Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

480 syf.
7/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Bir seri daha 2021'e girmeden bitti. Bu yıl benim için beklediğimden verimli oldu sanırım bunu korona dediğimiz illete borçluyum :/ Parçalanmış İmparatorluklar Serisi ülkemizde pek bilinen bir seri değil. On okurdan dokuzuna sorsak eminim ki daha önceden ne seriyi ne de yazarının ismini duymamıştır. Ben ise kitap sitelerinden birinde gördüm ve açıklamalarını, okuyucu yorumlarını okudum. İlk dikkatimi çeken ana karakterimizin kötü biri olmasıydı. İlgimi çekti fakat keyif alabilir miydim? Bunun cevabını incelemenin sonunda vereceğim. Seri hakkında spoiler yemeden yeterince araştırma yaptım ve alma kararına vardım. Üç kitaplık bir seri beni yormayacaktı. Bir ayda bitirecek ardından yeni ufuklara yelken açacaktım. Kitaba başlamadan Jorg isimli ana karakterimiz hakkında biraz bilgi edinmiştim. Karakter çıkarları doğrultusunda her şeyi yapabilecek bir tipti. Bir çocuğun ölümü, bir masumun ölümü ya da herhangi bir canlının ölümü pekte umurunda değil. Kendisi beyaz atlı bir prens değil çıkarları doğrultusunda ilerleyen bir fatihti. Zafere giden her yol mübahtır diyerek pek çoğumuzun vicdanının kaldıramayacağı şeyleri yapabiliyordu. Dediğim gibi oldukça dikkat çekici insan ister istemez böyle birinin hikayesini okumak istiyor. Onun zaferinden çok iyi birinin gelip onu tokatlamasını, ceza vermesini istiyor. Biz ise onun küçüklüğünden maceramıza başlıyoruz. Hafif spoiler vereceğim fakat bunlar kitabın zaten başında anlatılanlar olduğu için (birinci kitaptan bahsediyorum üçüncü kitaptan herhangi bir spoiler yazmayacağım) sizi rahatsız etmeyecektir. Ana karakterimiz henüz çocuk denecek yaşta annesini ve kardeşinin ölümüne şahit olur. Renar Lordu olan amcası onları öldürür bu garip ise dikenlere düşerek hayatta kalır. Renar lordu olan amcası sayesinde kitabın adı görüldüğü üzere Dikenlikler Prensi olarak başlıyor. Bizim çocuk Jorg ise amcasından nefret eder çünkü sevdiklerini öldürmüştür veee bir intikam hikayesi başlar. Burada Monte Kristo Kontu gibi bir ana karakter beklemeyin asil bir insanın ruhuna sahip değil. Birine çok rahat tecavüz edebilen, malına el koyabilen, yalan söyleyebilen, öldürürken zevk alan bir sadist karakterleyiz. Bu ilklerden garip gelse de çok can sıkıcı bir olay çünkü sadece kötülükten ibaret bir karakter belli bir süreden sonra kabak tadı veriyor. Bana göre bir kitabı güzelleştiren karakterlerinin griliği ve olaylara verdikleri tepkilerin değişkenliğidir. Yazar ilk kitapta öyle bir karakter yaratmış ki ikinci ve üçüncü kitapta karakteri biraz durultmayı denemiş. Başarılı olup olmadığı tartışılır fakat ben üç kitabı aynı anda almasaydım muhtemelen seriyi yarım bırakır ve sonunu merak etmezdim çünkü karakterlerin yapmacıklıklarından, içlerinin boşluğu bana fazla keyif vermedi. Makin adında bir karakterimizi ele alırsak bu adam tam üç kitap bizimle beraberdi fakat bana Harry Potter'daki Ron tadını veremedi yani yan karakterler pekte doldurulmamış gibiydi. Kişilikleri vardı ama oldukça siliklerdi. Üsluba ve anlatıma girmek istemiyorum. Bence fantastik kitaplar bu kadar sade bir dille yazılmamalı çünkü bazı olayları kafada canlandırmak zorlaşıyor yazar karakterin ruh haline oldukça değinse de olaylar yaşanırken betimlemeleri çokta yerinde kullanamamış. Flashbackler ise belli bir süreden sonra kabak tadı verir hale gelmiş. Bir dört yıl ileri, geri tamamen can sıkıcı sadece anı anında yaşayabilsek daha sağlıklı olur gibime geliyor. Neticeye gelirsek ben bir eleştirmen değilim sadece fikirlerim ve izlenimlerim bundan ibaret. Okumak isteyen okuyabilir fakat ben tavsiye etmiyorum. Zaman ve para kaybı... (Pegasus kitapları alırken iki kez düşünmekte fayda var çünkü çok fahiş fiyatlardan satıyorlar)
Dikenlikler İmparatoru
Dikenlikler İmparatoruMark Lawrence · Pegasus Yayınları · 201978 okunma
·
158 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.