözlemleyip çocukça aktaran küçük kız, birbirine dert yanan yaşlı kadınlar, kendi kendini anlatan bir hikaye gibi yaşlı adamlar... 12 hikayeden oluşan bu kitap farklı mekanlarda benzer dertleri sunuyor okura. Dert dinlerken de bir anda gülümseyebiliyor hatta kahkaha atabiliyoruz. Öyle hayatın içinden ve öyle gerçek ki aktarılan kapının önüne çıksam o kahramanlara selam verecekmiş gibi hissettim okurken. Kokular zaten buram buram evin içinde. Öykülerde yazarın okurla iletişime geçmesi, sohbet etmesi; öykülerin gerçeklik hissini güçlendiriyor. Üst kurmaca dediğimiz bu tekniğe postmodern eserlerde rastlıyoruz genelde. Yazarın geri dönüş, iç çözümleme, iç monolog tekniklerini de çok kullandığını görüyoruz. İlk öykü Foto Şeyda, Baran’ın Dönüşsüz Yolculuklar Kitabı’ndaki İşlengi öyküsünün sağlamasını alır. İşlengi’yi gerçekten yaşanmış olarak hissettiren bir öyküdür. Bir Kuru Hayal, başkahramanları enişte ve kayın(Çavuş ve Paşa) olan öykü. Öyküye dahil olan kemancı ve dümbelekçi oğlan sayesinde türkü türkü okuyoruz öyküyü. Çavuş’un kurduğu tuhaf ve hayali anlatı da öykünün temel izleğini oluşturuyor. Söylerim Sözüm Almıyor, önceki öykünün kahramanı dümbelekçi oğlanın sazını alıp İstanbul’a gelişini anlatıyor. “Neşet Ertaş’a” ithafıyla başlıyor öykü. Fukaranın Kestanesi Palamuttan öyküsünde kamyon şoförlüğünü geride bırakmış bir adamın tekne yapması ve denize açılma sevdası yer alıyor. Avuçlarındaki motor titremelerini deniz çırpıntısına çevirmek isteyen adamın öyküsü. Bozulmayan Yazı, mizahi unsurların diğer öykülere göre ağır bastığı bu öyküde yaşlı bir adam anlatılıyor. Hatta ilk cümlenin de haber verdiği gibi “Mahir Usta, yetmiş dört yaşıyla çoktan yaşanmış bir hikayeydi.” Ve bu hikaye kendi kendini anlatıyor. Mahir Usta, Mahir Usta’nın oğlu ve anlatıcı/yazar bu öykünün anlatılanları aslında. Murat Almak, geçmiş ve bugünün birbirine en yakın hatta yapışık olduğu bir öykü. Anlatıcı çocukluğuna dair bir anıyı canlı tasvirler, mahalle gezintileri ve kanlı canlı kahramanlarla aktarıyor. Çıplak Nine, girişte bahsettiğim ekmek kokularının akasya ve iğde kokularına karıştığı öykü. Bu öyküde ölüm sessizliği, mahalle çocuklarının oyunları ve ölüm karşısında aldıkları tavır veriliyor. Çocuk aklı işte deyip gülümseten ve çocukluğun oyun seslerini kulaklara duyuran bir öykü. Kaçak Vapur, bir kız çocuğunun ağzından anlatılan öykü günlük tekniğini andırıyor. Büyüklerin konuşmaları, dedikoduları, zaman zaman davranış tutarsızlıkları tam anlamıyla verilmiş.(Yazar, bir kız çocuğunun günlüğünü ele geçirmiş hissine engel olamadım.) Kavaklar Kavaklar, iki yaşlı kadının buluşması ve dertleşmesi üzerine kurulu bir öykü. Çorba karıştırırken çay koyan iki kadın ve yaşarken dert sayan iki ruh; yaşamın akışı, denizin küçücük bakışı içinde doğal ve samimi bir şekilde anlatılıyor. Niyet Etti Kadir Efendi, yazarın da bir söyleşide dile getirdiği gibi gerçeğin ta içinden bir kahramanı Kadir Efendi’yi anlatıyor. Renklerin dansı, düşlerin oynayışına karışıyor bu öyküde. Bir ikindi namazı süresi içinde kah anlatıcının ağzından kah Kadir Efendi’nin zihninden hislerini, geçmiş yaşantılarını, üzüntü ve sevinçlerini okuyoruz. Pire Amcanın Gözleri, piknik yapılan bir alanda geçen bu öykü gündelik yaşamın sözleri ve davranışlarıyla anlatılıyor. Orada yaşayan bir amcaya piknik için gelen bir grup genç “pire” lakabını veriyor. Kendine Dönen Yüz, bir kendiyle yüzleşme öyküsü. Öykü iki ana kahraman, yazar ve yazarla mektuplaşan bir genç kadın üzerine kuruluyor. Mektup türünün, geri dönüş ve bilinç akışı tekniğinin kullanıldığı öyküde yazar ve genç kadının kafasından geçenler ayrı ayrı veriliyor.
Evlerimiz  Poyraza Bakar
Evlerimiz Poyraza BakarEthem Baran · İletişim Yayınları · 201676 okunma
·
65 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.