Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

152 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Adorno ile Horkheimer, Aydınlanmanın Diyalektiği’ne yazdıkları sunuşta, kamuoyunun artık bir meta haline geldiğini, dilin de o metanın tanıtımını yapan bir araç olduğunu yazarlar. İnsan, meta haline geldiği gibi, bu durumu içselleştirmiş ve bu sebeple akıl da biçimselleşmiştir. Ve bütün bu süreç rasyonalitenin içerisinde gerçekleşmiştir. Modern aklın akıldışılışı mevzubahistir. Adorno’ya göre bu akıldışılık, bireysel ya da kolektif egonun amaçlarından tamamen kopuk tavırları benimsemek demek değildir. Tersine, incelenmesi gereken durumlar, genelde anlaşıldığı şekliyle rasyonel öz-çıkarın akıldışı olacak derecede aşırıya vardırıldığı durumlardır. Zaten Adorno’ya göre Batı rasyonalizminin gerçekleşmesini sosyalizm değil faşizm temsil edişi de bu durumu açıklar niteliktedir. Zira mezkur rasyonalizm, aklın bütünleştirme ve birleştirme yoluyla tahakküm kurmasını devam ettirir. İşte yoğunlaşılan nokta da tam olarak bu, yani bütüncül bir tahakküm, ama Joseph Nye’ın deyimiyle ‘yumuşak güç’ şeklinde tezahür eden itki ile. Adorno ile Horkheimer, kitlenin içinden adeta kendiliğinden yükselen bir kültür, halk sanatının günümüzdeki biçimi söz konusuymuş gibi, konuyu savunanların hoşuna gidecek bir yorumu en baştan olanaksızlaştırmak için “kitle kültürü” ifadesini “kültür endüstrisi” ile değiştirmişlerdir. Burada, endüstri sözcüğünü düz anlamıyla anlamamak gerekir. Bu sözcük, konunun standartlaştırılmasına ve yaygınlaştırma tekniklerinin rasyonelleştirilmesine gönderme yapar, dar anlamda üretim süreçlerinde değil. Binaenaleyh, temelde Marksist perspektife haiz olan Adorno, kapitalist üretim ilişkilerinden kurtulmuş kapitalist üretim güçlerinin özgür bir topluma götüreceği yolundaki Marksist inancın bir yanılsama olduğunu belirtmiştir. Ona göre sermaye böylesine dolaysız özgürleştirici kuvvetlere ya da unsurlara sahip değildi; kapitalist gelişmenin, altta yatan ya da örtük eğilimi bile özgürlüğe değil daha fazla bütünleşmeye ve tahakküme yönelikti. Adorno’nun kuramı ve analizi, kültür endüstrisinin homojenleştirme hedefine gereğinden fazla odaklanıyor olabilir; ama sözde bireysellik ile bireysellik, eğlence ile mutluluk, uyumluluk ile özgürlük, sözde eylem ile eylem, aldatıcı ötekilik ile özdeş olmayan ötekilik arasındaki farka dikkat çeker. Adorno’nun asıl derdi, aydınlanmış aklın en çok tehdit ettiği unsurları kurtarmak idi: duyusal tikellik, akli amaçlar, sağlam bir bireysellik anlayışı ve hakiki mutluluk. Ayrıca Adorno, yüksek kültüre yönelik muhafazakar yaklaşıma karşı çıkar; kültür, sırf kültür olduğu için korunmamalıdır ona göre. Ne, çoktandır kompartımanlaşma fikirleri ile yerleştirilmiş, naif kültür kavramını eleştirmeden kabul etmeli; ne de, bütünleşik örgütlenme çağında kültürün başına gelenler karşısında muhafazakarca kafa sallamaya devam etmeli.
Kültür Endüstrisi - Kültür Yönetimi
Kültür Endüstrisi - Kültür YönetimiTheodor W. Adorno · İletişim Yayınevi · 2021249 okunma
·
109 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.