Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

352 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
8 günde okudu
KEBBAT 1 “Mutlu bir çocuk, mutlu bir yetişkin demekti. Mutlu yetişkinler mutlu bir toplum demekti.” “İnsan bir şeyi bütün benliğiyle isteyince ve bütün benliğinle yapınca, görünmez bir enerji onu alıp karşısındaki kişiye olabildiğince gerçekliğiyle yansıtıyordu.” “En mühimi beyinlerdeki engeli ve ön yargıları kaldırmaktı.” ✏ Sezin, Hamdi bey, Başkomiser Kemal, Şevval Aşiyan, Serdar, Halide hanım, Aziz, Hakkı Aşiyan, Meral, Gülün, Ağustos, Ali Fuat Aşiyan, Avukat Şahin Erman, Derin, Ayşe hanım, Sıdıka, Mürşide, Jennifer, Berrin (Gülüm Berrin :) ), Minnoş, Fikri Korkmaz bey, Serkan, Nalan Çakır, Yavuz Şeker, Selim Şeker, Sıdıka yenge, Hatice hanım, Fatih bey, Birsen ve diğer karakterler ile farklı yaşamlarda, farklı kültürlerde beraber yaşadık her anı. ✏ Yazarımız eserinde karakterlerine öyle bir can vermiş ki, eserin sonunda karakterleri özlüyorsunuz. Derin’in Ali Fuat beye verdiği haber sonrası çok sakin olması tuhafıma gitmişti ama daha sonraları neden olduğunu ileriki sayfalara gelince anlıyorsunuz. ✏ Eserinde teknoloji kurbanı gençlerimiz konusunu da işlemiş yazarımız. Birçok diploması olsa da bütün kapıların yüzlerine kapanması gerçeği, devletin eğitim politikasının sık sık değiştirmesi, bir işe yerleşme konusunda torpilin olmadan yerleşememe gerçeğini çoğu gencimiz yaşıyor… ✏ Annesinin Ali Fuat’a sevgisizliğini ilk başlarda anlayamadım, eserin sonlarında bunun nedenini okuyunca ister istemez hak veriyorsunuz Şevval’e… Bu arada Minnoş’un başına gelenleri okuduktan sonra o anda çocukluğuma gittim. Kedim ile anılarım canlandı gözlerimde. Yıllar geçmiş olsa da ne mutluluğu ne de acıları asla unutulmuyor. Kebbat , ışkın ve baldıran otunu ilk defa duyduğum için internette ayrıca bir araştırma yaptım. Farklı bilgiler öğrenmek güzeldi. Eser sayesinde öğrenmek ise ayrı bir güzel. Birecik ile ilgili bir çok bilgiyi de vermiş eserinde okuyucularına. En sonunda ki resimler de güzeldi. ✏ Fikri bey ile dernek başkanı Nalan hanım ile geçirdikleri zaman ne kadar tatlı, ne kadar huzur doluydu. Bir insanı daha umutsuzluklarından vazgeçirip topluma kazandırılması ne güzel bir duygu. Fikri beye söylediği sözler ne kadar etkili oldu. “Ayağınız yok da, beyniniz de mi yok? Beynin çalışıyorsa iş tamamdır, gerisini o halleder…..” Bu sözlerden sonra tekrar normal yaşam şekline dönmesi sonucu bir çok kişiye de bunun artı olarak dönmesi ise ayrı bir mutluluktu. ✏ Sayfa 244’te Sezin’in de benim gibi düşünmesi beni ayrı bir mutlu etti. Evlilik ve anne-baba eğitimi veren, devlet eliyle hizmet veren ve zorunlu kılınan okulların olması gerektiğini savunması harikaydı. Bence de olması gereken bu… Sadece ailenin öğretmiş oldukları yeterli gelmiyor toplumumuza… ✏ O yörede kadın kısmı okumaz, çalışmaz, evlenip kocasının karısı, çocuklarının anası olurdu… yoksa … olurdu. Bunları düşünen o toplumun zihniyetine ben… Bu cümlenin sonunda neler demek istediğimi mutlaka anlamışsınızdır. Önemli olan öncelikle kız çocuklarımızın okumasını, meslek sahibi edinip kendi ayaklarının üzerinde durmasını sağlamak olsun anne-babaların görevi. Kız çocuğu köle değildir, sadece kocasının karısı değil, kendisi de bireysel olarak farklı değerlerde olabilir. Her bireyin kendine göre farklı uğraşları da olmalı. Her şeyi eş ile birlikte yaparsa bir birey olmanın anlamı var mı ki… burada o kadar çok şey yazmak istiyorum ki kelimeler yetmez düşüncelerime… Erkekler için de bu geçerli tabi ki, tüm insanoğlunun farklı görevler için bu dünyaya geldiğine inanıyorum. Yani sadece doğup büyüyüp aile olup ta görevlerini yerine getirmek olmamalı. Mesela doktor mesleğinde olup ta hem şiirler yazan, kitaplar yazan, beste yapan kişiler var. Hayatı boş yaşamasın kimse… ye, iç,öl mantığı olmasın. ✏ Şevval’in evlilik ile düşüncelerine kesinlikle katılıyorum. Bu konuda yazarımız ile de kısa bir sohbetimiz olmuştu. Fikirler ve düşünceler aynı olunca sohbetin tadı da başka oluyor. Şevval’de en doğrusunu yapmış. Eşler birer birey olduğunu unutmamalı. Az önceki bahsettiğim gibi. Eşler için yapılan fedakârlıklar aşırıya gitmemeli. Her bireyin kendisine özeli de olmalı. Kendisine özel zamanlar ayırmalı. ✏ Yazarımızın, teknoloji çağında yetişen çocuklar için de kitapta bu konuya da değinmesi güzel olmuş. Çocuklar ve gençler teknoloji nedeniyle ailesinden uzak kalıyor ve mesafeli oluyorlar. Bu sebeple paylaşımsız gençler yetişiyor. 70 – 80 ve 90’larda yetişen çocuklar gibi güzel ve kaliteli zamanlar geçiremiyorlar ve böylelikle artık anılar diye bir şey olmayacak gibi… Biz her anımızı dolu dolu yaşadığımız için geçmişimizde çok güzel anılar biriktirdik. Yeni nesilin ileride torunlarına bile anlatacak anıları olmayacak gibi duruyor… ✏ Kitaba ilk başladığımda yazarımızın en ince detaylara bile yer verdiğini görünce eyvah dedim içimden, ön yargılı yaklaştım. Mesela karakter mutfağa girecek; kapıyı açtı, ışığı yaktı, bardağı alıp sürahiden suyu bardağa döküp içti gibi… Ancak ilerleyen sayfalarda böyle ayrıntılar olmayınca bir ohh çektim. İlk eser olmasına rağmen hata da az sayıda idi. Eserin sonlarına doğru tavan arasında bulunan çikolata kaplı defter sonrası beklediğim gibi olmadı. Yazımı ve anlatımı çok güzel, anlaşılır şekilde ancak bir defter okunuyor niteliğinde değildi. Açıkçası sayfa sayfa defter şeklinde olacak diye bekliyordum. Şevval hanımın güzel dualarının kabul olduğunu görmek ne büyük mutluluktu. İlk eser olmasına rağmen yazarımız iyi bir kitap çıkarmış. Bu eserin devam kitapları olduğunu bilmekte ayrı bir heyecan uyandırıyor. Yazarımız okuyucuları ile ilgili olması, her anında iletişim içinde olması ne güzeldi. Yazarımızın sıcacık yüreğine bir sevgi bırakıyorum. Yazarımızın bol okuyucuları olur inşallah. Polisiye tadında bir aşk romanı okudum. Sevgiyle kalın… #filizgökdemirköşker #kebbat1 #okudumbitti
Kebbat 1
Kebbat 1Filiz Gökdemir Köşker · Sokak Kitapları Yayınları · 202038 okunma
·
81 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.