Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

304 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Bu incelemem birkaç yıl önce okuduğum ve o sıralar uygulamaya kayıtlı olmadığım için yorum yapamadığım ama çok sevdiğim “Yeraltı Günlükleri” seri incelemesi olacak. Ama spoilersız olacağı için herkesin rahatlıkla okuyabileceğini düşünüyorum. Yıllar sonra bu incelemeyi yazmamın nedeni asla iyi reklamı yapılamamış olan bu seriyi biraz da olsa kendimce tanıtabilmek. Bana ilk kitabı alarak seriye başlamama sebep olan canım arkadaşıma çok teşekkür ediyorum. Suzanne Collins'i hemen herkes gibi “Açlık Oyunları” serisi ile tanıdım ben de. Bayıldığım bir seriydi ve kapağında “Yeraltı Günlükleri” serisini de görünce merak etmiş ama çok da okuma listemde önlere çekmemiştim. Hiç bilinmeyen bir seri olduğundan büyük ihtimal iyi değildir ve hayal kırıklığına uğrarım diye düşünmüştüm. Açıkçası ilk kitap olan “Gregor ve Gri Kehanet”i okurken bayıldığımı söyleyemem. Güzeldi ama o kadar. 2. kitap yerine yanlış serinin bir 4. kitabını falan alınca bir süre okuyamayıp sonra tamamlayınca okumaya devam ettim. 2. kitap “Gregor ve Felaket Kehaneti” beni heyecanlandırmaya başlamıştı. Sırasıyla “Gregor ve Kan Kehaneti”, “Gregor ve Sır Kehaneti” ve “Gregor ve Zaman Kehaneti”ni okuyup seriyi bitirdiğimde nasıl ağladığımı, nasıl bir boşluğa düştüğümü, seriyi ne kadar sevdiğimi size anlatamam. Bana kitabı alan arkadaşıma okuturken "Ben çok sevdim ama korkuyorum şimdi ya sen sevmezsen?" falan demiştim ve o neredeyse benden bile çok sevince nasıl mutlu olduğumu size anlatamam. Yani baştan demiştim ki herhalde bende bir sorun var bu kadar iyi bir seri nasıl olur da tanınmaz? Ama bence sorun bende değil. Suzanne Collins ve Pegasus'ta. Türkiye'yi geçtim, yurt dışında da hiç kimsenin okuduğunu görmediğim bir seri. Ve bence serinin tek sorunu ana karakterin yaşının çok küçük olması ama davranış olarak fazla olgun olmasıydı. Yaşını asla düşünmeyerek okuduğumdaysa fazlasıyla sevdim. Yani o kadar çok fazla şişirilmiş seriler okudum ki yorumlara ve reklamlarına bakarak. Bu seri neden tanınmıyor aklım almıyor. “Narnia Günlükleri”, “Harry Potter”, “Merlin”, “Bayan Peregrine'in Tuhaf Çocukları” gibi çocuk ya da genç kitapları olarak geçen ama asla öyle olmaması gereken bazı seriler vardır. İşte “Yeraltı Günlükleri” de tam olarak öyle. Az önce yazdığım serileri seviyorsanız zaten durmadan alıp bir an önce okumanızı tavsiye ettiğim bir seri bu. Özellikle ilk kitabını okuyup bırakmayın, seriye devam edin, pişman olmayacaksınız. Ne kadar en az sevdiğim kitap ilki de olsa bence o bile kötü değil aksine iyiydi. Bazı kitaplar vardır, özellikle serilerde olur bu durum. Sizi kendi dünyasına çeker, alışır bırakırken üzülürsünüz, boşluğa düşersiniz. İşte o seri demek ki sizi etkilemiştir ve her şeye rağmen sevmişsinizdir. Ben bu seride öyle oldum. Her kitabını ayrı ayrı sevdim. Bittiğinde ağlıyordum. Hem seri bittiği için hem de sonu için. Yine “Açlık Oyunları”nda olduğu gibi karakterlere tek tek bayıldım. Hepsi birbirinden orijinal ve sevilesiydi. Dünyası çok güzeldi, kurgusu çok güzeldi. Eğer fantastik denilince artık her seride olan büyüler ya da süper güçler sizi sıktıysa bu seriyi size öneririm. Adı üzerinde yeraltında geçen olaylar, konuşan dost veya düşman devasa hayvanlar, fantastik bir dünya, sevimli karakterler, çözülmeye çalışılan kehanetler, derinleşen bir kurgu, acımasız bir yazar... Bir fantastik seriden daha fazlasını isteyemezdim. Suzanne Collins'in yeri bende zaten apayrı. Eğer “Açlık Oyunları”nda yazarın dilini ve kurgusunu sevdiyseniz de bu seriyi size tavsiye ederim. Yorumlarının bazılarının çok kötü olduğunu gördüm bunu çok anlamlandıramasam da herkese uygun olamayacağının bilincindeyim. Bu yüzden özellikle gençlere tavsiye ederim. “Harry Potter” gibi çocuk karakterli serileri de okuyan ve hayranı olan yetişkinlere de kesinlikle tavsiye ederim. Ve tabii ne kadar ilk kitabını da sevsem de devamında serinin açıldığını da söylemeliyim, yani çok hoşlanmasanız bile seriye bir şekilde devam edin. Pişman olmayacaksınız. Ve unutmadan şunu da söyleyeyim. Seriyi okurken kendimi bir film izliyormuş gibi hissettim. Ve her gün yeni bir serinin ya da kitabın film ya da dizi olacağını öğrendiğim bu günlerde sanırım en çok film olmasını istediğim seri bu olurdu. Çünkü dünyası, olayları ve karakterleri buna o kadar müsait ki. Eminim filmi çıksa izlemesi de çok keyifli olurdu. Neyse yine bunca şey söyledikten sonra nasıl olacak bilmiyorum bu sizin için ama beklentinizi çok artırmadan seriye başlayın, zaten kitaplar elinizden düşmemeye başladıkça ve seri su gibi aktıkça beklentiniz de okurken yükselecek ve eminim hayal kırıklığına uğramayacaksınız. Unutmadan... Yüksekten uçun ve nehir gibi akın!
Gregor ve Gri Kehanet
Gregor ve Gri KehanetSuzanne Collins · Pegasus Yayınları · 20161,811 okunma
·
360 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.