Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

455 syf.
10/10 puan verdi
·
127 günde okudu
HERKESİN ÖZELLİKLE BİR EBEVEYNİN OKUMASI GEREKEN BİR KİTAP
Öncelikle okuduğum her kitabın bende iz bıraktığını düşünürüm az ya da çok , değerli veya değil ama illaki bir şeylere dokunmuştur. Bu kitabın bende bıraktığı iz ise kitap; ideallerimi, üstüne inşa ettiğim değer yargılarımı, hayallerimi, hayatımı sorgulamaya itti. Özetle bende bıraktığı iz paha biçilmezdi. Bu kitabı çok uzun bir zamandır okuyorum. Kesinlikle kitabın akıcı olmamasından değil, aşırı derecede yoğun duygular hissettirmesi, her bir sayfadan sonra durup düşünmeme neden olan cümleler ve karakterlerle kurdurduğu inanılmaz empati bağı. Ana karakterimiz olan Nina bir bölge savcısı, üniversitede iken hayallerinin mesleğini yapmak için çalışan idealist bir öğrenciyken bölge savcısı olduktan sonra işlerin o kadar da pürüzsüz olmadığını anlaması ve benim de ilerde Cumhuriyet Savcısı olmak isteyen bir idealist hukuk öğrencisi olmam... Varın gerisini siz düşünün karakterle aramızdaki empati bağının derecesini. Kitapta bahsi geçen olay/olaylar o kadar olağan o kadar herkesin başına gelebilecek türden ki özellikle günümüz çağında hani der ya Cahit Zarifoğlu ''Ben bu çağdan nefret ettim. Etimle kemiğimle nefret ettim.'' İşte öyle bir olayla başlıyor hikayemizin çatışması. Bir savcının beş yaşındaki oğluna tecavüz edildiğini öğrendiği anla... Ve o andan sonra bir annenin içindeki kopan fırtınayla kendi parçasından olanı korumak için yapacaklarıyla devam ediyor. Kitabın bu kadar iz bırakmasının nedeni ise en azından benim açımdan bir temele oturttuğum düşüncelerimi sarsması, şu an ilerde hukuku sağlamak için okurken acaba sağlamaya çalıştığım hukukun ne kadar herkes için, her durum için geçerli olabileceğini sorgulatması, her sayfasından sonra ben olsam ne yapardım sorgusunu yaptırıp uzun süre duvarla bakışmamı sağlaması, hukuk diye kendimizi ,sevdiklerimizi kucağına bıraktığımız sistemin ne kadar işlediğini veyahut kendi adaletimizi sağlamaya çalıştığımızda da ne kadar bunu başarabileceğimizi veya bir ülkede kanunların her şeyden önce gelmesinin gerekliliği mi yoksa her şeyin saf, pürüzsüz; bir eylemin nedeni yokmuşçasına yargılanmasını öngören yasaların her konuda adaleti sağlayabilir mi sorusunu sordurtmasıdır. Kitap boyunca düşündüğüm şey ise bir kişiyi ne kadar süre bir yere kapatıp özgürlüğünü alıp onu cezalandırdığını düşünsen de aslında o kişi hatasının ne olduğunu kendisi anlayıp kendisini kendi vicdani mahkemesinde sorgulayıp bir hüküm vermedikçe o kişi orada haksız yere tutulduğunu düşünüp yaptığı eylemin haklılığını kendi içinde savunup tekrarlayacaktır. SPOİLERRRRRRRRRRRRRRRRRRRRRRRRRRRRRRRRRRRRR Son sahne de ise bence yargıcın Nina'da gördüğü buydu, o kararı vermesindeki sebep. Nina'nın zaten kendi içinde muhakeme edip vicdanıyla kendini yargıladığını ve bir daha çocuğunu koruyamayacağı bir pozisyona kendini atmayacağını gördü ve aynı zaman da bunu kitap bize hissettirdi ne kadar Nina bunu görmese de kendinden bu kadar emin olamasa da.
Yapboz
YapbozJodi Picoult · April Yayıncılık · 2009545 okunma
·
32 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.