Baruch Spinoza yı anlamak için.
Spinoza’nın felsefesini bilmek için önce
René Descartes bilmek, ve yaşadıkları dönemi 17.yüzyıl Barok Dönemini kavramak gerekir.
Birbirleri ile bağlantılı ve felsefelerini oluşturan sosyal ve toplumsal nedenler var diye düşünüyorum. Barok’un abartılı, gösterişli ki “carpe diem” yaşam biçimini -bu kavram Barok Dönemin’in var ettiği ve günümüze kadar sürüp gelen bir kavramdır- düşününce bu yüzyıldaki filozofların Hobbes, Leibniz, Descartes, Spinoza aksine hepsi de döneme sanki tepki olarak Rasyonalist filozoflardır. Filozof demek de biraz bu sanırım-toplumun aksi yönde hareket eden-
Spinoza böyle bir dönemde ve bir rasyonalist olarak bedel de ödemiş biridir, “Tanrı’nın Doğa, Doğa’nın da Tanrı olduğunu, Tanrı’nın Dünya’da var olduğunu” , “İnsanın Doğa yasalarına göre yaşadığını” söyler bir bakımdan Stoacıları, Doğa filozoflarını da içerir felsefesi. Ama bu felsefesinin bedeli Socrates gibi ölüm olmasa da Din’den afaroz edilir ve doğduğu yer olan Amsterdam’ı terkeder ve Lahey’de devam eder yaşamına, bir mercek yontucu ve felsefeci olarak. Yaşamı çoğu felsefeciler gibi kıt kanat geçmiştir.
Spinoza önemlidir, felsefesi önemlidir. Akla aykırı her şeyi eleyip, adım adım mantıkla açıklar çoğu şeyi ve itiraz etmek pek mümkün olmaz. Bu kitap da da aynı yolu izler.
Tabi bir empristçi iseniz bu kadar mantık ve akılcılık fazla gelebilir. Ama itirazda edemezsiniz .
Bu eserin yarım kalmış olması üzücü, acaba daha neler yazmış olurdu devam etse diye düşünüyor insan. Yarım kalmasına rağmen, anlatmak istediğinin çoğunu anlatmış gibi görünüyor. Akıl nasıl ıslah edilir, öğreniyorsunuz, ya da farkediyordunuz neyin ne olduğunu. O yüzden okunmalı diyorum...