Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

·
Puan vermedi
·
Beğendi
Bugün sizlere, yazmış olduğu köşe yazıları ve çıkmış olduğu televizyon programlarında yapmış olduğunu fütursuz açıklamalar ile adından sıkça söz ettiren, taraflı ve tarafsız olmak üzere birçok insanın sevgisini-nefretini kazanmış, dünya çapında bir bilim insanımız olan Sayın. ŞENGÖR' ün ''Aptalı Tanımak'' adlı kitabından bahsetmek istiyorum.        Öncelikle yukarıda yazmış olduğum ''fütursuzca'' kelimesini; ''alışagelmişin dışında, çekinmeden, alenen, gizlisi saklısı olmadan'' anlamlarında kullandığımı belirtmek isterim. Yanlış anlaşılmaya sebep olmak -özellikle de bu linç toplumunda- başıma gelmesini isteyeceğim en son şeylerden biridir. Açıklamamızı yaptıktan sonra konumuza geri dönecek olursak, içinde bulunduğumuz çağda ve ülkemizde, ister istemez -ucundan da olsa- siyaset, ekonomi, din, eğitim, bilim vb.  konular hakkındaki tartışmalara tanık oluyor ve bazen  de  kendimizi bu tartışmaların tam ortasında bulabiliyoruz. Tartışma kültürüne-ahlakına vakıf olmadığımız ve yıllardır süre gelen bir ''kula kul'' anlayışımız olduğu  için yapmış olduğumuz bu tartışmalar da düşündüklerimizi ve hissettiklerimizi tam layığı ile söyleyemiyor ya da söylesek bile tartışmamızın sonunda karşımızdaki kişi tarafından  ''şucu-bucu'' olarak damgalanabiliyoruz.(Çoğunlukla tartışmanın başlamadan kavga ile sonlandığını belirtmeme gerek yok sanırım.)  İşte bu yüzden  konuşmak istediğimiz ama çekindiğimiz ya da fikir sahibi olmak istediğimiz konuları alenen ve fütursuzca yazan-söyleyen bir bilim insanımızdan okumanın iyi olabileceğini düşünüyorum.       Elimizdeki bu kitapta yazan yazılar Sayın ŞENGÖR' ün gündelik gazetelerde ve başka yerlerde yayımladığı ''fıkra ve makale'' türündeki eserleri ele alıyor. Ve Sayın ŞENGÖR' ün fıkra kelimesi ile ilgili olarak Kitabın '' Yeni Baskıya Önsöz'' kısmında: ''ama artık fıkranın edebi bir şekil olarak ne anlama geldiğini pek bilen kalmadığı için bu kelime, benim burada kullandığım anlamı ile kullanılmaz olmuştur'' diyor. Ve devam ederek: Fıkrayı Ali Püsküllüoğlu' nun sözlüğünde fıkrayı tanımladığı gibi: ''Gazetelerin belli sütunlarında ve sürekli aynı başlık altında, güncel olayları, konuları bir görüş ve düşünceye bağlayarak yorumlayan, köşe yazısı olarak da adlandırılan yoğun anlatımlı yazı türü.'' Bir fıkranın, bir gazetenin sütununda yayımlanması şart değildir aslında. Fıkra kısa ve öz anlatımlı bir yazı türüdür; komik olabilir, ders verici nitelikte olabilir ve Püsküllüoğlu' nun belirttiği gibi bir düşünce ve/veya yorumu özetleyen bir tez niteliğinde olabilir. Dolayısıyla bu kitaplardaki yazıların çoğu fıkradır; aralarında da bazı makaleler vardır'' diyerek  fıkra ile ilgili ne demek istediğini bizlere açıklıyor.      Kitaptaki fıkralar da ve makaleler de:      Cahil ve Aptal Uyanabilir mi?, Irkçılık üzerine, İslam ve Bilim, Toplumun Ahlakı Yok Olursa, Cehennemdeki Üniversiteliler, Akıl Olmayınca!, İnsan Olmanın Zorluğu ve bunun gibi bir sürü başlık altında ülkemizin içerisinde bulunduğu durumu, böyle giderse başımıza nelerin gelebileceğini ve bunun yanında; bilim, sanat, eğitim ve güncel konular hakkındaki fikirlerini bizimle  paylaşıyor. Tabii ki bu fikirler bazı kesimi destekleyen kardeşlerimiz tarafından hoş karşılanmayabilir ve yüksek ihtimalle de karşılanmayacaktır.  Ama bir toplumu medeniyet seviyesini çıkaran farklı düşüncelerin ve inançların birbiri içerisinde sevgi olmasa bile saygı çerçevesinde yaşaması değil midir? Herkesin aynı düşündüğü ve davrandığı bir toplumda ilerleme nasıl sağlanabilir? Unutulmamalıdır ki: insanoğlu şu an bir seviye geldi ise bu seviyeyi; topluluğun çoğunluğunun düşündüğü gibi düşünmeyen -olaylara farklı açılardan bakabilen- ve toplum dışına itilip, canı pahasını da olsa doğru bildiklerini söyleyen insanlara borçludur. Bu yüzden farklı düşüncelere açık olmalı, hayatımızı at gözlüğü ile ikame ettirmememiz gerektiğini düşünüyorum.  Kitaptan Alıntılar:  . Büyük Hocam Kevin Burke,''Jeoloğun şöhretinin temeli nedir?'' sorusuna bir keresinde, ''Dedikodu,'' demişti! Gerçekten de jeolojide bir kişi hakkında meslektaşları tarafından konuşulanlar, onun şöhretinin önemli temellerinden biridir.  . Meşhur matematikçi Gauss kendisine sunulan bir problemi sunan kişinin,'' Ne kadar zamanda bunu halledebilirsin?'' sorusuna, ''Cevabı biliyorum da oraya ne kadar zamanda varabilirim, onu kestiremiyorum,'' diye karşılık vermiştir. . Acaba  depremin   vereceği zarar yalnızca yıkılan ve yanan binalarda ölen ve yaralanan vatandaşlarımızla ve mala gelen zararla mı sınırlı olacak, yoksa müstakbel bir depremi yağmanın, hoyratlığın, topluma duyulan güvensizliğin had safhaya yükselmesinin yaratacağı sosyal çöküşün izleyeceği korkunç bir toplumsal çözülme mi izleyecek? . Uzun zamandır Türklerin niçin  birbirlerinden bu kadar nefret ettiklerini   düşünür dururum. Bu söylediğim sadece her gün televizyonlarda birbirlerine ağıza alınmayacak sözler söyleyen politikacılar veya aynı şeyi hem televizyonlar önünde hem de gazete sahıfelerinde yapan gazeteciler için geçerli değildir: Sözüm ona ülkenin bilgi ve görgü düzeyi en yüksek kişilerini bir araya getirdiği sanılan üniversitelerde durum aynıdır.(gerçi Türkiye' de tek bir üniversite bile olmadığı iddiamı tekrar hatırlatmak isterim.) . Öğretim üyeleri sırf birbirlerini mahkemeye  vermekle kalsalar iyi; birbirleri hakkında ne ağır sözler söylüyorlar, ne dedikodular dile getiriyorlar duysanız inanamazsınız. Maşallah son zamanlarda yargı dünyamız da buna katıldı. Türkiye' de hiçbir kurum yoktur ki, mensupları arasında genel bir dostluk, bir yakınlık olsun. . Yalanla başa çıkmanın zorluğu, yarattığı alternatif dünyanın keşfedilmesinin güçlüğünden ibarettir. Yalan insan kafasında yaratılan gerçek dünyaya alternatif dünya ve dünyalardır. Bu dünyaların öğeleri kontrol edilebilir olabilir veya kontrol edilemez olabilir. Kontrol edilemeyen yalanlar en kötü olanlardır, çünkü yalanı işitenin onun doğru olup olmadığını  öğrenme şansı yoktur. Keyifli okumalar.
Aptalı Tanımak
Aptalı TanımakCelal Şengör · İnkılap Yayınevi · 20181,861 okunma
·
129 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.