Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

528 syf.
10/10 puan verdi
Ursula K. Le Guin’den bir gelecek arkeolojisi
Kurgu dünyalar bizlere alternatifleri gösterir. Tarihin, dönüm noktalarında farklı bir yöne ilerlediği dünyalar (örneğin; Philip K. Dick’in “Yüksek Şatodaki Adam” veya Katharine Burdekin’in “Swastika Geceleri” romanlarında olduğu gibi II. Dünya Savaşı’nı Almanların kazandığı bir dünya), alternatif gelecek tasvirleri veya her şeyin farklı olduğu tamamen kurgusal toplumlar (pek çok ütopya/distopya bunlara örnek verilebilir) daha iyi bir dünyanın nasıl olabileceği veya daha kötüye gidişin nasıl engellenebileceği konusunda yol gösterebilir. Ursula K. Le Guin’in bir gelecek arkeolojisi olarak nitelendirilebilecek kitabı “Hep Yuvaya Dönmek” şu ana kadar okuduklarım içinde gerçek bir ütopya olmaya en yakın kitap. “Hep Yuvaya Dönmek”, gelecekteki bir araştırmacı tarafından yazılan, kıyamet sonrası gelecekte yaşamış olan Keş halkı hakkında, etnografik kurgusal bir incelemedir. Le Guin, “Karanlığın Sol Eli”nde (tek cinsiyetli bir gözlemcinin gözünden çok cinsiyetli Gethen halkı) ve “Mülksüzler”de (anarşist Anarres ile devletçi, mülkiyetçi Urras) olduğu gibi, bu kitapta da Keş halkı ile tek tanrılı, bir Tanrı-Kral tarafından mutlak monarşiyle yönetilen, ırkın ve erkek cinsiyetin üstünlüğüne inanan (kadınlar ve yabancı uluslar kast sisteminde hayvanlarla eşdeğer görülür), militarist Akbaba halkını karşılaştırır. Kitapta, Mavi Çamur Evinden Anlatan Taş’ın ağzından, Keş halkının toplumsal yaşamı, gelenekleri, inanışları, ritüelleri anlatılmaktadır. Bunun yanı sıra Keş halkına ait şarkılar, şiirler, derlemeler, dini törenlere ait metinler de yer almaktadır. Keş halkı, anarko-pasifist, cinsel veya ırksal ayrımların olmadığı, aşırılıkların hoş karşılanmadığı, toplumsal ilişkilerinde Kropotkin’in “Karşılıklı Yardımlaşma” ilkesiyle hareket eden bir topluluktur. “Mülksüzler”deki Anarres gezegeninde kıtlık, kuraklık gibi nedenlerle tam başarıya ulaşamayan merkezsizleşmiş toplum ideali Keşlerde mümkün olmuştur. Keşlerde “zenginlik” kelimesinin anlamı bizimkinin tam tersidir. Çok malı olan değil, çok veren zengin kabul edilir. Mal edinme, güç, iktidar hırsı gibi kavramlar hastalık -İnsanoğlu Hastalığı- olarak kabul edilir. Aşırılıklar (çok çocuk, ihtiyaçtan fazla mal vs) hoş karşılanmaz. “Mülksüzler”de de dediği gibi: "Aşırılık dışkıdır," diye yazıyordu Odo Analoji'de. "Bedende kalan dışkı da zehirdir." Geçim kaynakları, sınırlı bir avcılık ve tarımın yanında toplayıcılığa dayanır. “Büyük aileler, büyük bir özel yiyecek stoku ve rekabetçi bir yaklaşım toplumsal olarak onaylanmadığı için, yoğun olarak çiftçilik yapmak üzere toplayıcılığı bırakmak, ne istenen, ne de gerek duyulan bir şeydi. Neden ya da sonuç, nasıl görülürse görülsün, muhtemelen en önemli etken nüfus yoğunluğunun ve artış hızının düşük olmasıydı. Çiftliğin “zıttı” olarak kent, toprak çiftçilikle yoğun olarak işlenmezse ortaya çıkmaz. Bütün canlı türleri için, nüfus patlaması yiyecek bolluğuna bağlıdır: Saban izi sonunda kentin caddesine dönüşür.” şeklinde açıklar Le Guin kitabında bu durumu. Keşler, yaşamı, canlı ve cansız doğayı kutsal kabul eder. Dünyanın bir parçası olduklarını, diğer canlılardan üstün olmadıklarının farkındadırlar. O yüzden avlanırken, tarımla uğraşırken veya sözgelimi bir ırmaktan su doldururken bile ihtiyaçları ölçüsünde davranırlar. Keşler, halk hikayelerinde, yok olmadan önceki insanlık hakkında “Bütün bu evlerde ters kafalı insanlar yaşıyormuş. Kulaklarında elektronik telleri varmış ve hepsi sağırmış. Gece gündüz tütün içiyor ve hep savaş yapıyorlarmış. Yoluna devam edip savaştan uzaklaşmak istemiş, ama yaşadıkları her yerde savaş varmış ve her yerde yaşıyorlarmış. Onları saklanıp birbirlerini öldürürken görmüş. Ama bu insanlar sayılamayacak kadar çoklarmış.” şeklinde bahseder. Yok oluş ise “… Hepsi çılgınmış; dünyayı kendi başlarına yapmak istemişler. Bütün yapabildikleri onu bir kere daha sona erdirmek, daha önce olanları taklit etmek olmuş. Yaptıkları yangınlara, dumana ve havanın kötüleşmesine, sonra buza, buluta ve soğuğa yol açmış, herkes bir kere daha ölmüş. Onlar da ölüp yok olmuşlar.” diye geçer hikayelerinde. Keşlerle kendimizi kıyasladığımızda neleri değiştirmemiz gerektiği aslında çok açık değil mi.. Herkese iyi okumalar..
Hep Yuvaya Dönmek
Hep Yuvaya DönmekUrsula K. Le Guin · Ayrıntı Yayınları · 1998129 okunma
·
249 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.